22 Kasım 2014 Cumartesi

son 2 yılın özeti

Diyebilirim ki 2 senedir yaptığımız işlerde belli bir noktaya geldik. Yaşattığımız ve çoğaltabildiğimiz balarısı kolonilerimiz bize umut veriyor. Bunun yanında son 2 yıldır en çok arıcılık faaliyetine odaklanmamıza rağmen ekim,dikim,toprağı doğal yollarla iyileştirme ve su tutma çalışmalarında da ufak ufak ilerleme kaydettik. Birçok şeyi bir arada yavaşça yürütebildik. Aslına bakılırsa zaten bahsettiğimiz şeylerin hepsi birbiri ile ilintili.

Örneğin yağmur suyu göletimiz kış yağışlarını tutarak arıların,temmuz ayı başına kadar su içmesini sağlıyor. Aynı zamanda havuzun hemen altındaki ceviz ve üzümleri de tabandan suluyor ve sulanmadan yaşamalarını sağlıyor. Su tuttuğunuz alan, mikroiklimi ve ekolojisi de 2 yıl içinde değişmeye başladı. Yağmur suyu göleti içinde kendiliğinden söğütlerin yeşermesi,kurbağaların gölette yaşamaya başlaması ve çevresindeki meşelerin daha iyi gelişmesini buna örnek gösterebiliriz. Bu sene gölet dibindeki toğrağı kürekleyerek hemen altındaki üzümlerin dibine atarak hem göleti genişletmiş olduk hem de azot bakımından zengin,suyu iyice emmiş toprakla üzümleri desteklemiş olduk.

Resimde de görülebileceği gibi kepçenin açtığı kısım yani göletin üst kesiti tamamen beyaz kil.Bu sayede gölet çok iyi su tutuyor. Son 2 yıldır arazinin toprak yapısını da iyice öğrendik. Tarım toprağı çok az, yıllarca hayvan otlatıldığı için yıpranmış ve sertleşmişti.
Arazinin bir bölümünü kapattıktan sonra hazırladığımız taştan yataklarda mevsimlik sebze yetiştirmeyi denedik, taş yataklar ve iyice malçlama (hala yeterli değil,daha çok malçlamalıydık) yardımı ile belli bir verim elde etmeyi başardık.
            

Geçtiğimiz ay bu yataklardan 3 tane daha yaptık ve üretimi de kademeli olarak arttırmayı planlıyoruz. Bu yatakların içine sonbaharda burçak,fiğ ekerek hem toprağı çıplak bırakmayarak korumuş oluyor hem de bu bitkilerin özelliği olan azot tutma yoluyla bir miktar beslemiş oluyoruz. Burçakların çiçeklendikten sonra meyve oluşmadan biçilip olduğu yere bırakılması gerekiyor.

Bu yazın başında komşu olduğumuz Tahtacıörencik'in çalışkan çiftçisi Oğuz arkadaşımız dereden motoru ile su çekti. Serasını ve tarlasını sularken de sağolsun bizi ihmal etmedi. Aldığımız 10 tonluk su tankından damla sulama ile minimum su kullanarak diktiğimiz meyve ağaçlarımızı ve sebzelerimizi sulayabildik.Kendisi de yaz boyu serasında ve açık tarlalarında yetiştirdiği  ürünlerini Ayrancı pazarına götürdü. Tam olarak beklentilerini karşılamamış olsa da fena bir sezon geçirmiş değil. Öğrendiğim birşey var ki çiftçilik zor zanaat. Asla öngöremediğiniz birçok faktör-su,iklim,tür seçimi,verim,maliyet vs.- altında ezilmek işten bile değil.   

Meyve ağaçlarından bahsedecek olursak:İyice derin çukurlar açmak ve iyi malçlama ile geçen sene diktiğimiz meyve ağaçları iyi gelişti. Fazla killi toprak kuruyunca aşırı sertleşiyor ve bitki köklerini sıkarak hava almalarını imkansız hale getiriyor. Bu yüzden çukurları iyice kazarak en alta bol organik madde, humus eklemek lazım. Biz arazimizde organik maddesi bol olan toprağı karaçalı ve meşe diplerinden elde ediyoruz. ***Özellikle karaçalı dibinde çok güzel toprak oluşturuyor. Bu bildiğiniz çiçek toprağı diye satılan torflar kadar kaliteli bir toprak.

Tohumdan yetiştirdiğimiz badem, köyden temin ettiğimiz yerel ceviz,ayaş dutuna benzeyen buraların yerel iri akdutu, kalecikten gelen üzüm fidanları, Aoç fidanlığından aldığımız sertifikalı elma,armut,kiraz,kayısı gibi türler henüz meyve alabilecek düzeye gelmeseler de araziye,iklime adapte oldular diyebiliriz.
 

2 senedir çok yoğun bir uğraş sonucu arazimizin yaklaşık 2 dönümlük kısmını taş duvar ile kapattık. Böylece artık sığır,koyun,keçi sürüleri arazimize girip ağaçlarımızı ve bitkilerimizi yiyemiyor. Bunun yanısıra duvarın rüzgar koruyucu ve gölgeleme etkisinden de faydalanma imkanımız oldu. Arazimiz batıya baktığı için bitkilerimizin yaz güneşi ile başları dertte. Özellikle ağaçları, yaz aylarında güneşin öldürücü etkisinden mutlaka korumak,biraz gölgelendirmek gerekiyor.


Şimdiye kadar doğal gübre bile kullanmamıştık. Buna karşı olduğumuzdan değil, edinme imkanımız olmadığından.Geçenlerde komşu belde Uruş'tan bir dostumuzun ağılını temizlemek suretiyle bir miktar yanmış koyun gübresi getirttik, hem onun ağılını da temizlemiş olduk. Oldukça yorucu bir işti ancak değdi. Hem Oğuz'un serasına hem de bizim ağaç ve sebze yataklarımıza yetecek kadar yanmış koyun gübresi(burada kemre diyorlar) geldi. Kemre kalıpları sobada yakacak olarak da kullanılıyor, odun kıtlığı olan yerler için iyi çok iyi bir alternatif.
Ağıldan kareler:





Bu sonbaharda yine araziyi ağaçlandırma faaliyetlerine devam ediyoruz. 2 adet karayemiş diktik, karadeniz iklimine uygun olan bu tür iklime adapte olacakmı göreceğiz. Bulunduğumuz bölge karadeniz-içanadolu iklimi geçiş bölgesi olmasına güvenip karadenize ait bitkileri de deniyoruz. Zaten fındık gibi türler burada doğal olarak yetişiyor.





Bu arada fidan yapma ve çelikleme faaliyetlerimiz de sürüyor. Yerel ahlat,alıç ve böğürtlen gibi türleri çelikleme yöntemi ile çoğaltmaya çalışıyor. Ağırlıklı olarak yerel ve dayanıklı türler üzerinden gitmekte fayda var.Yine Aoç'nin sertifikalı fidanlarından alınmak kaydıyla meyve ağacı sayısı en az 50'ye çıkarma düşüncesindeyiz. Meyve ağaçlarının dışında arılara nektar sağlayacak ağaçların da gölgelerinden faydanalanma amaçlı dikilmesi de iki yönlü fayda sağlayacaktır. Bunun için hızlı gelişen,dayanıklı ve önemli bir nektar kaynağı olan yalancı akasya en uygun tür diyebilirim.

Açıkçası her zaman için en doğal ve en ekonomik yolu seçmek bizim için bir zorunluluktu. Zorunluluk olmayan durumda bile en iyi yol, eldeki malzemeyi,eldeki imkanları kullanmaktır.
Bu felsefenin zaman kaybettirdiği yanılgısına düşülmemelidir.Faaliyetlerin birkaç yıl gibi bir zamana yayılması, olayları,süreçleri ve ilişkileri daha iyi kavramamızı sağlar.

14 Kasım 2014 Cuma

Yaşlı meşe ağacı içindeki balarısı kolonisi

Arıcılık,doğa ile hala çok güçlü bağları olan bir faaliyettir. Endüstriyel yöntemlerden bahsediyoruz, anaarıların kafesler içinde suni olarak çiftleştirildiğinden,gezginci arıcılığın ırkları melezleştirdiğinden, yanlış ve zamansız besleme yöntemleri ile arıların doğal davranışlarının ve zorluklara karşı direnme güçlerinin azalmasından ...

Ancak geçen gün tanık olduğum olay,halen arıcılığın doğal yaşam ile bağlarının ne denli güçlü olduğunu gösteriyor bize. Civar köyden bir dostumuzun bildirmesi ile arazimizden biraz uzaklta, yaşlı bir meşe ağacı içinde bir balarısı kolonisinin yaşadığını keşfettik. Tabiki bunu korumaya karar verdik.Sırf içindeki birkaç kilo balı almak için bu ağaca ve bu arı kolonisine kıymak isteyenlere karşı yerini gizli tutmakta fayda var. Bu ağaç kovuğunda yaşayan koloni, balarılarının doğal yaşamlarını gözlemleyebilmemiz için eşsiz bir fırsat sunuyor bizlere.

Resimde görünen meşe ağacı ,yaşlı ve gövdesi geniş.içinde çürümeden ya da ağaç kurtlarından dolayı büyük bir boş alan oluşmuş. Resimlerde net olarak görünmüyor ancak üzerindeki delikten bakıldığında içeride arının ördüğü petekler görülebiliyor.Ayrıca kapı nöbetçisi olan arıları da görmek mümkün. Deliklerin bazılarını ise arılar propolis ile kapatmış ve ancak bir tek arının geçebileceği büyüklükte delik bırakmışlar.





Bu durum bize yaşlı ağaçların ekosistem üzerindeki önemli etkisini gösteriyor. Doğada balarılarının yaşamlarını sürdürebilmeleri için bu tip, yaşlı ve içi çürümüş ağaçlara ihtiyaçları var. Bu tip ağaçları bulmak kolay değil, belli bir yaşa gelmeden odunları için kesiliyorlar. Belki de bu sene bizim arılığımıza gelen oğullardan biri bu yaşlı meşe içinden çıkmış olabilir ya da tam tersi bizim kovanlarımızdan çıkıp yaşlı meşe içine yuvalanmış olabilirler.Ya da başka bir yerden gelmiş yabani balarıları olabilirler.Balarısı kolonileri iklim koşulları müsait ise senede en az bir kez koloniyi ikiye bölerek oğul verirler.Çıkan oğul kendine yeni yuva arar,eğer bizim gibi şanslı arıcıların arılığına gelirlerse hemen yuva sahibi yapılırlar. Bir arıcı ile karşılaşmadı ise, ağaç kovuğu,taş oyukları, apartman ya da çatı aralıkları gibi yerlere de yuva yapabilirler.

 Balarılarının doğada yaygın olarak bulunmasının genel olarak ekosisteme ve insan yaşamına da dolaylı yoldan sayısız faydası var. Arıcılığı doğadan koparıp standardize etmeye, verimi arttırmak için bu süperorganizmaların doğal yaşamını bozmaya kalkıştığımızda bizi büyük bir felaket bekliyor da olabilir. İhtiyacında fazla aşırı ve yanlış besleme,genetiği ile oynama, fazla verim için kimyasal,vitamin,hormon vs. takviyesi gibi aşırı sömürüye dayalı işlemler uzun vadede tüm yaşama olumsuz etkilerde bulunacaktır.

Doğal ve yabani koloniler sayesinde, arıların doğal yuva seçimlerini neye göre yaptıklarını, bu ağaç kovuklarında nasıl beslendiklerini,kışı nasıl geçirdiklerini gözlemleyerek onlara daha uygun koşullar sağlayarak daha doğal ve sürdürülebilir arıcılık yapabiliriz.. Tabi ki bu her iklime ve coğrafyaya göre değişiklik gösterebilir.

Sonuç olarak arılığımızın yakınlarında, yaşlı bir meşe içinde yaşayan doğal oğul, sürdürülebilir arıcılık yapmak isteyen bir arıcı için son derece değerlidir. Korumak ve kollamak gerekir. Mesele, sadece bir ağaçtır ama bir ağaç asla sadece bir ağaç demek değildir. Bir ağaç demek yaşam demektir, gelecek demektir. İnsan, yaşamayı sever ve biraz da gelecek yaşamlar için yaşar.

7 Ağustos 2014 Perşembe

2014 bal hasadı

 Bu sezon bala giden 8 koloniden 45kg kadar bal alabildik. Bahar yağışları iyi gitti ve kolonilerin oğula çıkma eğilimi fazla oldu. 8 olan koloni sayımız aldığımız oğullar ile 30'a yaklaştı. Ancak bazı oğullar 2-3 çerçeve olduğundan kışı geçirme ihtimali zayıf. En zayıf oğulları şekerli su ve diğer güçlü kolonilerden aldığımız ballı çerçeveler ile destekledik. Güçlü kolonilere herhangi bir besleme yapma ihtiyacı duymadık, bal stokları iyiydi.
 Bala giden güçlü koloniler karakovan örme işleminde oldukça başarılı oldu. Arıya fazlaca petek ördürmek bal verimini biraz düşürüyor ancak petekli bal sevenler için buna değer.
 Bahar başlarından yaz ortalarına kadar hızla üreyen ve bol bol petek ören balarıları yaz sonuna doğru iyice yavaşlıyor ve nüfus artışları duruyor, artık bu mevsimden sonra bir miktar geriye gitmeleri bile beklenebilir. Boş petekler alınmalı, uçuş delikleri daraltılmalı ve artık arılar gereksiz yere rahatsız edilmemeli.

17 Temmuz 2014 Perşembe

2014 yaz ortası gelişmeleri...

Yaklaşık 20 gün önce oğul yerleştirdiğimiz warre (üst çıtalı karakovan) kovanımızın içinde neler olup bitiyor diye açıp bakmak istedik, normalde warre kovanı açıp kontrol etmenize gerek yok zaten müdahale şansınız yok. 8 çıtadan 6'sını örmüşler, karakovanlarda arıların petek örme işlemi temel veya kabartılmış petek verilmediğinden daha yavaş oluyor ancak güçlü oğullar, kısa zamanda, mevsim de iyi ise oldukça petek örebiliyorlar.

Üstteki resim warre kovanın içinin görünümü, iç hacmin yarısından fazlasını örmüşler. Bu şekilde kışı atlatabilirler mi bilinmez, eğer daha erken oğul koyabilmiş olsaydık tamamını kapatırlardı.






Langstroth tipi kovanlarda karakovan üretimi de başarılı bir şekilde devam ediyor. Normal çerçevelerin içine yuvarlak ya da kare eklemeler ile balarılarının çerçevede baştan sonra petek örmeleri sağlanıyor.
Temel petek kullandıklarımız da süzme bal olarak değerlendirilecek ve arıların kabarttıkları petekler bir sonraki sene bal doldurmaları için onlara geri verilecek.

Mayıs başında taştan yaptığımız yükseltilmiş yataklara ektiğimiz domatesler,haziran ortasında çok şiddetli dolu yağışına maruz kalmalarına rağmen olumsuz etkilenmediler.Hiç bir kimyasal ilaç,gübre vs. kullanmamıza rağmen hiç hastalanmadılar. Meyve verimlerini kıyaslayamıyorum ancak tatmin edici olduğunu söyleyebilirim. Dipleri kurumuş meşe yaprakları ile iyice malçlandı böylece nemi çok uzun süre tutabiliyorlar. Damla sulama ile sulandıkları için de su tüketimi oldukça az.




Yağmur suyu göletinin alt kısmına geçen sene diktiğimiz üzüm ve cevizler de çok az sulanmasına ve toprağı fazla killi olmasına rağmen oldukça sağlıklı ve iyi gelişti.


Taştan dairesel ya da spiral yataklar içinde birçok bitki çeşidi yetiştirmek mümkün. Resimdeki taş yatak içinde yer elması,patates ve aynısafa çiçekleri birlikte yetişiyor. türleri seçerken özelliklerini araştırmadık yalnızca bir deneme idi. Yer elmasının diğer bitkilere olumsuz etkisi olduğu söylense de böyle bir etki göremedik.


22 Haziran 2014 Pazar

Warre kovan içine koloni yerleştirmek



2013 ocak ayında,kendi imkanlarımızla,alternatif karakovan tiplerinden "warre" kovan yapmıştık. İlgili yazımıza da bu linkten ulaşılabilir. http://kardesbitkiler.blogspot.com.tr/2013/01/warre-kovan-yapm.html

Ancak geçen sene acemilik ve oğul alma tecrübemiz olmadığından hiç oğul alamamıştık.Oğul zamanını yakalayamamıştık ve aslında standart fenni kovanlarla bile zor çalışabiliyorduk.

Bu sene deneyimlendik.Mayıs yağmurlarının yoğunluğu,çiçeklenmenin artışı ile oğul açısından çok bereketli bir dönem geçti. 8 olan kovan sayımız neredeyse 20'ye yükseldi. Tabi çıkan oğullardan hepsi birinci ve güçlü oğulllar değiller, warre kovana koymak için birinci ve güçlü oğul koymak gerektiği söyleniyor. Warre kovanlar hakkında daha detaylı bilgi almak için bu link http://warre.biobees.com/

2 gün önce bir oğul çıktı ve warreye konulacak kadar geniş kadroya sahipti. Çıkan oğulu bir kovaya çırptım ve warrenin çatısını kaldırarak katın içine silkeledim. Yalnız maalesef çatıyı geri kapatırken ana arı ezilerek ölmüş. Yine de bir ümit belki çıkan oğul içinde başka ana da vardır diye düşünmeden edemiyorum. Birkaç saat sonra baktığımda hemen arka duvarın kıyısında öbeklenip petek örmeye başlamışlar. Tabi kovan kendi yapımımız olduğu için bir sürü hata yapmışız, warre'de kat ve taban ayrı duruyor, tahtaların altını tam düz kesemediğimiz için ( el dokepajı ile çok zor oluyor) arada 3-5mm lik boşluklar kalmış. Arılar zaman zaman buradan girip çıkabiliyor. Umarım yakın zamanda propolis ile kapatabilirler. Eğer düzgün kesim yapılmış olsa çok daha iyi olurdu, siz kendiniz yapmaya karar verirseniz bile tahtaları marangoza kestirme imkanınız var ise daha muntazam olur.

Bizim kovanda kullandığımız tahtanın et kalınlığı 3cm, warreciler, 2,5cm et kalınlığının yeterli olduğunu söylüyor,çatısını ise teleskopik yaptığımız için ısı izolasyonu açısından fenni kovanlardan daha iyi olacağını düşünüyorum.

Gelecek seneye mutlaka warre sayısını arttırmalıyız, kalıplık kereste (çam) kendiniz alıp kestiğinizde çok ucuza geliyor. Çatısı,tabanı, izolasyon kutusu ve 2 adet kat yaklaşık 50-60TL'ye mal edilebiliyor.Bir marangoza yaptırdığınızda yaklaşık 120-160TL fiyat istiyorlar,tabi çok muntazam yapıyorlar.Camlı versiyonu için bir miktar daha bütçe ayırmak gerekebilir ancak kovanların için görmeye değer.Açıkçası camlı warre yaptırma imkanı olan kaçırmasın. Piyasadaki en ucuz langstroth kovan bildiğim kadarıyla 2 kat olarak yaklaşık 80TL. Bunun malzemesi de kendi yaptığımız kadar kaliteli olmuyor. Budaklı,çatlaklı yerleri çok oluyor.Kapak üstü sac olduğundan ısı izolasyonu kötü, güneşte aşırı ısınıyor,soğuğa karşı ise dayanıklı değil.Et kalınlıkları 2cm civarı olduğu için ne sıcak ne de soğuktan korunmak için yeterli gelmeyebilir. Kışın ekstra bölme tahtası ya da çuval bezi içine sarılmış strafor ile ek önlem almak gerekiyor. 

Sonuç olarak warre'yi deneyip göreceğiz, tabi fenni kovanlarımız da olacak. Önümüzdeki senelerde oğul çıktıkça warre,perone,kenya gibi alternatif karakovanlara aktaracağız. Bulabilirsek eski geleneksel sepet kovan ve içi oyulmuş büyük kütük kovan da almaya çalışacağız.

16 Haziran 2014 Pazartesi

Balözü (nektar) akımı ve oğul zamanı

Balözü(nektar) akımı, bizim bulunduğumuz bölgede mayıs ortalarında başlıyor ve temmuz sonuna kadar devam edebiliyor tabi bu durum yağış ve sıcaklığa göre değişkenlik gösteriyor. Bu sebepten arıcılar, balözü akımı bitene dek kovanlardan tam olarak ne kadar bal alacağını tam olarak bilemiyor. Şu sıralar balözü akımının tam ortasındayız ve mayıs başından beri şiddetli yağışların da etkisiyle çiçeklenme normale göre daha fazla oldu diyebiliriz. Dolayısıyla güçlü balarısı kolonileri oldukça fazla bal toplayabildiler. Birkaç kolonimizin ikinci katı tamamen bal ile dolduruldu ve üçüncü katları vermek durumunda kaldık. Kolonilerde oğul verme eğiliminin de artması ile kovan sayımız  22'ye çıktı. 3 kovanımız geçen seneden kalmak üzere 5 adet de bir arıcı tanıdığımızdan almıştık. 8 olan koloni sayımız, gelen oğullar ile 22'ye çıkmış oldu. Arıların oğul vermesi bala yönlendirilmiş kovanlar için istenen bir durum değildir ve sıklıkla arıcılar tarafından engellenmeye çalışılır. Ancak bizim kovan sayımız az olduğu için bal hasadından çok koloni sayısını çoğaltmak daha önemli. An itibariyle bala yönlendirdiğimiz 7 adet kolonimiz var ve bunlardan bir sıkıntı olmazsa bu kolonilerden toplam 100-150kg bal almayı planlıyoruz. Her kolonide en az karakovan örmek için bıraktığımız birkaç boş çerçeve de mevcut. Yaklaşık 10kg kadar da karakovan balı elde edebiliriz.
  Hasat ettiğimiz baldan daha da önemlisi mevcut kolonileri korumak ve yaşatabilmek,nektar akımı bittiğinde yeterli bir kadro ve bal stoğuna sahip olmaları son derece kritik. Doğada balözü bol olduğu için, geç gelen zayıf oğulların bile kendini toparlama ve güçlenme şansı olabileceğini düşünüyoruz.


26 Mayıs 2014 Pazartesi

Balarıları için nektar ve polen kaynağı olan yabani bitkiler

*** Aşağıdaki bitkiler, zaman içinde gözlemlediğimiz ve bölgemizde  (Tahtacıörencik/Güdül/Ankara) balarılarının sık ziyaret ettiği bitkilerden derlenmiştir. Tabiki doğadaki nektar,polen ve propolis kaynakları bu kadarla sınırlı değildir, belki daha yüzlerce bitki türü balarılarına besin sağlamaktadır.
      Kullanılan fotoğrafların tamamı arılığımız çevresinde uzun zaman içinde gezinti ve gözlemler esnasında çektiğimiz, arşivimizden derlenmiş fotoğraflardır. 



Beyaz üçgül (trifolium repens) yonca olarak da bilinir,baklagiller familyasındandır. balarıları için önemli bir nektar kaynağıdır, dayanıklı bir bitkidir, mayıs ayında çiçeklenir, ezilmeye karşı dayanıklıdır, hayvan yemi olarak da kullanılır.balı ve poleni çok lezzetli olur.Bal verimi de yüksektir.


Arap sümbülü (muscari bourgaei) genellikle şubat-mayıs aylarında çiçeklenir, bitkinin çiçekleri fazla miktarda nektar (balözü) salgıladığından balarıları için önemli bir besin kaynağıdır.

 Ornitogalum umbellatum adlı bitki Sakarca olarak da bi
linir. Önemli bir nektar ve polen kaynağıdır, kış ve bahar aylarında ne ihtiyacı vardır, gölgelik yerleri daha çok sever.nisan-mayıs ayında çiçeklenir ve yaz kuraklığını da bir yere kadar tolere edebilir.

Patlangaç çalısı (Colutea arborescens),1-2 metre boylanabilen çok yıllık çalı formunda bir bitkidir.Kuraklığa dayanıklıdır, engebeli arazileri sever, önemli bir nektar kaynağıdır, mayıs ayı sonlarında doğru çiçeklenir, balarılarının sevdiği  ve sık ziyaret ettiği bir bitkidir.

Gelincik (Papaver rhoeas) önemli bir polen kaynağıdır, orta derece balözü salgılar,geniş bir yayılıma sahiptir.

Ballıbaba (Lamium ...) birçok alttürü mevcuttur.Balarıları için önemli bir polen kaynağıdır, mayıs ayı başlarında çiçeklenir. Verimli toprakları sever, soğuğa oldukça dayanıklıdır.

Devedikeni (Carlina marianum) haziran-temmuz aylarında çiçeklendiği için balarıları için son derece değerli bir nektar kaynağıdır,bal akımının sonlarında çiçeklendiği için  balarılarına önemli ölçüde besin sağlar, balı aromatik ve kalitelidir, bal verimi en yüksek gruba dahildir.

Karaçalı (Paliurus Aculeatus), çalı formunda çok yıllık bir bitkidir.3-4 metreye kadar uzayabilir.Çok dayanıklı bir bitkidir.Her türlü zor koşulda hayatta kalabilme özelliğine sahiptir,hatta kazma ile kökünü sökmediğiniz sürece asla ölmez. Mayıs ayı sonlarında çiçeklenir, balarıları için çok önemli bir nektar kaynağıdır, bal verimi yüksektir ve balı lezzetli,kaliteli olur. Tahtacıörencik civarında çok yoğun olarak bulunur, hatta dominant türdür.Taşlık ve kötü toprakta rahatlıkla yetişir,neredeyse hiçbir bitki onunla rekabet edemez.Bölgenin arıcılık açısından en önemli bitkisi de denilebilir.

*** Yukarıdaki resimde karaçalı üzerine oğul vermiş bir koloni görülüyor.


Ankara Çiğdemi (Crocus ancyrensis) çiçeklenme dönemi itibariyle en önemli bitkilerdendir. Ocak sonundan mart ayına kadar çiçeklenebilir. Bu aylarda,İçanadolu koşullarında, balarıları için doğada başka hiçbir nektar kaynağı yoktur.,

Kekik (beyaz çiçekli-dağ kekiği-yabani kekik) (thymus ...) mayıs-haziran aylarında çiçeklenir, balı çok kaliteli ve aromatiktir. Taşlık alanlarda yetişebilir, dayanıklı bir bitkidir.

Engerek otu (Echium Vulgare) kuraklığa dayanıklı çok yıllık bir bitkidir, haziran ortalarında çiçeklenmeye başlar, önemli bir nektar kaynağıdır,bal verimi yüksektir.Balı kaliteli ve çok güzel aromaya sahiptir. Bu bitkiden elde edilen bal geç kristalize olur.

Böğürtlen (Rubus fruticosus L) dere kenarlarında ve su kaynaklarına yakın yerlerde görülür,çiçeklenme yaz boyu devam eder ve oldukça uzun sürer. Bal verimi orta derecedir.

Ahlat (Pyrus elaeagrifolia),   yabani armut ağacıdır,kuraklığa dayanıklıdır. Nisan ayında çiçeklenir, balözü ve polen kaynağı olarak önemli bir yere sahiptir.

Alıç ve Yemişken (Crataegus) ağaçları yabani meyve ağaçlarıdır, nisan ayında çiçeklenmeye başlar. Balözü ve polen kaynağı olarak önemli bir yere sahiptir.



5 Mayıs 2014 Pazartesi

3 mayıs tarihli gezimizden ...

Bol yağışlı günlerin arasında,3 mayıs cumartesi günü hava açık ve sıcaktı.Daha önceden planlamaya çalıştığımız ancak en son güne kadar kaç kişi katılacağı belli olmayan gezimiz için ortak araç kiralayamadık ancak bir grup insan özel araçlarla toplanıp Tahtacıörencik'teki arazimizin  yolunu tuttuk. Gün boyu evin önünü düzenledik, birkaç tamirat işi yaptık, çayımızı içtik,yemeğimizi yedik,sohbet ettik, kısa bir köy ziyareti yaptık, kovanları açıp arıları kontrol ettik ve biraz taş duvar ördük. Bir baktık gün bitmiş... Akşam olunca rakı ve mangal keyfi...

Baharın tüm güzellikleri, temiz hava ve tanışmaktan çok memnun olduğumuz yeni arkadaşlarımızla bir güne pekçok şey sığdırmayı başardık.

Bundan sonra mümkün olduğunca haftasonları Tahtacıörencik'teki arazimizde buluşmak,tanışmak,sohbet etmek,toprakla-taşla,kuşla-böcekle uğraşmak,bilgi paylaşmak, ve harika doğanın tadını çıkarmak için ziyaretler gerçekleştirmek istiyoruz.

Bizimle iletişime geçmek, etkinliklerimizden, gezilerimizden haberdar olmak için

kardes-bitkiler@googlegroups.com e-posta listesine üye olabilirsiniz. görüşmek dileğiyle. Herhangi bir duyuru yapmamış olsak bile yolunuz Güdül,Beypazarı tarafına düşer ise biraz yolunuzu uzatıp bizi ziyaret etmek isterseniz kapımız her zaman açık olacaktır.






26 Mart 2014 Çarşamba

Bahar hazırlıkları başladı,arıların erken gelen bahar şenliği...

Kış aylarında havaların mevsim normalleri üzerinde sıcak olması bizim de faaliyetleri hızlandırmamıza olanak sağladı. Yaşanan kuraklığın olumsuzluklarına karşı çözümler geliştirmeye bir anlamda mücadele etmeye çalışıyoruz. Bu noktada erken bahar hazırlıklarının da önemi artıyor. Geçen sene yağmur suları ile tamamen dolan göletimiz,bu sene neredeyse hiç su tutamadı. İhtiyacımız olan suyu, Süvari Çayı'ndan motor ile arazimize taşımak için yollar arıyoruz.

Arazimizin bir kısmını taş duvar ile kapattık, hem arazideki taşlar önemli ölçüde temizlenmiş oldu, hem de doğal bir çit,rüzgar kıran,yangın bariyeri görevi görebilecek güzel bir duvarımız oldu. Harcanan yoğun emeği saymazsak taş duvar örmenin hiçbir maliyeti yok, ancak oldukça ağır ve yorucu bir iş olduğunu da söylemek lazım.

Yaklaşık 2 senedir uğraştığımız ve aslında öğrenmeye çalıştığımız "kuru (harçsız) taş duvar örme" işini sonunda öğrendik ve arazimizin bir bölümünü duvarla kapatmayı başardık. Mayıs ayına doğru tahtacıörencikte,kuru taş duvar örme ile ilgili pratiğe dayalı bir çalışma yapmayı düşünüyoruz.Kuru duvar ile ilgilenen ve nasıl örüleceğini öğrenmek isteyenler için güzel bir çalışma olabilir.

Taşın başka bir kullanım alanı da daha önceki yazılarda da bahsettiğimiz gibi taşlardan yükseltilmiş sebze,ot yatakları hazırlamak

Resimde görülen taş sebze yataklarında toprak derinliğini en az 40-60 cm arttırmış oluyoruz, üzerine basılmadığı için toprak zarar görmüyor, organik maddelerle toprağı beslemek ve toprak kaybını önlemek de kolaylaşıyor. Bu tip yataklar mevsimlik sebze,çiçek,şifalı ot gibi bitkilerin üretimi için ideal.

Meyve fidanlarımızı diktik, geçen seneden kalanlarla birlikte 10 adet meyve ağacımız oldu,deneme amaçlı olduğu için sayıyı düşük tuttuk,eğer bu seneyi de atlatırlarsa sayıyı arttırmayı, hiçbir kimyasal gübre,ilaç veya müdahale olmaksızın organik meyve yetiştirmeyi de deneyeceğiz. Baharda çiçek açan meyveler arılara besin olacak. Şimdiye kadar ağaç yaprakları ile malçlamak ve karaçalı diplerindeki organik maddece zengin toprağı eklemek dışında hiçbir müdahalemiz olmadı, hatta su şebekemiz olmadığından düzenli sulama bile yapamadık. Ancak geçen seneden kalan ağaçlarımızın bir kısmını yaşatmayı başarabildik.


Alttaki resim: Tohumdan yetiştirdiğimiz yabani badem,çevresi taşla kapatıldı, üzerine karaçalı dibinden alınmış organik madddece zengin toprak ve üstü meşe yaprakları ile malçlandı. Bu sene 2 yaşına girecek.

Ana faaliyetimiz arıcılık olduğu için yöremizdeki bitki çeşitliliği çok önemli, ocak ayında çiğdemler açta,havalar da sıcak gidince arılar,kovanlarına yoğun olarak nektar,polen ve su taşıdılar. Mart sonlarına doğru ise yabani erik,armutlar çiçek açmaya başladı, son yapılan kontrolde görüldü ki arılar iyice üremişler,erkenden güçlenmişler.


2013 baharında, 17 kovan ile başladığımız arıcılık serüveninden 2014 mart ayı itibariyle 3 kovanı kıştan çıkartmayı başardık. Kayıp oranımız çok yüksek ancak ilk sene acemilik ve bilgisizlikten ötürü yaşadığımız kayıpların bu sene tekrarlanmayacağına inanıyoruz. Görüldü ki, bu iş doğru zamanda ve minimum müdahale ile sürdürülebilir bir şekilde yapılabilir. 1 sene boyunca sadece varroa için organik sertifikalı timol (kekik) özü bulunan thymoset dışında hiçbir ilaç,vitamin,katkı maddesi kullanmadık. Bir süre sonra arı kolonilerinin varroaya karşı belli bir direnç oluşturabileceğini düşünüyorum. Çünkü arıları gezdirmeyi düşünmüyoruz, görüldü ki en mutlu arı sabit yerinde duran arıdır, arı kayıplarını azaltmak ve hatta koloni sayısını çoğaltabilmek birinci hedef olmalı. Bir zaman sonra bölgeye adapte olmuş,dayanıklı ve mutlu arı kolonileri olabilir...