tag:blogger.com,1999:blog-28635659535349226882024-03-13T02:56:29.437+03:00Kardeş BitkilerKardeş Bitkiler grubunun Ankara ve çevresindeki çalışmaları hakkında bilgilerUnknownnoreply@blogger.comBlogger76125tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-89797674071996195732021-05-26T00:31:00.004+03:002021-05-26T00:35:16.972+03:00Kavaklı'da sürdürülebilir sabit arıcılık 1 yılını doldurdu. <p></p><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><iframe allowfullscreen="" class="BLOG_video_class" height="266" src="https://www.youtube.com/embed/lA3SVXbbklQ" width="320" youtube-src-id="lA3SVXbbklQ"></iframe></div><br /> <p></p><p>Tahtacıörencik'ten sonra kurmuş olduğumuz ikinci arılık Altındağ İlçesi'ne bağlı Kavaklı Köyü'nde sürdürülebilir sabit arıcılık projesi 100 adet koloni ile bir yılını doldurdu. Sabit, gezmeyen, stressiz yerel arılar gayet başarılı bir şekilde kıştan çıktı, 2020 şiddetli sonbahar kuraklığına rağmen hayatta kalmayı başardı. Ankara'da kışlayan arıları yaymak amacıyla 20 adet koloniyi ilan ile satışa çıkardık ve bu sezon tekrar bölme ve oğullarla çoğaltmaya devam ediyoruz. Böylece her sene, hiç dışarıdan koloni ya da ana arı satın almadan, sürekli kendi çoğalttığımız arıları talep eden arıcılara satarak hem projenin devamlılığını sağlamış olacağız hem de endüstriyel ana arı yetiştirme genetik kirliliğine karşı doğal yollarla kendi ana arısını üreten kolonileri yaymış olacağız. </p><p><br /></p>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-90264341672858153442020-10-04T11:06:00.000+03:002020-10-04T11:08:09.314+03:00<p> </p><div data-contents="true"><div class="" data-block="true" data-editor="39ko5" data-offset-key="krs4-0-0"><div class="_1mf _1mj" data-offset-key="krs4-0-0"><h1 style="text-align: left;"><b><span data-offset-key="krs4-0-0"><span data-text="true">Veganların arıcılık hakkında bilmedikleri ( veya bilip de anlamak istemedikleri ) gerçekler : </span></span></b></h1></div></div><div class="" data-block="true" data-editor="39ko5" data-offset-key="e3lin-0-0"><div class="_1mf _1mj" data-offset-key="e3lin-0-0"><span data-offset-key="e3lin-0-0"><br data-text="true" /></span></div></div><span class="d2edcug0 hpfvmrgz qv66sw1b c1et5uql rrkovp55 a8c37x1j keod5gw0 nxhoafnm aigsh9s9 d3f4x2em fe6kdd0r mau55g9w c8b282yb iv3no6db jq4qci2q a3bd9o3v knj5qynh oo9gr5id hzawbc8m" dir="auto"><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q"><div dir="auto" style="text-align: start;">Dün sosyal medyada rastladım. Vegan olan genç bir arkadaş bir yazı hazırlamış. Arıcılık sektörüne yönelik tamamen kulaktan dolma, yanlış bilgilerle ve çeşitli karalamalarla dolu bir yazı, yazıyı kaleme alanın hayatında kovan kapağı açmamış hatta daha da ileri gideyim bal arısı ile yabani sarıca arıları bile ayırt edemeyecek durumda olduğunu düşündürdü.</div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q"><div dir="auto" style="text-align: start;"> </div><div dir="auto" style="text-align: start;">Yok ana arıların kanatlarını kesiyormuşuz, arıları fabrika mantığında çalıştıyormuşuz, arının emek zahmet topladığı balın hepsini alıp kışın bir damla bal bırakmayıp ölüme terk ediyormuşuz falan... O kadar gerçekten uzak ve uydurma iddialar. Şüphesiz arıcılık sektörü içinde gerek cehaletten gerekse para hırsı gibi nedenlerle yanlış uygulamalar yapan insanlar yok mudur? Kesinlikle vardır. Ancak bu, tüm sektörü karalamayı gerektirir mi? Koca bir hayır! </div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q"><div dir="auto" style="text-align: start;"> </div><div dir="auto" style="text-align: start;">Akıllarısıra hayvan haklarını koruyorlar. Zannediyorlar ki arıcılar olmasa arılar doğada kendi kendilerine yaşayıp üreyecek ve çiçekleri tozlamaya devam edecekler. Özgürce bal toplayıp musmutlu yaşacaklar. Kesinlikle öyle bir şey mümkün değil! istediğiniz bilim insanına, biyologa sorabilirsiniz. Bilimsel adı Apis Mellifera olan bal arısı dediğimiz tür, kesinlikle insan tarafından yapay seleksiyona maruz bırakılmıştır doğada hiçbir bakım ve müdahale olmadan neslini devam ettirme ihtimali çok düşüktür. Haydi devam ettirdi diyelim, veganlar dahil tüm insanların yediği meyve ve sebzeleri tozlaştıracak kadar fazla sayıda olamayacaklar. Bugün dünya üzerinde yaşayan milyonlarca koloninin büyük çoğunluğu ölecek. </div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q"><div dir="auto" style="text-align: start;"> </div><div dir="auto" style="text-align: start;">Nasıl ki hiçbir tıbbi müdahale olmaksızın hayatta kalamayacak bir insanı modern tıbbın gelişimi sayesinde (ilaçlar, ameliyatlar ile) hayatta tutabiliyorsak aynı şekilde arıları da bu tip tıbbi müdahalelerle hayatta tutuyoruz. Sonra bu arılar tıpkı bazı genetik hastalıklara sahip insanlar gibi ürüyor ve bu problemli genleri bir sonraki nesillere aktarma şansı elde ediyor. Yapay seleksiyon artık bu çağın bir gerçeği, kabul edelim etmeyelim. Artık canlı yaşamı teknoloji ve bilime bağımlı hale gelmiştir. Bunu değiştirebilmek pek mümkün değil. </div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q"><div dir="auto" style="text-align: start;"> </div><div dir="auto" style="text-align: start;">Yani bugün tüm arıcılar arıcılığı bıraksa veganlar da dahil tüm insanların yediği sebze ve meyvelerin polenlerini taşıyarak meyve oluşumunu sağlayan bal arıları hayatta kalamayacak<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi04GZofVnZf0ZVso8Do9NOLgXv7uVBzstlpdxdjRZsHJr65oO261zkEuenT5HWeJLbnGcgTTMwAn8kerP-BSYDfLAPa0Tx5lWIgt9nS_UK8U6eA8tYJQGo7PXSCbfEUlabjD9wedB_pH8/s2048/DSC_0449.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1371" data-original-width="2048" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi04GZofVnZf0ZVso8Do9NOLgXv7uVBzstlpdxdjRZsHJr65oO261zkEuenT5HWeJLbnGcgTTMwAn8kerP-BSYDfLAPa0Tx5lWIgt9nS_UK8U6eA8tYJQGo7PXSCbfEUlabjD9wedB_pH8/s320/DSC_0449.JPG" width="320" /></a></div><br />. (yani yeterli sayıda olmayacak) Burada nicelik çok önemli. Doğada tek tozlaştırıcı görevi üstlenen böcek bal arısı değil ama en yoğun ve verimli çalışanı bal arısı. Bununla ilgili bir araştırma okumuştum. Diğer böceklerin tozlaşmaya olan etkisi çok düşük. Bal arıları sera içinde yaşayamadığı için seralarda tozlaşma için Bombus arıları kullanılıyor. Sera küçük bir ortam olduğu için yeterli olabiliyor. Dev tarla ve meyvelikler için Bombus'lar yeterli olmuyor mesela. Bir domates dalında kaç adet çiçek var, Ya da büyük bir elma ağacında ? Bir ağacın polinasyonu için bile kaç adet böceğe ihtiyaç olduğu ortada. Hiçbir böcek de bal arısı kadar yoğun durmaksızın çalışma özelliğine sahip değil. Kaba bir hesaba göre bal arıları toplam meyve üretiminin 2/3'ünü sağlıyor. </div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q"><div dir="auto" style="text-align: start;"> </div><div dir="auto" style="text-align: start;">Peki bal almadan sadece polinasyon amaçlı arıcılık mümkün müdür? Evet mümkündür. ABD'de bunu büyük badem üretim alanlarında yapıyorlar. (Ülkemizde henüz örneği yok , olmamasının nedeni de bu kadar büyük monokültür alanları ve dev gıda firmaları olmaması) Kovan başına arıcılara 160$ ödüyor badem üreticileri. Yani arıcının bal almasını istemiyorsanız onlara çevredeki meyve sebzeleri polenlemesi için para ödemeniz gerekir. Aksi halde bütün tarımsal sisteminiz kesinlikle çökebilir. </div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q"><div dir="auto" style="text-align: start;">Bilinçli arıcılar arılardan bir miktar bal alır ve kuluçkalık dediğimiz alt katı en az 7-8kg balı olduğu gibi arıya bırakır. Arılardan aldığı bal 7-20kg arası değişebilir. Eğer sezonda iklim koşulları uygun ise arılar yüksek kadro ile çok fazla bal üretebilirler. Kurak verimsiz sezonlarda ise bu rakam düşer. </div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q"><div dir="auto" style="text-align: start;">Arıcılar baldan kazandıkları para ile arılarının bakımını üstlenir. Gerekirse eksik olması durumunda para ile bal, şeker gibi maddeler satın alıp bununla arılarını besleyerek kışa dayanıklı girmelerini sağlayabilir. Varroa dediğimiz parazitlere karşı ilaçlama yapar, parazitler arının üzerine yapışarak arının kaynaklarını tüketir, bağışıklık sistemini çökertir ve kolonilerin yok olmasına neden olabilir. Türkiye'de arıcılara ödenen kovan başına destekleme miktarı yıllık 15TL. Bana kalırsa bir kovanın yıllık maliyeti 200-300TL arası olabilir. Arıcı eğer bal satamaz ise bu maliyetin altından nasıl kalkar? 100 koloni sahibi bir arıcı için düşünelim. ( arıcının emek-zaman maliyetini hesaba katmamız gerekir. ) </div></div><div class="o9v6fnle cxmmr5t8 oygrvhab hcukyx3x c1et5uql ii04i59q"><div dir="auto" style="text-align: start;">Arıcıların ilk görevi arıları yaşatmak ve sağlıklı tutmaktır. Bu doğanın işleyişi için, özellikle de bitkilerin üreme döngüsü için son derece önemli bir olaydır. Çiftçiler isteyerek ya da istemeyerek zamansız ilaçlamalar yaparak arıcılara ciddi zararlar verirler. Değişen iklim koşullarının olumsuz etkilerini de hesaba katarsak tüm bu zorluklara göğüs germek zorunda olan arıcıları bilip bilmeden yıpratmak neye hizmet eder? Sonuçta arıların balını çalıyor muyuz? Evet çalıyoruz. Ne güzel! Meseleyi bu kadar basite indirgeyince harika oluyor. Oturup yazı yazabildiğin sağı solu eleştirebildiğin sıcak ortamların neyin üzerine inşa edildiği, o konforlu noktalar için hangi canlıların üzerine basıldığı gerçeğini müthiş bir şekilde örtüyor. Bu ters yüz edilmenin başarısına hayran olmamak elde değil.</div></div></span></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-66532688463669001772020-05-21T21:46:00.002+03:002020-05-21T21:57:27.318+03:00Boş çerçeveler devam...Bu hafta 3 bölmeli boş çerçeveleri verdiğim kolonileri gözlemleme fırsatım oldu. Tam da beklediğim gibi orta güçte 5-6 çerçeveli kolonilere verdiğimde ağırlıklı işçi arı gözlü ördüler. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0yxPudattX0FzF8lepLTVSUmqFrhVySPQbJ_bDrd_wxrl5XxlBWDn7l1ecm0cjpqRHl9UckScixy2t0nW1MCSgB1dBzdakCd0OBl-gGDFmbDbJtXls2iZR77GWpzpIpwWRN9_Z_QvRLc/s1600/20200520_134407.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0yxPudattX0FzF8lepLTVSUmqFrhVySPQbJ_bDrd_wxrl5XxlBWDn7l1ecm0cjpqRHl9UckScixy2t0nW1MCSgB1dBzdakCd0OBl-gGDFmbDbJtXls2iZR77GWpzpIpwWRN9_Z_QvRLc/s320/20200520_134407.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi809GGPTJxfqq0QMMfFWVste12Vwlso2PpBPVH2GxqQcX0J2Etod5ghO3qWSLgrRVqx0l8_CIN6fOkxL_iGY7wxlj9h-ibOipU2Ep5JxYn00IIsMWEQjOytqHSNtza3S_XTQaa5LsB2uY/s1600/20200520_134433.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi809GGPTJxfqq0QMMfFWVste12Vwlso2PpBPVH2GxqQcX0J2Etod5ghO3qWSLgrRVqx0l8_CIN6fOkxL_iGY7wxlj9h-ibOipU2Ep5JxYn00IIsMWEQjOytqHSNtza3S_XTQaa5LsB2uY/s320/20200520_134433.jpg" width="240" /></a></div>
Bala giden güçlü kolonilere 10+ çerçeve olanlara verdiğimde ise büyük gözlü erkek yavru ya da bal depolayacak şekilde ördüler. Her koloni petek gözlerini kendi ihtiyacına göre belirliyor.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKUQXra6CaXwr291607mbWZzuTL7jbQf28F7w3Mdfokb9ClemUqiHfQTxylvk5CuVRV1zWN4lkJwmRS7zfESivSyu1dDnSQwhHkRsFxbJGDCJgODNHLOS7hW36d9GwcPYllP9RCSCGYk8/s1600/20200520_112832.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKUQXra6CaXwr291607mbWZzuTL7jbQf28F7w3Mdfokb9ClemUqiHfQTxylvk5CuVRV1zWN4lkJwmRS7zfESivSyu1dDnSQwhHkRsFxbJGDCJgODNHLOS7hW36d9GwcPYllP9RCSCGYk8/s320/20200520_112832.jpg" width="320" /></a></div>
Bu şekilde erkek arı yavruları kapandıktan sonra hafifçe üstten traşlanırsa varroa mücadelesi yapılmış olur. İçerideki yavruyu arılar temizler ve içindeki varroalar da gelişimini tamamlayamadığı için yaşayamaz. Varroların hayatta kalabilmesi için özellikle çok tercih ettikleri erkek arıların da gözlerden tam gelişmiş olarak çıkmaları gereklidir.<br />
<br />
Böylece elimizde temel petek kalmadığında ya da çok fazla koloni olduğundan yetişemediğimizde ya da mevsimsel iniş çıkışlardan ötürü arıları yavaşlatmak istediğimizde bunu rahatlıkla kullanabiliriz. Ancak bu tip boş çerçeveler ile karakovan petek üretiminden verim alabilmek için çok sayıda koloni ile çalışmak gerekli. Bala gidemeyecek durumda olanlar ya da yeni gelen oğullar bu tip örme işlemleri için rahatlıkla kullanılabilir. Bala giden kolonilerde ise 2'den fazla bu şekilde çerçeve vermek kesinlikle bal verimini düşürecektir.<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-35224409341782797412020-04-21T17:05:00.001+03:002020-05-21T21:21:09.083+03:00Temel petek kullanmadan koloni yönetimi nasıl olur? Bu sene ilk defa hiç temel petek kullanmadan arıcılık nasıl olur diye ciddi ciddi düşünmeye başladım. Eskiden şu linkte ==> <a href="http://kardesbitkiler.blogspot.com/2016/06/standart-langstroth-kovanlarda.html">http://kardesbitkiler.blogspot.com/2016/06/standart-langstroth-kovanlarda.html</a> fotoğrafını görebileceğiniz ince kasnaklarla, standart Langstroth kovanlarda karakovan petek balı üretebiliyordum ancak tüm koloniyi, kuluçkalığı da dahil etmek üzere tamamen boş çerçeve kullanarak yönetmek hiç aklımdan geçmemişti. Bunun birinci sebebi az sayıda koloni ile uğraşıyordum, sezonun nasıl geçtiğini anlamıyordum. Az sayıda petek bağlamak zor gelmiyordu, kabarmış petekleri stoklaması da kolaydı. Ayrıca arıya tam olarak ne zaman ve nasıl petek ördüreceğimi kestiremiyordum. Geçtiğimiz birkaç yılda arıların ne hızla petek ördükleri ve bu konudaki gereksinimlerini daha iyi anladığımı düşünüyorum.<br />
<br />
Bu tip yuvarlak kasnakların ana sorunu yuvarlak petek dışındaki alanların boş kalması ve arının bu alanlardan üşütme ihtimali. <br />
<br />
Bu yüzden artık şu fotoğrafta görülen 3 bölüme ayrılmış çerçeveleri kullanıyorum. Birkaç yıllık deneyim sonucu, bunlarda arının son derece rahat ettiği, daha kolay ördüğü ve kuluçkalıkta da rahatlıkla kullanılabileceğini gördüm.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJZ8K0ZQ1ix88-IShGAaldU7dNdNrBpB6Ppf904qHQTF_ulcaPR5_xzHRuhgdyXExXniaNdFH7HhIKiqwYa_JcQQ5ZVkCQ3XSVcgIfHjWqXXwi02qrwK-i9SX1Pms5ebnl8f9jQOQ-gyw/s1600/20200417_124611.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjJZ8K0ZQ1ix88-IShGAaldU7dNdNrBpB6Ppf904qHQTF_ulcaPR5_xzHRuhgdyXExXniaNdFH7HhIKiqwYa_JcQQ5ZVkCQ3XSVcgIfHjWqXXwi02qrwK-i9SX1Pms5ebnl8f9jQOQ-gyw/s320/20200417_124611.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxse3DSv03gyYOUvkcvTXHmq9lo1mbMYQup8CtSbbhsIouyBykVaitNf6hYlH_ZvrKFr_vtp8Pg5cNTlPNJgp-6ct_A0c-2WqqcNElrXTBA7wndB3w41XeefZVCGwhto60c6nDdiMvbWQ/s1600/20200417_124626.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1600" data-original-width="1200" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxse3DSv03gyYOUvkcvTXHmq9lo1mbMYQup8CtSbbhsIouyBykVaitNf6hYlH_ZvrKFr_vtp8Pg5cNTlPNJgp-6ct_A0c-2WqqcNElrXTBA7wndB3w41XeefZVCGwhto60c6nDdiMvbWQ/s320/20200417_124626.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihWyiRIfsnFNTWWmfm0i8OZEbUGxIBRBj4FCVunRcEyv-BccB0GYvlwCiO0Ud2_ZDVr3b_vhOwG9qIBDa6V4O0TT055sj1qhWBlaE6QDtQcuxfKf4KdRk6K1Eths4UomGNFG7nmJc7GXM/s1600/20200417_124632.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="1200" data-original-width="1600" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEihWyiRIfsnFNTWWmfm0i8OZEbUGxIBRBj4FCVunRcEyv-BccB0GYvlwCiO0Ud2_ZDVr3b_vhOwG9qIBDa6V4O0TT055sj1qhWBlaE6QDtQcuxfKf4KdRk6K1Eths4UomGNFG7nmJc7GXM/s320/20200417_124632.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
Bu çerçeveleri, kullanılamayacak durumda olan ya da kırılmış çerçevelerin parçalarını uygun ölçüye göre keserek çivileme yoluyla birkaç dakika uğraşarak yapıyorum. Bunların balını, bal sağım makinesinde sağmayı hiç denemedim ama neden olmasın? Bu sene ilk defa bunu da deneyeceğim. Bir başka olasılık ise bunları zaten petekli karakovan isteyenlere bu şekilde takdim olabilir. Türkiye'de birçok insan petekli bal tüketmeyi seviyor. Eğer balı peteği ile tüketecekseniz petek mutlaka karakovan olmalı. Yani sadece arı tarafından örülmüş olmalı. Temel petek bağlanmış çerçevelerin balının mutlaka süzülmesi gerekiyor. <br />
<br />
Peki temel petek kullanmamanın artıları- eksileri neler olabilir?<br />
<br />
Aklıma ilk gelenler....<br />
<u>Eksilerinden başlayalım:</u> (unuttuğum atladığım varsa lütfen yorumlara ekleyiniz. )<br />
<br />
1. Daha fazla peterk örülmesinden ötürü bal veriminde düşüş ( ama ne kadar? )<br />
2. Bir sonraki seneye kabarmış petek eksiği.<br />
3. Karakovan petekli balı stoklamak için süzme bala göre daha büyük alana ihtiyaç duyulacak.<br />
4. Eğer petek gözlerinde polen olur ise kurtlanma ihtimaline karşı soğuk hava deposu ya da buzdolabında saklanması gerekecek ( satılana kadar)<br />
5. Süzme bal talep edenlerin bu talebini karşılayamamış olmak. (belli bir teknikle yine de süzülebilir)<br />
6. Doğal oğul ya da bölme yapmak zorlaşacak. ( kabarmış petek eksikliği) <br />
<br />
<u>Gelelim artılarına:</u><br />
1. Petek bağlamak için harcanan emek, zaman ve malzeme masraflarından kurtulmak. ( çok büyük işgücü + petek ücreti)<br />
2. Ne olduğu, ne koşullarda üretildiğini bilmediğimiz petekleri vererek arıları hastalık, zararlı , kimyasal kalıntılara maruz bırakmamak.<br />
3. Doğal karakovan petek balı elde etmek. <br />
4. Arıya istediği şekilde petek gözü örme imkanı sağlamış olmak. ( artı da olabilir, eksi de) Eğer arı ihtiyacından fazla erkek gözü örer ise bu eğilimi değiştirmek zor olacak. Belki biyolojik varroa mücadelesi kapsamında petek imhası da düşünülebilir. (varsa tavuklara bu kapalı yavruları yedirmek sıkça kullanılan bir yöntem.) Temel peteklerde hep işçi arı gözü olduğu için orada öyle bir sorun yok.<br />
5. yanlış ya da yamuk bağlanmış peteklerden ötürü arının kullanamadığı kuluçkalık alanı sorunundan kurtulmak. petek kırılma, arının tel çevresinden yırtması gibi sorunları yaşamamak.<br />
6. Daha fazla yeni petekle çalışmak bir ihtimalle oğul eğilimini de azaltabilir. Sonuç olarak bu şekilde karakovan petek ördürülüp bal hasadı petekli olarak yapılırsa arılar her sene mecburen yeni petek örmek zorunda kalacak, kuluçkalık petekleri sürekli yenilenmiş olacak. <br />
<br />
Bu sezon eğer vaktim olur ise bir deney yapacağım. Aynı güçte 10 koloni tespit edeceğim. Bunlardan 5'ine temel petek vereceğim, 5'ine ise bu 3 bölümlü çerçevelerden. Gün ve gün fotoğraflarla hangi çerçevenin daha hızlı örüldüğünün, petek gözlerinin durumunu, atılan yumurta sayısını belirlemeye çalışacağım. Tam doğru bir sonuç vermeyebilir (başka etkenlerden ötürü) ama buradan oğul verme eğilimine etkisine dair bir çıkarımda da bulunulabilir. Sonuçta bu testi büyütmek ve tekrarlamak mümkün. Sezon sonunda kışlama performansına da bakılabilir böylece. Şimdiden sonucu öngörmek imkansız ama bana çok önemli bir fark çıkmayacak gibi geliyor. Eğer az farkla temel petek daha verimli ( bal hasadı açısından) olsa bile temel petek kullanmak bu durumda dezavantajlı olacak. Eğer 5-10 adet koloni ile uğraşıyorsanız temel petek bağlamak sorun oluşturmayabilir ancak bu sene benim gibi 150-200 adet koloni yönetmeyi planlayanlar için 3 bölmeli çerçeve oldukça mantıklı bir seçenek gibi duruyor. Şimdilik bu kadar yeter. Deney başladıkça aşama aşama buraya gelişmeleri kaydetmeyi planlıyorum. O zamana kadar hoşça kalın!Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-25729963392708561152019-09-23T17:01:00.001+03:002019-09-23T17:04:45.705+03:00Sürdürülebilir arıcılık 2019 ( iklim değişikliği ve zararlılar )3 sene sonra tekrar merhaba. Bloga yazmayalı epey uzun zaman oldu. Bunun birçok sebebi var ancak uzun uzadıya girmeye gerek yok. Kısaca faaliyetlerimizin sona ermediği tam tersine belli bir düzene oturduğunu söyleyebilirim. Yazacak çok şey birikti. Artık tarım ve hayvancılık söz konusu olduğunda üreticilerin işi çok çok daha zor. Haliyle bundan tüketiciler de etkilenecek (etkileniyor da zaten). Olumsuz etkilenmeden karlarını aynı oranda koruyacak büyük tekellerin ise şimdilik keyfi yerinde. Olan biteni çok fazla sorun ettikleri söylenemez. Daha çok yeni gelişen karlı "yeşil sektör" den pay kapma derdindeler. Oturdukları yerden küçük üreticilerin emeklerinin artı değerine çökmeye devam edebileceklerini düşünüyorlar. Her neyse biz kendi yapabileceklerimize bakalım. <br />
<br />
İklim hızla değişiyor. Mevsimlerin eskisi gibi olmadığı, kestirilmesi zor, sıradışı doğa olaylarının yaşandığı, anormalliklerin normalleştiği değişik bir döneme girdik. Pek ilgisiz insanların bile hissedebileceği oranda aşırılıklar yaşanırken, arıcılık sektörü özelinde varroa zararlısının iyice direnç kazandığı, mücadelenin zorlaştığı ve arıcıların artık daha fazla emek harcamak ve ilaçlama yapmak zorunda olduğu bir döneme girdik. Bunun yanında Nosema adlı arı virüsünün de yeni bir türünün çıktığını ve birçok koloninin sönmesine neden olduğunu da eklemek gerek. Artık arıları daha iyi ilaçlamak ve daha iyi beslemek bir zorunluluk haline geldi. Eskiden 5-6 yıl önce beslemeden arıcılık olur mu diye tartışırken artık besleme masraflarının ikiye üçe katlandığı gerçeğiyle yüzleştik. Nosema'nın tam bir çözümü olmamakla birlikte kekik içinde bulunan Thymol etken maddesi ile sporların büyük oranda yok edilebileceğinden bahsediliyor. Bunun dışında her arıcı kendisini teknik bilgi ve donanım anlamında geliştiriyor. Balda kalıntı bırakmayan doğal, bitkisel ilaçlara olan talep artıyor. Bu da olumlu gelişmeler arasında sayabileceğimiz şeyler arasında. Bir başka olumlu haber ise, bu sezon nektar akımı dönemi çok iyi geçti. En azından bizim bulunduğumuz Ankara'nın kuzeybatısı için böyle olduğunu söyleyebilirim. Yağan yağmurlar ve uygun sıcaklık koşulları hem arılara hem de genel olarak bitkilere çok yaradı.<br />
<br />
Sezon başında arılığımıza dadanan bir boz ayı en az 9-10 adet kolonimizi yok etti. Hatta bir gece onu canlı izleme fırsatım bile oldu. Ustalığına ve hızına hayran kaldığımı söylemeliyim. Buna rağmen sezon çok iyi olduğu için hem bir miktar bal almayı başardık hem de çıkan oğullar sayesinde koloni sayımızı 40 civarına çıkardır. Ayı saldırısına uğrayan arıcı arkadaşlar olarak (Cemal, Oğuz) arılıkları birleştirdik ve elektrikli çit çektik. Keşke bu tip önlemleri daha önce alabilmiş olsaydık. Her neyse ders alındı artık!<br />
Bundan sonra ayı konusunu da boşlamamak gerektiğini öğrenmiş olduk. Her ne kadar yitirdiğimiz kolonilere üzülsek de biyolojik çeşitliliğimizin,
böylesine nadir hayvanların hala doğada, hem de Ankara gibi bir coğrafyada yaşayabildiğini bilmek güzel. Biz yine önlemimizi alalım da onlar da başka doğal kaynaklardan beslenip yaşamlarını sürdürmeye devam etsinler. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOK6UMsebliUWDqWfGP2aSqSCbygg5k3KpK4sCOWRPd2rSEo3gjI-RgSUxxtdoKWv0Cx3XcEg_a7UYWu7CHp_N_FPi4JrKUs8tMNVhIfc2U0N1IE6CH_x162oLfh__CZWoQvDq-E2ApNw/s1600/20190728_192026.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="944" data-original-width="1259" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiOK6UMsebliUWDqWfGP2aSqSCbygg5k3KpK4sCOWRPd2rSEo3gjI-RgSUxxtdoKWv0Cx3XcEg_a7UYWu7CHp_N_FPi4JrKUs8tMNVhIfc2U0N1IE6CH_x162oLfh__CZWoQvDq-E2ApNw/s320/20190728_192026.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0k3Xltyw05SOAzd1gBMhY1RUMb6lcXY8u9-tXz-wUYWoLQZ2ccL1P9uUeFPvJEUosHZATIxCnQduioDJuTt6CDYoOT1XIC8aO1DvsiMDvhTJMZ8bI9s8yrgU17k9Hc3ZgB9BSzdmN6KA/s1600/20190728_192058.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="944" data-original-width="1259" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0k3Xltyw05SOAzd1gBMhY1RUMb6lcXY8u9-tXz-wUYWoLQZ2ccL1P9uUeFPvJEUosHZATIxCnQduioDJuTt6CDYoOT1XIC8aO1DvsiMDvhTJMZ8bI9s8yrgU17k9Hc3ZgB9BSzdmN6KA/s320/20190728_192058.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJwsMuenVRfdxEt5M07ptXlmP8S36FmFkzLaer32QwhbLK_wQ8-EoML_xGwwchh0vJjQK6rMYVbTzkMcz00GEP8vGB0SNda5JMNxSZV7M-WGw8N5WVKtBtRF2sbUqvWl0SBHmHRhyrNIk/s1600/20190728_192256.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="944" data-original-width="1259" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhJwsMuenVRfdxEt5M07ptXlmP8S36FmFkzLaer32QwhbLK_wQ8-EoML_xGwwchh0vJjQK6rMYVbTzkMcz00GEP8vGB0SNda5JMNxSZV7M-WGw8N5WVKtBtRF2sbUqvWl0SBHmHRhyrNIk/s320/20190728_192256.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwP4eCY1fGmhF7wMxjYNxwVpLdMj_Ubt1bTVA4_DS1jCewNY4NN15U0csAkF5mVje562aqBoku1_aWEXcG9zCakhE81um4uenkDvhgg5hpvc2pXOWIIVZwb7Vs9E0Y8W61WJh0c8drRqU/s1600/20190728_192146.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" data-original-height="944" data-original-width="1259" height="239" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwP4eCY1fGmhF7wMxjYNxwVpLdMj_Ubt1bTVA4_DS1jCewNY4NN15U0csAkF5mVje562aqBoku1_aWEXcG9zCakhE81um4uenkDvhgg5hpvc2pXOWIIVZwb7Vs9E0Y8W61WJh0c8drRqU/s320/20190728_192146.jpg" width="320" /></a></div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-83192761901291735532016-06-16T22:51:00.001+03:002019-09-23T17:02:16.342+03:00Standart Langstroth kovanlarda karakovan balı üretimi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbZzjAX6G0XODdPGM45gFNRnmRGBOEhAVG019_PYbwrvMnpVq9RT8KC7FG6J6YJocIaMlHxx7pVrzD4Zpb-3agQ4n2TrDI9JFVelyWyKPD91E4P8sbW-B0pUXxfdn-53IGeNoFCYn4yoQ/s1600/P1010590.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbZzjAX6G0XODdPGM45gFNRnmRGBOEhAVG019_PYbwrvMnpVq9RT8KC7FG6J6YJocIaMlHxx7pVrzD4Zpb-3agQ4n2TrDI9JFVelyWyKPD91E4P8sbW-B0pUXxfdn-53IGeNoFCYn4yoQ/s320/P1010590.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvW3RYlLk3th-SFda2LUTfXS2DUbKU2isBQkORwJ212_zH4huM62i6aENC1N8V3HbLJ1F801pCIr-UEsrwoUDl2TvCxhMKNr0BFZzEtdzADBNib6F_elxoLgptrxFQDlPAVI0k275_y8Y/s1600/P1010591.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvW3RYlLk3th-SFda2LUTfXS2DUbKU2isBQkORwJ212_zH4huM62i6aENC1N8V3HbLJ1F801pCIr-UEsrwoUDl2TvCxhMKNr0BFZzEtdzADBNib6F_elxoLgptrxFQDlPAVI0k275_y8Y/s320/P1010591.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPGFRG24GMn55UKiOd1Sx1qzNeByoYr1MEhGacW3V2IN0mecNWsRzqetlcWyhrWQCbqj7SrG-2iTjgSWmTEMyANY19F-ZnBlKFI8PONOWdobDRZrtPjwjv-E7zc01-_MNeZTO10Gfm4g4/s1600/P1010598.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPGFRG24GMn55UKiOd1Sx1qzNeByoYr1MEhGacW3V2IN0mecNWsRzqetlcWyhrWQCbqj7SrG-2iTjgSWmTEMyANY19F-ZnBlKFI8PONOWdobDRZrtPjwjv-E7zc01-_MNeZTO10Gfm4g4/s320/P1010598.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDaLB2oFtTZ20DOM22WV3DXNNR0oTEpIYd8we6C9bL5F6K_OySKX_ApFKYdLc3Bze6ThwJ1hE88Op6hidp5-uEDjwNeOYK1yVSYPODrl31Io-euQWJXVfZCDttpj0v3WrkhAXuVuwUSJ4/s1600/P1010599.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDaLB2oFtTZ20DOM22WV3DXNNR0oTEpIYd8we6C9bL5F6K_OySKX_ApFKYdLc3Bze6ThwJ1hE88Op6hidp5-uEDjwNeOYK1yVSYPODrl31Io-euQWJXVfZCDttpj0v3WrkhAXuVuwUSJ4/s320/P1010599.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
Karakovan balı elde etmek için ille de kütük kovana ihtiyaç yok. Standart kovanlarda da yukarıdaki fotoda görüldüğü gibi yuvarlak kasnaklı çerçeveler ile karakovan balı elde edilebiliyor. Günümüzde kaliteli ağaç kütüğü bulmak ve bunu düzgün bir şekilde oydurmak hem çok pahalı hem de 50 yaşını geçmiş bu ağaçları kovan yapımı için kesmek bana biraz acımasızlık gibi geliyor. 5 senedir ağaç yetiştirmek için onca emek harcadıktan sonra ağaç kesmek hiç de aklıma yatmıyor. Yani kısacası kütük kovan projesini tamamen rafa kaldırdık. Şu durumda kütük kovanlar bizim için fazla lüks... Hem ekonomik hem de ekolojik olarak standart kovanlar daha uygun. Kaldı ki balın kalitesi ve arının sağılığı açısından da hiçbir fark yaratmıyor. Hatta tam tersi yönetilebilirliği daha yüksek, olumsuz bir durumda müdahale etmek daha da kolaylaşıyor. Hal böyle olunca her kovana bu yuvarlak çerçevelerden koloni gücüne göre 1 ya da 2 adet koyarak her kovandan 2-3kg kadar karakovan balı almak mümkün olabiliyor.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-69380126921445804502016-06-03T20:48:00.003+03:002019-09-23T17:21:12.539+03:00Nektar akımı başladı, flora dolu dizgin...Genel olarak yağışlı geçen mayıs ayı boyunca bitkilerin gelişimi ve çiçeklenme oranı normale göre daha yoğun olmasına rağmen kapalı ve yağışlı günlerin üst üste gelmesinden ötürü nektar akımı tam olarak başlayamamıştı. Ancak mayısın son günlerinde biraz gecikmeli olarak başlayan nektar akımı iyice hız kazandı. Yaklaşık 5 senedir bulunduğumuz mevkide daha önce hiç bu kadar fazla yonca (üçgül) görmemiştim. Her sene olduğu gibi bir öncekinden farklı çiçek türlerinin domine ettiği güzel bir bahar. Bu farklı çiçeklerin rekabeti ve öne çıkmasından ötürü her sene bal rengi de değişiyor.<br />
Mayısın kapalı,soğuk ve yağışlı günlerinde arılar açlık ve soğukla mücadele etti, Nisan ayının sıcaklarına güvenip bolca yavru faaliyetine başladılar ve sonrasına açlık ve soğuktan ötürü yavruları tekrar sökmek zorunda kaldılar. Popülasyon iyice azaldı, koloniler zayıfladı ve gerilemeye başlamıştı. Ancak aradaki sıcak günleri iyi değerlendirdiler ve son bir hatfada eski güçlerini tekrar kazanmaya başladılar. Hatta bazı güçlü koloniler az da olsa bal stoklamaya başladı. Tabi biz de bu sırada boş durmadık, arıları olabildiğince sıkışık tutmaya, yavruları üşütmemeye çalıştık. Fazla sıkıştırmanın da koloniyi oğula çıkmaya zorlayacağını bildiğimizden kritik bir süreçti. Şimdilik herşey yolunda... İç Anadolu bozkırları için en güzel 1-2 aylık dönemi yaşıyoruz. Dolu dizgin doğa, dolu dizgin flora, yeşilden yavaşça sarıya doğru evrilecek sıcak ve yoğun bir nektar dönemi bekliyor bizi...<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlSDyUONhd8Ap5cpBur2E-ncTq_w99cWhPx4FzLsGR7z3Tj1DSSKudMvEeRbAbFVe04cYxgQJhipj1qTI_JMTBfL5QToOCo073o3J1ZROMeN4ZvqOPl4yiNiqdFXUnrGmspQ1OT7fdfD8/s1600/P1010500.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhlSDyUONhd8Ap5cpBur2E-ncTq_w99cWhPx4FzLsGR7z3Tj1DSSKudMvEeRbAbFVe04cYxgQJhipj1qTI_JMTBfL5QToOCo073o3J1ZROMeN4ZvqOPl4yiNiqdFXUnrGmspQ1OT7fdfD8/s320/P1010500.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYW2sM_b89NGFbXl2Z7O8ilEwbFDdHQBXv69DLYunBYrY9weAdRHN42LZjZF4-ud48Wg734rd0B12yVBtWVNoE3TejtiqUtKbzeaXH9dukef-tvEKof6goyuNG93GSI2xmHuHUg3iBQOg/s1600/P1010502.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjYW2sM_b89NGFbXl2Z7O8ilEwbFDdHQBXv69DLYunBYrY9weAdRHN42LZjZF4-ud48Wg734rd0B12yVBtWVNoE3TejtiqUtKbzeaXH9dukef-tvEKof6goyuNG93GSI2xmHuHUg3iBQOg/s320/P1010502.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLJaXgqE96pycRYykmFVYaHtWaPwghdaAJlZ8vbduASfaMXnwrgiYMo9Q3ytm1Xw_XMADx6DJybH-rRzWR7T2p0OC-95x9GjbGhU43aMxaXuatBuypt3EAFSNoVHTnERS_ESmrAZUwkGM/s1600/P1010507.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLJaXgqE96pycRYykmFVYaHtWaPwghdaAJlZ8vbduASfaMXnwrgiYMo9Q3ytm1Xw_XMADx6DJybH-rRzWR7T2p0OC-95x9GjbGhU43aMxaXuatBuypt3EAFSNoVHTnERS_ESmrAZUwkGM/s320/P1010507.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJhKxRuc-8YKAjQsZ2c2_PzXspdCzeU2fQHqfMlZWp-AOR4uV9qgTWaXc9tcMEHrqd5gfHBfgB56nrISuqBOmCL9dEyvsePEgobEl5cTTZiJpJPzwLafyglO5j1oSH2lK7bAetdszZ7oU/s1600/P1010514.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgJhKxRuc-8YKAjQsZ2c2_PzXspdCzeU2fQHqfMlZWp-AOR4uV9qgTWaXc9tcMEHrqd5gfHBfgB56nrISuqBOmCL9dEyvsePEgobEl5cTTZiJpJPzwLafyglO5j1oSH2lK7bAetdszZ7oU/s320/P1010514.JPG" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhigRspq_dYp-3DbXSz_nPwUbozWpejDc2CsKIvMbAiZDQM2yv25F5CKwcru9jG6aALhDSEHfMv0JG2m3AtpXZEMPQX9jb5FtqrycCvUwUZWOqot5XmfwblMQ7pEGkBmhSMFd7RNcPf4Z0/s1600/P1010516.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhigRspq_dYp-3DbXSz_nPwUbozWpejDc2CsKIvMbAiZDQM2yv25F5CKwcru9jG6aALhDSEHfMv0JG2m3AtpXZEMPQX9jb5FtqrycCvUwUZWOqot5XmfwblMQ7pEGkBmhSMFd7RNcPf4Z0/s320/P1010516.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8_q0JCAmzG6V_oVypqEiTcCfY7Gdig-tUrHv9oJ_cjaBow5N46QBSVzXaqwTa-nITk9XB5teMg32ITW5d_LydbZvBTkAc7tQL4I8gIynvE3rLGTvu_Lv82ePnrRWvu-bso3NujQKtpas/s1600/P1010517.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8_q0JCAmzG6V_oVypqEiTcCfY7Gdig-tUrHv9oJ_cjaBow5N46QBSVzXaqwTa-nITk9XB5teMg32ITW5d_LydbZvBTkAc7tQL4I8gIynvE3rLGTvu_Lv82ePnrRWvu-bso3NujQKtpas/s320/P1010517.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpbX-UZfNW1vYtvFHeXFRgL8wjtheKa4H3YEfQZKmgK6s-4egsbQN_aQG0nwteCK-wlEvZKAIxWUxVNJra0dhKT02Nva5ANVzh9apJUSvLg55NFog9lbHl_dW6TN0SsCRnQKWna8eiwes/s1600/P1010495.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgpbX-UZfNW1vYtvFHeXFRgL8wjtheKa4H3YEfQZKmgK6s-4egsbQN_aQG0nwteCK-wlEvZKAIxWUxVNJra0dhKT02Nva5ANVzh9apJUSvLg55NFog9lbHl_dW6TN0SsCRnQKWna8eiwes/s320/P1010495.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYyrQfXvyYA21zZKmuT-FhLHt97F36Q0IwdvxuBXDNO9Q4h6-ejdYCRrpAn_KO4rJqOHuLydxs1HGmNtwdHJlvJ9OJJ56fRlWwog5XUcf5D_7GJ1r3NHc1V3rvDdhTpiB9JidHqZ3C0g8/s1600/P1010467.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYyrQfXvyYA21zZKmuT-FhLHt97F36Q0IwdvxuBXDNO9Q4h6-ejdYCRrpAn_KO4rJqOHuLydxs1HGmNtwdHJlvJ9OJJ56fRlWwog5XUcf5D_7GJ1r3NHc1V3rvDdhTpiB9JidHqZ3C0g8/s320/P1010467.JPG" width="320" /></a></div>
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-53279231913524042132016-05-18T17:19:00.000+03:002016-05-18T17:19:00.790+03:00kanatlılar <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRin97GkTWTH9iniffR12KygxxdQ93AP07gHnV3TKkCbU7Q5XZ74GoxkmSmfMOk6ZWtzpdrvPBhCxfUM5LmejPUNw9Wx0cN6JxY4sOXmPfiDORbRwIPzu_OjUl2-5mJcbf4th9xK2x-o4/s1600/P1010449.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhRin97GkTWTH9iniffR12KygxxdQ93AP07gHnV3TKkCbU7Q5XZ74GoxkmSmfMOk6ZWtzpdrvPBhCxfUM5LmejPUNw9Wx0cN6JxY4sOXmPfiDORbRwIPzu_OjUl2-5mJcbf4th9xK2x-o4/s320/P1010449.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYv4E3YDZVH-E0R3e7O49EucPttXJ25LuUbwJs4fq4o5C6W_5Ohz7y5hH6OAraOyKhsSCy8xEQqexioyOE6AZNhDohrplbF1qykpniK8tdik2_oSU846Y0M_atYOQkDpo80BJPLca8iVA/s1600/P1010453.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhYv4E3YDZVH-E0R3e7O49EucPttXJ25LuUbwJs4fq4o5C6W_5Ohz7y5hH6OAraOyKhsSCy8xEQqexioyOE6AZNhDohrplbF1qykpniK8tdik2_oSU846Y0M_atYOQkDpo80BJPLca8iVA/s320/P1010453.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8eJgE2n2SeQqbkBMYl8T_sh1n6DZrkeoneBRtlOmOxxsqBUgxmLh5ZuYuCfi_w4z8rtFsL401jBE35saM8OuCp-yoEr0kvXUzJ53jFfCNxuBTsC6E1Cx35Up9RN-FsIzdSsExKf-rVUg/s1600/P1010456.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi8eJgE2n2SeQqbkBMYl8T_sh1n6DZrkeoneBRtlOmOxxsqBUgxmLh5ZuYuCfi_w4z8rtFsL401jBE35saM8OuCp-yoEr0kvXUzJ53jFfCNxuBTsC6E1Cx35Up9RN-FsIzdSsExKf-rVUg/s320/P1010456.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoLslg984g-ar7OIZzn64vYGKnfLZWfmhdz2F173ymybD1Vg3rHxt186u1T3onpCB7kTDb1LTnwP-k9V5Fx9qNhW9Fh3qbk4JcLV5YG3KewN5SW_YZJXeUADBC4ajxc56JitZ6Lw0jQbk/s1600/P1010457.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgoLslg984g-ar7OIZzn64vYGKnfLZWfmhdz2F173ymybD1Vg3rHxt186u1T3onpCB7kTDb1LTnwP-k9V5Fx9qNhW9Fh3qbk4JcLV5YG3KewN5SW_YZJXeUADBC4ajxc56JitZ6Lw0jQbk/s320/P1010457.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhTzW_z0eYralXvOINDIFbFrOWFuGD5tWAliak6tmZWGww8HIlDj6szxohZXeK44sZZV7poXRaUvmWN7uui7YGk53qnmv4tPHBPfmDz6QI3HVSM3LMiuqKwyK-oemT6X0nPhKw5X7T2gI/s1600/P1010458.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhTzW_z0eYralXvOINDIFbFrOWFuGD5tWAliak6tmZWGww8HIlDj6szxohZXeK44sZZV7poXRaUvmWN7uui7YGk53qnmv4tPHBPfmDz6QI3HVSM3LMiuqKwyK-oemT6X0nPhKw5X7T2gI/s320/P1010458.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDJPY2p8iC9VRXQwdFE1pya83_bcaEQ8RvRiFGWwU2p1zzx8fI4DU9lx2P99ZdJY7j7NZhTN_ujbdhlyfMXSRDGgTCi4fDFvjBugF7LKMSsHxS8oJxUuznTerXlGN-Fl3MrSsNanNXYlg/s1600/P1010459.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="180" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDJPY2p8iC9VRXQwdFE1pya83_bcaEQ8RvRiFGWwU2p1zzx8fI4DU9lx2P99ZdJY7j7NZhTN_ujbdhlyfMXSRDGgTCi4fDFvjBugF7LKMSsHxS8oJxUuznTerXlGN-Fl3MrSsNanNXYlg/s320/P1010459.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjW_fcJNbBpQvYZXXWP92WYrRvPo22VPRLW_HwEE9K2nhAgcPaL8WZ5x5XkdVkjJjGbcn_VtDo-axWRr9Z6hQ-Ojl7zjvqahXqscWOizMKfvH4MWlSld3d7UOxhMQTNZ2he4xkGobHF8dk/s1600/P1010445.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjW_fcJNbBpQvYZXXWP92WYrRvPo22VPRLW_HwEE9K2nhAgcPaL8WZ5x5XkdVkjJjGbcn_VtDo-axWRr9Z6hQ-Ojl7zjvqahXqscWOizMKfvH4MWlSld3d7UOxhMQTNZ2he4xkGobHF8dk/s320/P1010445.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkMh9dt-Epvnw54uibMzv_GeEAut67_j8NjJNyobDbPS81db1o1RI2CVUYLIwBoN-JfZ1HBeD03_P4G1nbh0sgJByuUELrpRfIixTdBh3GfBLYgUE6WxrkLivkvv6pqXTtvt5CDqnOVLI/s1600/2016-03-09+12.11.39.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkMh9dt-Epvnw54uibMzv_GeEAut67_j8NjJNyobDbPS81db1o1RI2CVUYLIwBoN-JfZ1HBeD03_P4G1nbh0sgJByuUELrpRfIixTdBh3GfBLYgUE6WxrkLivkvv6pqXTtvt5CDqnOVLI/s320/2016-03-09+12.11.39.jpg" width="240" /></a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-26715716607010342122016-05-13T13:15:00.002+03:002019-09-23T18:40:34.658+03:00Arıcılıkta şeker ile besleme, doğal ve yapay seçilim <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN7MGxL2MBQ8kGNjAYxH4eOR4qpSGV2uTVw3VY86S3_FaH36SO7-1cHDBFLm_MUJOnvsmEGNpktWpb8b1QZtnIj9j7Tml2RzTESPTyEc_u0sP2hGwElGeeeUon0VU5Fs7AvIJcICeOcdg/s1600/P1010403.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN7MGxL2MBQ8kGNjAYxH4eOR4qpSGV2uTVw3VY86S3_FaH36SO7-1cHDBFLm_MUJOnvsmEGNpktWpb8b1QZtnIj9j7Tml2RzTESPTyEc_u0sP2hGwElGeeeUon0VU5Fs7AvIJcICeOcdg/s320/P1010403.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
Doğal-sürdürülebilir-ekolojik arıcılık söz konusu olduğunda Türkiye'de ve dünyada şeker ile besleme yapmanın her zaman önemli bir tartışma konusu olduğu ve karşımıza yanıtlanması pek de kolay olmayan sorular çıkardığı bir gerçek. Ben de, 4 senedir olabildiğince hem doğal hem de teknik arıcılık yapmaya çalışan ve bunu sürdürülebilir bir strateji haline getirmeye kafa yoran bir arıcı olarak bir yerinden başlayarak bu tartışmaya ışık tutmaya çalışacağım. Bunu yaparken de arıcılığa uzak, acemi ya da sadece tüketici olarak bu konuyu merak eden insanların da anlayabileceği bir dilden anlatmaya gayret edeceğim.<br />
<br />
Arıcılık göründüğünden çok daha detaylı ve teknik bir iş olduğundan bazı kavramları ve temelleri oturtmadan bir takım sorulara cevap aramak kişiyi yanlışa yönlendirebilir. Her türlü detayı da kısa özet halinde açıklayabilmek mümkün olmamaktadır. Ayrıca bilimsel ilerlemelerle doğru orantılı olarak bazı yöntemler terkedilmekte ve yerlerine yeni yöntemler geçmektedir. Örneğin varroa mücadelesinde kullanılan eski ilaçlar (örn:amitraz) artık etkisiz kalmış ve yerini organik asitlere, defne,kekik (thymol) gibi etken maddelere bırakmıştır bile. Başka bir örnek ise eskiden balarılarını pekmez ile beslemek oldukça yaygın iken bilimsel araştırmalar sonucu pekmezin içindeki şekerin karamelize olmasından ötürü arıların sindirim sistemine zarar verdiği ortaya çıkmış ve bu uygulama arıcılar tarafından hızla terkedilmiştir.<br />
<br />
Bu karmaşık ve dinamik sürecin beni düşüreceği hataların ve anlatım zorluğunun bilincinde olarak bir yerinden başlıyorum ve o büyük soruyu soruyorum...<br />
<br />
<b>Sürdürülebilir arıcılıkta şeker ile besleme yapılmalıdır ? </b><br />
<br />
Nisan ayında kovan kapağını açıp da en sondaki çerçeveyi çıkardığınızda yukarıdaki fotoğraftaki gibi bir manzara ile karşılaşıyor iseniz tahmin edebileceğiniz gibi arılarınız aç demektir. Hatta diğer çerçevelerde yumurta,larva veya kapalı yavru dışında bal göremiyorsanız durum daha da kritiktir. Arılarınız açlıktan ölebilir veya en iyi ihtimalle nüfuslarını azaltmaya giderler yani anaarı yumurtlamayı keser ki bu da bal mevsimi öncesi bir arıcının yaşamak istemeyeceği olumsuzluklardandır. "Tarlacı" diye tabir edilen dışarıya çıkıp bal toplayan işçi arılar, anaarının yumurtayı bırakmasından 21 gün sonra ve kovan içi görevlerini yaklaşık 2 hafta boyunca tamamladıktan sonra yani yaklaşık 45 gün içinde hazır hale gelir. İşçi arılar, 2 hafta kovan içi görev yaptıktan sonra tarlacı olurlar ve 50-150 günlük hayatlarında aldıkları son nefese kadar bu işi yaparlar.Her arıcı, nektar akımı dönemine girmeden 1-2 ay önce kolonilerinin arı nüfusunu olabildiğince arttırmak zorundadır yoksa, eğer bu dönemi iyi geçirmez ise bal sezonu sonunda bol bol boş kabartılmış petek hasat edecektir. Güçlü bir tarlacı arı popülasyonu olmaksızın bal elde etmek mümkün değildir.<br />
<br />
Bu,işin bal verimi ile ilgili olan kısmı, bir de arıların yaşatılması yani stok tutabilmesi için beslenmesi mevzusu vardır. Yazın sonunda arıların balını aldığımızda alt kattaki 5-10kg balı arılara bıraksak bile İçAnadolu koşullarında bu miktar arıların uzun ve çetin geçen kışa dayanmaları için yeterli olmayabilir. Varroa ve diğer parazitlerin verdiği zararla kadro zayıflar ve açlığın da etkisiyle arılar iyice strese girer. Bu yüzden bal alındıktan sonra sonbaharda stok beslemesine başlanır ve arıcı tarafından kış başlamadan çerçevelerdeki bal stoğunun ne durumda olduğu kontrol edilir. Bu sırada etkin bir şekilde varroa mücadelesi de yapılır.<br />
<br />
Yani demekki arıları besleme iki amaçla yapılıyor:<br />
1. Teşvik beslemesi (Açık, 1 ölçek şeker, 1 ölçek su ile) ---- arıları bal mevsimine güçlü kadro ile sokmak için<br />
2. Stok beslemesi (Koyu, 2 ölçek şeker,1 ölçek su veya kek ile besleme) --- arılar uzun süren kışa girmeden stoklarını tamamlasın veya tamamsa bile hemen stoklarını tüketmesinler diye...<br />
<br />
Arıcılar bulundukları coğrafyayı, iklimini ve arılarını çok iyi tanımalıdır. Arıların beslenme ihtiyacı türüne ve bulunduğu bölgeye göre değişiklik gösterir. Yan yana duran iki koloninin bile beslenme ihtiyaçları ciddi şekilde değişiklik gösterebilir. <br />
<br />
O zaman akla hemen şu soru gelebilir: O halde insanlar onları beslemeye başlamadan önce balarıları nasıl oluyor da hayatta kalabiliyordu? Çok güzel ve yerinde bir soru olurdu. Ancak cevabı da bir o kadar zor. Belki de hiç beklediğimiz gibi olmayabilir.<br />
<br />
Bu soru belki başka bir soru ile kıyaslanabilir. İnsanlar onları evcilleştirip beslemeye başlamadan önce nasıl oluyor da köpekler,kediler doğada hayatta kalabiliyordu. Belki de onlar önceden köpek değil kurttu, kedi değil vaşak idi vs. Cevabı belki de evrim teorisi, doğal ve yapay seleksiyon gibi kavramlarda arayabiliriz.<br />
<br />
İnsanların binlerce yıldır arıcılık yaptıklarını biliyoruz. Belki eskiden yapılan arıcılık daha çok toplayıcılık şeklinde olabilir. Arı kolonilerini yaşatmak gibi bir dertleri olmayabilir. Belki o çağlar balarılarının (Apis Mellifera) yaşaması için çok daha uygun koşullar sağlıyordu. Belki de her sene birçok arı kolonisi ölüyor ve ancak %10'u hayatta kalabiliyordu. Belki o zaman doğadaki nektar oranı daha fazla idi, ya da iklim farklı idi. Belki de doğada yaşayan çok daha fazla balarısı kolonisi vardı ve birbirlerini yağmalayarak hayatta kalabiliyorlardı. Birbirlerinin kovanlarını yağmalamanın balarılarında doğal bir davranış biçimi olduğunu biliyoruz. Varroanın 1970'lerden önce dünyaya yayılmadığını sadece Apis Cerena adlı Asya arısında bulunduğunu ve bu türün de varroa ile kendiliğinden mücadele edebildiğinde, hijyen alışkanlığı edindiğini biliyoruz. Daha bir sürü soru sorabiliriz, birçok varsayım ileri sürebiliriz. Ancak şimdilik bu kadar yeter gibi...<br />
<br />
Burada değinmek istediğim daha önemli bir konu var. Eğer birşeyi doğal haline (kendi haline) bırakacaksak çok temel bir evrim yasasını göz önünde bulundurmalıyız. Bu da "doğal seleksiyon" yani seçilim. Eğer benim X adet arı kolonim var ise bunları kendi haline bıraktığımda mutlaka belli bir oranda ölüm yaşanacak, mevcut doğal koşullara benim müdahalem olmadan en iyi şekilde adapte olanlar hayatta kalacaktır. (Arıları bir kovana koymak da aslında bir müdahaledir ancak hiç müdahale etmediğimizde teknik arıcılığa göre onları görece doğal seçilime bırakmış oluyoruz) Örnek olarak arıcılığa ilk başladığım yıl çerçeve eklemek dışında hiç müdahale etmedim ve 17 adet kolonimden ertesi yıla ancak 3 tanesi hayatta kalabildi. Ertesi yıl 5 adet koloni satın alıp teknik arıcılık uygulayıp güzelce besleyerek arıları çoğalttım, 8 olan koloni sayımı 20'ye kadar çıkarmayı başarmıştım. Eğer teknik müdahalelerde bulunmasaydım muhtemelen şu an canlı hiçbir kovanım kalmayacaktı. 4 senedir birçok farklı teknik denemiş bir arıcı olarak bunu kesinlikle iddia edebilirim.<br />
<br />
Burada benim müdahalemle bir evrim yasası daha devreye giriyor. Bu da "yapay seleksiyon". Edindiğim bilgi ve deneyimle en güçlü ve verimli olduğunu düşündüğüm koloniyi alıp bundan yapay olarak kendim çoğaltıyorum. Burada kendime en uygun kolonileri öznel kriterlere göre seçmiş oluyorum. Yani biraz daha açacak olursak, benim en iyi olduğunu düşündüğüm koloni gerçekte doğal koşullara iyi adapte olamayabilir. Ya da gerçekten doğal haline bıraktığımda üreyebilecek olandan daha çok işime yarabilir. İşte "müdahale" dediğimiz şey en saf haliyle yapay seçilimdir.Şu an yediğiniz lezzetli kiraz ya da domateslerin hepsi bu yöntemle evrildiler. Burada yapay kelimesi benim müdahalemden doğuyor. Yoksa yapaydan kastettiğim üreme yönteminin yapay olduğu anlamına gelmiyor. Anaarı yine doğal yollarla havada kendiliğinden çiftleşiyor. Ancak ben ona yaşamasını istediğim koloniden 2 çerçeve alarak başka bir kovana aktararak ona kendini çoğaltma şansını vererek müdahale etmiş oluyorum. Doğal oğula çıkmasını beklemeden çerçevelerle farklı kovanlara bölerek yapay olarak çoğaltmış oluyorum. Sanırım bu kadar açıklama yeterli olur.<br />
<br />
Şimdi buradan konuyu tekrar şekerle beslemeye getireceğim. 17 olan koloni sayımı şekerle besleme yapmadığım zaman 3'e düşürdüğüme göre demekki 170 kolonim olsa 30, 1700 kolonim olsa 300'e düşecekti. Yani toplam koloni sayısı ne kadar artarsa bir sonraki seneye şeker ile beslenmeyen hayatta kalan koloni sayısı da o oranda artacak ve belki 170000 koloni 300000'e düşünce artık en güçlülerin buradan çoğalması da mümkün olabilecektir. Örneğin kalan 30.000 koloni bir sonraki seneye 20.000 olarak devredecek, ölüm oranı gittikçe azalacak ve bir süre sonra evrimin dikenli yolları canlılara avantaj sağlamaya başlayacak. Her geçtiğimiz sene müdahale edilmeyen arıların en güçlülerinin hayatta kalabildiği ve her geçen sene kolonilerin daha çok güçlenmesi beklenebilir. Tabi tam tersi de olabilir, hepsi ölebilir ve belli bir değişimin olabilmesi için çok uzun yıllar geçmesi gerekebilir. Bunların hepsi sadece birer olasılık. Ama olasılık olarak koloni sayısı fazla olan arıcıların müdahalesiz arıcılıkta başarılı olma ihtimalleri yüksek. Tabi ki bu kadar koloni edinmek için gereken süre, maddi birikim vs. konu dışı....<br />
<br />
Tam tersini düşündüğümüzde de yıllardır şeker ile beslenen ve insan müdahalesi ile hayatta kalmaya alışan balarıları için de evrimin onları bu koşullara adapte olmaya ittiğini düşünebiliriz. Nasıl ki güvercinler şehirlerde,damlarda yaşamaya evrildi, fareler ve bir takım böcekler evlerin içlerinde yaşamaya adapte oldularsa aynısı da balarılarının başına gelmiş olabilir. Bu demek olmuyor ki şeker ile besleme yapılmadığı takdirde bütün balarıları ölecek. Hayır. Ancak insanların kabullenemeyeceği ya da bedelini ödemekte zorlanacağı büyüklükte koloni kayıpları yaşanabilir. Sadece şekerle besleme değil standart langstrothlarda yaşamaya alışmış, varroa mücadelesi insanlar tarafından yapılmaya alışmış, mevsimlere göre çerçeve eklenip çıkartılmaya alışılmış bir canlıdan bahsediyoruz. Şunu bile iddia edebiliriz ki yaklaşık 150 yıl Langstroth kovanlarda yaşamaya alışmış balarısı (Apis Mellifera) bu koşullara adapte olmuş ve belki de muhtaç olmuş olabilir.<br />
<br />
Yani geldiğimiz noktada bütün konuların birbiri ile bağlantılı olduğu, bütün parçaların birbiri ile ilişkili olduğu ve parçaların bu ilişkisinin bütünü etkilediği ve dönüştürdüğünü,bu büyük ekosistemi bu şekilde düşünmemiz gerektiğini farketmemiz gerekiyor.<br />
<br />
Başka bir örnek ise, günümüzde arıcılar artık X adet koloniden 5X ya da 10X adet koloni elde etmeye çalışıyor. Bunu da yapay bölme yolu ile yapıyor, 10 çerçeveli bir adet koloniyi 5 adet 2 çerçeveli koloni olarak bölüyor. Doğal oğulda ise kaç koloniye bölüneceğini arı seçiyor ve bu genelde 2X oluyor. Haliyle beşe bölünen koloni daha zayıf ve kırılgan olduğundan şeker ile beslemeye daha çok ihtiyaç duyuyor.<br />
<br />
Yani insan müdahalesi ile balarılarını daha büyük bir hızla ve başarı ile çoğaltabiliyoruz ancak insan müdahalesine daha çok muhtaç olan balarısı kolonileri meydana getirmiş oluyoruz. İnsan nüfusu, gıda üretimi ve bal tüketimi göz önüne alındığında çok çok fazla arı kolonisine ihtiyaç duyulduğu ve yöntemin kaçınılmaz olarak en verimliye doğru evrildiğini görebiliyoruz.<br />
<br />
Balarısı artk evcil bir hayvan kabul edilmelidir. Büyük ölçüde insan bakımına ve müdahelesine muhtaçtır. Yani bahçeye bir sepet koyayım ve kendi kendine arılar yaşasın,çoğalsın ve ben de az miktarda bal alırım anlayışının gerçekte pek bir karşılığı yok.<br />
<br />
Bizzat denediğim warre'de koloniyi 1 seneden uzun yaşatmayı başaramadım. Büyük olasılıkla besleme ve varroa mücadelesi yapamadığım için kaybettim. Warre kovanda kontrol ve müdahale imkanı olmadığı için koloni kayıp sebebini de tam olarak bilemiyorum. Kütük kovanda güzel bir kapak yapmayı başaramadım, buradan böylece bir yardım çağrısı da yapmış olayım. Güzel izolasyonlu bir kapak olmadan kütük kovan işlevsiz ve anlamsız olur.<br />
<br />
Daha fazla, daha sağlıklı testler yapmak için desteğe,daha çok zamana ve dayanışmaya ihtiyacımız var. Hiçbir emek harcamadan birşeylerin değişeceğine inanmaktan vazgeçmeli, yorulmaktan korkmamalıyız.<br />
<br />
Sonuç olarak doğalı arayabilir, geleneksele özlem duyabiliriz ancak dünyanın ve bu büyük sistemin gidişatını ve kudretini gözardı etmemeliyiz. Zamanı geri çeviremeyiz, bir şekilde dünyada hakim,egemen sistemle rekabet edebilecek yöntemler geliştirmeliyiz. Tamamen verime odaklanmalıyız demiyorum. Doğallıktan,kaliteden ve sağlıklı yöntemlerden vazgeçmeden yeni birşey üretebilmeli bu büyük yıkıcı küresel kapitalist sisteme meydan okuyacak donanımı geliştirmeliyiz. Anahtar kelime bilgi paylaşımı ve dayanışma olabilir. Hala apis melliferanın doğal yollarla üreyebildiği ve insan müdahalesiyle de olsa yaşayabildiği ve hatta bizi de yaşatabildiği bir konumdayız. Bu mevzileri tutup daha önemli kazanımlar elde etmek için yeterli objektif koşullar oluşmuş durumdadır. Varsa bahçeniz alın bir iki kovan ve bu güzel esrarengiz böcekleri yaşatmaya çalışın. Ellerimiz altında binlerce döküman,makale ve iletişim aracı var. Her türlü arıcılık ekipmanlarına erişimimiz mümkün. <br />
<br />
Onlar istemeden de olsa bizi yaşatmak için büyük emek harcarlarken onları bu mücadelede yalnız bırakmamamız lazım. Apis mellifera koloni olarak mükemmel bir uyum içinde yaşayabilen bir süperorganizmadır, buradan çıkaracağımız dersler mutlaka vardır.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijWqtUO2k-Di1easut2Tjikwp7xmRlF4KMAI2O2jlAj1bG_xhHeIf1dSlIcmxcS8-DPwOVK_gF0JsMyeC_7qMw8PBNyQg61ChjVhKf1AgfbH-Ue-dTbUe32HKhA3IRd1DOmCNJAX2fpoI/s1600/crop-538599cc8101c-imgID3636752.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="213" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEijWqtUO2k-Di1easut2Tjikwp7xmRlF4KMAI2O2jlAj1bG_xhHeIf1dSlIcmxcS8-DPwOVK_gF0JsMyeC_7qMw8PBNyQg61ChjVhKf1AgfbH-Ue-dTbUe32HKhA3IRd1DOmCNJAX2fpoI/s320/crop-538599cc8101c-imgID3636752.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Bu büyük bilim insanına , sabırla yaptığı deneyelere, insanlık tarihine damga vuran teorisine, cesaretine, doğru bildiğini ne pahasına olursa olsun sunuşuna...<br />
Bu büyük insanın anısına....<br />
<br />
Selam, sevgi ve saygılarımla<br />
Cemal.<br />
<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-46679864511475414712016-05-02T22:19:00.002+03:002016-05-13T10:13:27.626+03:00Arıcılığın hakkını vermek,arıları yaşatmak ve koloni adedini çoğaltmak lazım....Türkiye'de resmi verilere göre kayıtlı 6,5 milyona yakın bal arısı kolonisi yaşıyor. ( Kayıtsız olanların da oldukça fazla sayıda olduğunu unutmamak lazım.30 adet kovandan daha az olanlar amatör sayıldığı için kaydettirme zorunluluğu da yok. ) Hem toplam bal üretimi hem de koloni sayısında Türkiye, Çin'den sonra dünyada 2nci sırada bulunuyor. Yılda ortalama 90.000 ton bal üretildiği düşünülüyor. Dünyada bulunan balarısı kolonilerinin yaklaşık %10'u Türkiye'de bulunuyor. Bu da balarıları açısından ne kadar önemli bir coğrafyada yaşadığımızın bir göstergesidir.<br />
<div>
<br /></div>
<div>
Son yıllarda Abd ve Avrupa ülkelerinde kıyamet koparan Koloni Çöküş hastalığı Türkiye'de neredeyse hiç etkili olmadı ancak son 2 yıldır gizemli koloni kayıpları ciddi şekilde arttı. Yetkililere göre normalde %10-20 arasında gerçekleşen koloni kayıplarının bazı bölgelerde %70'lere çıktığı görülüyor. Ana akım medya haberlerinde bile kitlesel arı kolonisi ölümü haberlerine sıkça rastlar olduk. Genellikle ölümler Ege ve Akdeniz'den geliyor olsa da Karadeniz ve Doğu Anadolu'da da koloni kayıpları ve esrarengiz arı ölümleri gerçekleşiyor.<br />
<br />
Arı ölümlerinin başlıca sebebi varroa paraziti olmakla birlikte özellikle Ege ve Akdeniz bölgesinde aşırı yoğun olarak yapılan gezginci arıcılığın çeşitli arı hastalıklarının yayılması, ekotiplerin melezleşmesi ve doğal yeteneklerini yitirmesi gibi bir takım sorunlara yol açtığını da belirtmekte fayda var.<br />
<br />
Bu arada bazan Türkiye arıcılığına büyük haksızlık yapıldığını görüyorum. Arıcılık Türkiye'de doğru düzgün yapılan ve genelde bilinçli insanların icra ettiği nadir işkollarından biridir. Piyasada çokça duyulan sahte balların reklamı ve pazarlanmasının arıcılarla hiç bir ilgisi olmadığını, hatta bu balların üretim aşamasında herhangi bir şekilde arıların yer almadığını da belirtmekte fayda var. Sahte ballar merdiven altı tabir edilen kaçak imalathanelerde birleştirilen birtakım kimyasallarla yapılıyor.<br />
<div>
<br /></div>
Biz İç Anadolu bölgesinde sabit arıcılık yaptığımızdan ve köyümüze gezginci arıcılar gelmediğinden şanslı sayılabiliriz. Buraya gezginci arıcıların gelmemesinin en önemli sebebi bölgemizde bal veriminin görece düşük olmasıdır. Bölgemizin balı çok kaliteli olmasına rağmen (yapılan tahlilde 300 adetten fazla türde bitkiye ait polen bulunmuştur) nektar mevsiminin kısa sürmesinden kaynaklı, koloni başına alınan bal miktarı az olmaktadır. Gezginci arıcılar genelde daha yüksek rakımlı ve kendi aralarında popüler olmuş yerleri tercih ediyorlar. Bal mevsiminin kısa olduğu yerler arıcılar için risklidir. Çünkü hiç bal alamama ihtimali de oldukça fazla.<br />
<br />
Tabi ki arıcılık alınan bal miktarından çok arıların yaşatılması ve çoğaltılması bakımından önemlidir. Bilindiği gibi arılar dünya gıda üretiminin 1/3'ünün polinasyonuna sebep olur. Kolonileri yaşatmak için yeterli teknik bilgiye sahip olmak ve bunun için de iyi bir eğitim almış olmak gerekiyor. Kulaktan dolma bilgilerle kolonileri uzun süre yaşatmak mümkün değildir.Örneğin 10 adet koloniyi 20 yapmak ve o sene yeterli miktarda bal hasat edebilmek artık uzmanlaşmaya başlamak demektir.<br />
<br />
Peki kolonileri çoğaltmak neden bu kadar önemli? Artık iklim anomalilerinin,arı zararlıları ve dış tehditlerin ani ve kitlesel ölümlere yol açtığı bir çağda yaşıyoruz. Kolonileri çoğaltmak bizi bu kayıplara karşı daha dirençli kılar. Koşullar zorlaştıkça hayatta kalan kolonilerimiz de doğal olarak bu zorlu koşullara en iyi adapte olanlar oluyor. Usta bir arıcıdan duyduğum güzel bir söz: " En iyi arı senelerdir arılığınızda yaşayan arıdır." Arılığımızda yeterli sayıda arı yoksa, çoğaltma yapamayız ve dışarıdan arı getirmek zorunda kalabiliriz. Nedense insanlar kendi yerel arıları iyi ve yeterli olsa bile dışarıdan,uzaktan bir yerlerden arı getirmeye çok hevesliydiler. Son yıllarda bu konuda da bilinç arttı ve insanlar daha çok yerel arılara yöneldi. Muğla'da,Antalya'da üretilen kolonilerin Ankara kışlarının dondurucu soğuğuna adapte olamadığı görüldü. Ankara'lı bir arıcı için, kışın bitişinin ardından Nisan'da kovan kapağını açtığında içeride dolaşan stresli ve aç arıları gören arıcının yaşadığı mutluluk kelimelerle anlatılamaz.<br />
<br />
Varroa zararlısı ise şüphesiz arılara en çok zarar veren olumsuz etken olarak kabul edilir. Bu konuda da bilinç arttı ve artık daha çok organik sertifikalı ilaçlar kullanıyor. Formik asit, Oksalik asit, Thymol gibi etken maddelerin yanısıra erkek arı gözü yoluyla varroa imha etme gibi doğal yöntemler de arıcılar arasında yaygınlaştı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC18W8pr76C0wuXG68CC5WPXHxVxSuF79LOHVNtWOtzLG8xS79fC8GEX9UhEQ7LZ-aIwPXAViJRqfJniKnLJV-_B6tTetw8D0AScKCFMYDOfVKQ21hPfgwKBuoXsjvkDu4LIam5_RsGks/s1600/P1010387.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiC18W8pr76C0wuXG68CC5WPXHxVxSuF79LOHVNtWOtzLG8xS79fC8GEX9UhEQ7LZ-aIwPXAViJRqfJniKnLJV-_B6tTetw8D0AScKCFMYDOfVKQ21hPfgwKBuoXsjvkDu4LIam5_RsGks/s320/P1010387.JPG" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Köyümüzde arıcılığa olan ilgi ülke çapında olduğu gibi günden güne artıyor. Tanıdıklarımızın toplam koloni sayısı 150 adedi aşmış durumda. İyi bir koloni yönetimi ve normal iklim şartları altında bu en az 1,5 ton bal demek. Ehh işte... Ülkemizde üretilen 90.000 ton balın 1,5 tonu da bizden olsun. Teknik ve sürdürülebilir arıcıların en üst düzeyde dayanışma,paylaşım ve iletişim halinde olması gerekir. Bu zorlu koşullar altında ayakta durabilmenin tek yolu budur. Yavaş yavaş böyle bir birlikteliğin temelleri atılıyor gibi...</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-18324175611592085852016-01-29T15:55:00.002+02:002016-03-04T23:13:28.574+02:00Arıcılıkta 3ncü senemizi tamamladık...Bir sezonu daha bitirdik ve arıcılıkta 3ncü senemizi tamamladık. Başarılı bir sezon geçirdik diyebiliriz. Bu yaz sonunda yaklaşık 200kg bal hasat ettik ve bir miktar koloni kaybı yaşasak ve hiç çoğaltma yapamamış olsak da mevcut koloni sayımızı koruyabildik ve Ocak ayına 28 adet koloni ile girmiş olduk.<br />
<div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXAtJ3CKHRkMryWnqeoDEt50IA6s6f2l5qphSCWmL59dWRq88OOTxhaHeJY4zQ6QKrRFLQWx8faBVs9FpA3HYDTLlc7BrPIBfS68vyPLFPD0SmQh2xJAK_-uXY_dn7M-LNKypiMb6Bzbo/s1600/IMG_0154.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjXAtJ3CKHRkMryWnqeoDEt50IA6s6f2l5qphSCWmL59dWRq88OOTxhaHeJY4zQ6QKrRFLQWx8faBVs9FpA3HYDTLlc7BrPIBfS68vyPLFPD0SmQh2xJAK_-uXY_dn7M-LNKypiMb6Bzbo/s320/IMG_0154.JPG" width="320" /></a></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bu sezonun bahse değer en önemli konusu ise bal veriminin yüksekliği. 15 adet bala giden koloniden 200kg bal hasat etmiş olmamız bizim için önemli bir başarı oldu. Sezonun en olumsuz yanı ise normale göre daha fazla koloni kaybı yaşadık. Genel olarak varroa zararlısı bizi en çok zorlayan olay oldu. Türkiye'deki tüm arıcıların en büyük problemi de bu zaten. Anaarı değiştirmiyor olmamız ve kolonileri doğal oğula bırakıyor olmamız da kayıplarımızın biraz artmasına sebep olmuş olabilir. Birkaç kovanda oğul kontrolü yaptık ve başarılı sonuç aldık belki seneye tamamen bala yönlendirdiğimiz kolonilerde oğul kontrolü yapabilir, bala gidemeyecek kadar zayıf olanları ise besleyip çoğaltma gibi bir strateji uygulayabiliriz. </div>
<div>
<br /></div>
<div>
Bunun dışında tam 3 senedir hayatta kalmayı başarabilen kolonilerimiz oldu. Anaarı değişimini gerektiğinde kendileri yaptığından adaptasyon sorunu da yaşamadılar. Güzel not tuttuk,genel flora ve çiçeklenme zamanları hakkında küçük bir arşivimiz oldu. Kolonilerimizi numaralandırdık ve geçmişlerine dair bilgileri periyodik olarak kaydettik. Gerçekten çalışkan ve güçlü kolonileri takip edip buna göre çoğaltma ( yani bir nevi yapay seçilim) yaptığımızda daha iyi sonuç alabildiğimizi gördük. </div>
</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Artık kovan satın almadan mevcut arılarımızı yaşatıp çoğaltabilecek duruma geldik. Böylece sabit arıcılık yaptığımız için arılarımızın da zaman içinde bulunduğumuz bölgeye daha da iyi adapte olma ihtimali yükseliyor. Genel olarak arıların ruh halinden bahsetmemiz gerekirse, ilkbahar başları dışında sakin ve huzurlu oluyorlar. Aşırı sinirli kolonileri belirleyip çoğaltmamaya çalışıyoruz çünkü sinirli arılarla çalışmak gerçekten zor ancak sinirli arıların da avantajı var. Kovanlarını eşek arıları ve diğer kolonilerin yağmacı balarılarından koruma konusunda çok başarılılar. Birçok durumun kendine göre avantajları ve dezavantajları oluyor. Yaz sonu bölgemiz çok aşırı kurak olduğundan arıların yağmacılık eğilimi de büyük problem çıkarabiliyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Önceki yazılarımızdan da anlaşılabileceği gibi 3 sene önceki hedeflerimizden bir kısmına ulaştık bir kısmına da ulaşamadık. Mesela arıları çoğaltma ve bölgeye adapte etme konusunda başarılı olduk diyebilirim, iklime ve bölgeye iyice alıştılar, huzursuzluk ve stres yok. Karakovan kütük ve warre konusunda ise yeterli çalışmaları denemeleri yapamadık bunun sebebi biraz çerçeveli fenni kovanların rahat,kolay kullanılabilir ve kolay ulaşılabilir olması. Kütük kovan yapımını tam olarak beceremedik ve warre kovana oğul aktarmakta zorlandık, daha doğrusu ihmal ettik. İşe olumlu yönünde bakarsak da çerçeveli standart kovanlarda da karakovan balı elde etme konusunda başarılı olduk. Tamamen arıya ördürerek yaptığımız karakovan petek ballarını her kovandan 1-2kg civarında elde edebiliyoruz. Doğru zamanda petek ördürdüğümüzde karakovan balında verim artışı oluyor.</div>
<div>
<br /></div>
<div>
Önümüzdeki sezon yine fenni kovanlarda üretime devam edeceğiz. Bu sefer koloni çoğaltmayı çok ciddiye alarak kovan sayımızı 50-70 arasına çıkarmamız lazım. Balın kalitesi konusunda çok olumlu geri bildirimler alıyoruz , onca mesafeyi gidip gelmeye değiyor. 120 km uzaklıkta doğallığından birşey kaybetmemiş,temiz ve sağlıklı bir ekosisteme erişebiliyor olduğumuz için şanslı bile sayılabiliriz. Elimizdeki değerlerin kıymetini bilip korumak gelecek nesillere sapasağlam aktarmak en önemli işimizdir. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere</div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
<div>
<br /></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-28919193542312237392015-03-15T04:00:00.000+02:002019-09-23T17:19:01.954+03:00Kütük Karakovan yapımıKütükten karakovan yapım teknikleri,boyutu,iç hacmi ve kullanılacak ağaç türü kişiye göre yani arıcının beklentilerine göre değişebilir.Bizim elimizde çam kütüğü olduğu için bunu kullanmak durumundayız. İç hacmi ve uzunluğu için bir standart yok, fazla geniş olursa arılar örmekte zorlanabilir, fazla dar olursa da petekler çok küçük olabilir. Bizimki aşağı yukarı 25 civarında, tahtanın et kalınığı en az 5cm olmalı ki arıları için kovan içi ısısını muhafaza etmek, soğuktan ve sıcaktan korumak mümkün olabilsin. Et kalınlığı ne kadar fazla olursa o kadar iyi olur.<br />
<br />
Öncelikle kütüğümüzü bir motorlu testere ile iki böldük ve kapak olarak kullanacağımız bölümleri ayırdık. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivUFekndzW3Sc4nJAc9A6EPM8PDE2Yt_xlObGc1cNyvHlVv8WKkpcUfa9Y6u8ankFbZcmVYX212pRwav-tnOoIrwZPPPl27j_irTb8oiBBLr9ZRwOxQh2Ev6SmvTxST1t5Hp1lHj4AFM8/s1600/2015-03-05+12.03.46.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEivUFekndzW3Sc4nJAc9A6EPM8PDE2Yt_xlObGc1cNyvHlVv8WKkpcUfa9Y6u8ankFbZcmVYX212pRwav-tnOoIrwZPPPl27j_irTb8oiBBLr9ZRwOxQh2Ev6SmvTxST1t5Hp1lHj4AFM8/s1600/2015-03-05+12.03.46.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfz4Ksaeav1QE8_yN5bqVVF2hJYKl0AL_bwuS6e1JrEul63EGW1dtWeFO2mIc-KlKuMQZzsvsN6bU_Njs2fa-yga05qYgUvTkT0Kd2UK6ALLGYQ-HsK3Td2aC6UUmaqzBETzJ83ZHbeAo/s1600/2015-03-05+12.05.20.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhfz4Ksaeav1QE8_yN5bqVVF2hJYKl0AL_bwuS6e1JrEul63EGW1dtWeFO2mIc-KlKuMQZzsvsN6bU_Njs2fa-yga05qYgUvTkT0Kd2UK6ALLGYQ-HsK3Td2aC6UUmaqzBETzJ83ZHbeAo/s1600/2015-03-05+12.05.20.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
Sonra yine motorlu testere ile her iki taraftan kütüğün içini dikey ve yatay çizgiler halinde keserek iç kısmın blok halinde düşmesini sağladık.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUaDMQv3EnKzU7m62Wmuy0dN-sMO0LmwC0xB7XZNchcBhw8xSWeIuOXL_VAnnwcR_J5_rdSlDvDn_ldODabSS1ufTZUxReS2deAg_rnQboLnmTLwy075hOC99IFJvKefXNMKbFx7VoI7A/s1600/2015-03-05+12.09.58.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiUaDMQv3EnKzU7m62Wmuy0dN-sMO0LmwC0xB7XZNchcBhw8xSWeIuOXL_VAnnwcR_J5_rdSlDvDn_ldODabSS1ufTZUxReS2deAg_rnQboLnmTLwy075hOC99IFJvKefXNMKbFx7VoI7A/s1600/2015-03-05+12.09.58.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4GIbfVoYVLoU1_Mx209DSJDFutF5Jv-OkaKPHr-q9IhRvaaUtxVBaVg71QrTKp4fWyAFmU768I_PysUYrP9dHQ8jb86utGMph142z0gRMYtwJ5mSOIPtq4MpDkr-dKZ0Ivoj31TrSyCQ/s1600/2015-03-05+12.26.04.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj4GIbfVoYVLoU1_Mx209DSJDFutF5Jv-OkaKPHr-q9IhRvaaUtxVBaVg71QrTKp4fWyAFmU768I_PysUYrP9dHQ8jb86utGMph142z0gRMYtwJ5mSOIPtq4MpDkr-dKZ0Ivoj31TrSyCQ/s1600/2015-03-05+12.26.04.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
Her iki taraftan testere ile açtığınız çizgilerin birbirlerine denk düşmesini sağlayabilirseniz kolayca içini boşaltabiliyorsunuz. Yoksa bir keser,çekiç ya da balta ile biraz uğraşmanız gerekiyor.<br />
<br />
İçindeki büyük parçaları çıkardıktan sonra motorlu testerenin işi bitiyor.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgddHvUbKsSCttRNX1Lu0rRw_ZKUUHHw_qLfGKxVeSefpyqNIkbf8yKxgcYXO-u8huIFJ_3pklVm4HmwB7WSUHRh0d-uihfIc__QaPqnHERpM-Ko6wF7m_ZXwiKErFYNNE8VESsrFA7J4A/s1600/2015-03-06+10.21.15.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgddHvUbKsSCttRNX1Lu0rRw_ZKUUHHw_qLfGKxVeSefpyqNIkbf8yKxgcYXO-u8huIFJ_3pklVm4HmwB7WSUHRh0d-uihfIc__QaPqnHERpM-Ko6wF7m_ZXwiKErFYNNE8VESsrFA7J4A/s1600/2015-03-06+10.21.15.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhX8_vfJ6ZRR_S2pdfNURJ9SPN_nO_FfromnqSp3T3vxX4hoRS4c2IBR4GflNpr7N-3_Wyq5t4Qx6gyZJHtMJgFV38KfpcbNFl6YOJWNkvDbSPa4EzCQQZziad8uxZuRKnnhu43OH55LF4/s1600/2015-03-06+10.21.22.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhX8_vfJ6ZRR_S2pdfNURJ9SPN_nO_FfromnqSp3T3vxX4hoRS4c2IBR4GflNpr7N-3_Wyq5t4Qx6gyZJHtMJgFV38KfpcbNFl6YOJWNkvDbSPa4EzCQQZziad8uxZuRKnnhu43OH55LF4/s1600/2015-03-06+10.21.22.jpg" height="320" width="240" /></a></div>
Bundan sonraki bölümde el aletleri ile devam edeceğiz. İskapela, ahşap keskisi ve bir çekiç yardımı ile iyice yonttuk ve ahşap törpüsü ile törpüledik. İyice törpüledikten sonra içinde bir miktar kağıt yakarak kıymıksı yapıyı tamamen temizlemek de mümkün, içinde ufak tefek çatlaklar ya da yamukluklar olabilir. Bunu içinde yaşayan arılar zamanla propolis ve balmumu ile kapatacaklardır.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiI_jTb2CK3yCpQZ3J4y_KI0XMkpy6Pco4MwhyphenhyphenLqn_gM9vy3YZjEHzFzqmeA7mbieCAv9FJpzEs0d8XAiLLF4UD8inF7b80a9XMXcumigikUL060O6-HwmtpuMET5U9yWFhYLI-xVpjVjE/s1600/2015-03-13+06.23.01.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiI_jTb2CK3yCpQZ3J4y_KI0XMkpy6Pco4MwhyphenhyphenLqn_gM9vy3YZjEHzFzqmeA7mbieCAv9FJpzEs0d8XAiLLF4UD8inF7b80a9XMXcumigikUL060O6-HwmtpuMET5U9yWFhYLI-xVpjVjE/s1600/2015-03-13+06.23.01.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
Daha önceden kapak olarak hazırladığınız parçayı tutması için her bir yanına çivi ile ahşap parçaları çakabilirsiniz. Böylece tahtayı çevirdiğinizde kapağı tutar. Zaten arılar kapak ile gövde arasındaki boşlukları propolis ile yapıştıracaklardır.Böylece sağlam,soğuk geçirmeyen ama istediğinzde el demiri yardımı ile kolayca açabileceğiniz bir kapağınız da olacak. Kapak kalınlığı da en az 5cm olmalı. Kapağın her iki yanına da iskarpela yardımı ile uçuş deliği açın, arkaya gelecek kısmı küçük bir dal ile kapatın, her sene bal aldığınızda kovanı ters çevirin böylelikle her sene farklı tarafından petek alarak peteklerin eskimesi sorununu da halletmiş olacaksınız. Uçuş deliği altında küçük bir uçuş tahtası da çakabilirsiniz.<br />
<br />
Ve kütük karakovanımız hazır, kapağı güzelce oturtun, mümkün olduğu kadar boşluk kalmamasına dikkat edin. Kovanın her zaman arkasından çalışacağınızı unutmadan uygun bir yere yerleştirin, çok yükseğe koymanıza gerek yok ancak yerden en az 40cm yüksekte olması iyidir. Üstüne sac ya da yağıştan korumak için başka bir malzeme ile kapatabilirsiniz.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSbNJS3EeEJCZDFqv5yPbdCK9-wpqWMs-EoNBY63gh2i9Y7ZF9EQ0DsWRqNaEXrkfNWWIOch8G-VVglxggeO1hd4PRqY3dEDUN0LcMD-W3VRS5qUdUQVJQuZnx01pyJyl3yEEOfFq-aIs/s1600/2015-03-12+10.47.36.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhSbNJS3EeEJCZDFqv5yPbdCK9-wpqWMs-EoNBY63gh2i9Y7ZF9EQ0DsWRqNaEXrkfNWWIOch8G-VVglxggeO1hd4PRqY3dEDUN0LcMD-W3VRS5qUdUQVJQuZnx01pyJyl3yEEOfFq-aIs/s1600/2015-03-12+10.47.36.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsC_53YBFye7AAmmHh7oMqDFteCelwLxLLS0MxKYQq-J29SBeUXBFXSdfC-PiJvvjjSzXqrz05ab-QImieCMwuSawvtVZPA8RoO2tLl0awjbSy99Q3cQv05f4f0deaPIJKNl8gUlnSFbM/s1600/2015-03-12+10.47.42.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjsC_53YBFye7AAmmHh7oMqDFteCelwLxLLS0MxKYQq-J29SBeUXBFXSdfC-PiJvvjjSzXqrz05ab-QImieCMwuSawvtVZPA8RoO2tLl0awjbSy99Q3cQv05f4f0deaPIJKNl8gUlnSFbM/s1600/2015-03-12+10.47.42.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
Bu teknikle kütük kovan yapımında tutkal,boya gibi arıların hoşlanmadığı ve pek de yararlı olmayan kimyasal maddeler kullanmak zorunda kalmazsınız. Kütüğün içini oymak bahsettiğim malzemelere sahipseniz zor değildir. Yarım günlük bir çalışma ile bir adet kütük kovan yapabilirsiniz.<br />
<br />
Artık tek eksiğimiz kütük kovanımız içindeki arı, bunun için oğul mevsimini beklemelisiniz. İç anadoluda 15 mayısta başlıyor. Eğer ağaçta bir oğul (balarısı kolonisi) görürseniz oğulu bir kova içine çırpın, kütük kovanın yanına getirin ve arka kapağı açarak kova içindeki oğulu kovanın içine doğru çırpın. Tek tek arıların hepsini kovan içine koyacağım diye uğraşmayın,yapamazsınız. Çoğunluğunu içine çırpsanız yeter. Korkmayın oğullar saldırgan olmaz, zaten kendilerine bir yuva arıyorlar.<br />
<br />
Eğer anaarıyı kovan içine koymayı başarabilirseniz -ki genelde ana arı oğulun en ortasında olur- arka kapağı arıları ezmeden yavaşça kapatın ve artık kovanı hiç rahatsız etmeyin bir süre sonra koyduğunuz oğul tekrar eski yerine döndü ise sabırla bu işlemi tekrar deneyin, muhtemelen kovanı kabul edeceklerdir. Kovan içine oğul çekme esansı ve doğal balmumu da sürebilirsiniz. Bu oğulun kovanı kabul etmesini kolaylaştırır. Hatta çok zorlanırsanız kovan içine bir kap şekerli su da koyabilirsiniz. Ben gerek duymadım ancak her yerde farklı koşullar, farklı arı türleri ve davranışları olabilir. <br />
<br />
Kütük kovanı taşıyamayacağınız için yerini iyi belirleyin ve bir daha değiştirmeyin. Kütük kovana arıları koyduğunuz ilk yıl hiç bal almayın ve fazla rahatsız etmeyin. İç hacmi bir sezonda ancak örer ve kış için yeterli bal stoğunu ancak toplayabilirler. Bal almak için bir sonraki seneyi bekleyin. Kütük kovanlarda arı kolonisine müdahale edilmez, içeride neler dönüyor diye çok merak ederseniz arka kapağı açıp içeri bakabilrsiniz. Açmadan önce arıcı körüğü ile duman verirseniz sakinleşirler. Varroa zararlısı ile mücadele için 3 günde bir kurumuş portakal kabuğunu körükte yakarak arka kapaktan 5-10 kez körükleyin. Bu uygulama varroayı tamamen ortadan kaldırmasa bile büyük oranda azaltmasına yardımcı olacaktır.<br />
<br />
Kütük kovanlarda müdahale olmadığı için idamesi çok kolaydır. Eğer 1 sene yaşatmayı başarırsanız 2-3 kg bal alırsınız. Kolay gelsin. <br />
<br />
Not: Bu arada doğada hiçbirşey çöpe gitmiyor, içi oyulmuş kütüğün büyük parçaları sobada yakılarak talaşları ise ağaçların diplerinde malç olarak kullanılıyor. <br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-84883194936979122292014-11-22T13:47:00.004+02:002014-11-25T15:35:39.196+02:00son 2 yılın özeti Diyebilirim ki 2 senedir yaptığımız işlerde belli bir noktaya geldik. Yaşattığımız ve çoğaltabildiğimiz balarısı kolonilerimiz bize umut veriyor. Bunun yanında son 2 yıldır en çok arıcılık faaliyetine odaklanmamıza rağmen
ekim,dikim,toprağı doğal yollarla iyileştirme ve su tutma çalışmalarında da ufak ufak ilerleme
kaydettik. Birçok şeyi bir arada yavaşça yürütebildik. Aslına bakılırsa zaten bahsettiğimiz şeylerin hepsi birbiri ile ilintili.<br />
<br />
Örneğin yağmur suyu göletimiz kış yağışlarını tutarak arıların,temmuz ayı başına kadar su içmesini sağlıyor. Aynı zamanda havuzun hemen altındaki ceviz ve üzümleri de tabandan suluyor ve sulanmadan yaşamalarını sağlıyor. Su tuttuğunuz alan, mikroiklimi ve ekolojisi de 2 yıl içinde değişmeye başladı. Yağmur suyu göleti içinde kendiliğinden söğütlerin yeşermesi,kurbağaların gölette yaşamaya başlaması ve çevresindeki meşelerin daha iyi gelişmesini buna örnek gösterebiliriz. Bu sene gölet dibindeki toğrağı kürekleyerek hemen altındaki üzümlerin dibine atarak hem göleti genişletmiş olduk hem de azot bakımından zengin,suyu iyice emmiş toprakla üzümleri desteklemiş olduk.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHI5DdChsdpy2OM9MvKPVrmuDQ1SMKRS_GmL_cWu68Klo4XUGopndHwVnV1sIsf3s5UDM4cbvDfaQ8jA8Mmige23p9-Nfh27yRO7_vTz2eAqufgNWA5dghZ65xEO90sdKqCJpvkx0s-oo/s1600/g%C3%B6let2014-06-26+12.12.01.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiHI5DdChsdpy2OM9MvKPVrmuDQ1SMKRS_GmL_cWu68Klo4XUGopndHwVnV1sIsf3s5UDM4cbvDfaQ8jA8Mmige23p9-Nfh27yRO7_vTz2eAqufgNWA5dghZ65xEO90sdKqCJpvkx0s-oo/s1600/g%C3%B6let2014-06-26+12.12.01.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
Resimde de görülebileceği gibi kepçenin açtığı kısım yani göletin üst kesiti tamamen beyaz kil.Bu sayede gölet çok iyi su tutuyor. Son 2 yıldır arazinin toprak yapısını da iyice öğrendik. Tarım toprağı çok az, yıllarca hayvan otlatıldığı için yıpranmış ve sertleşmişti. <br />
Arazinin bir bölümünü kapattıktan sonra hazırladığımız taştan yataklarda mevsimlik sebze yetiştirmeyi denedik, taş yataklar ve iyice malçlama (hala yeterli değil,daha çok malçlamalıydık) yardımı ile belli bir verim elde etmeyi başardık.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRnSc3nYZ_6G2pFOpuycr5eTvC7ocuKDk_pKWtF3ogGJvtUwHWQ_i3LOpGazqdksl56bD8_5Qq9zC9EED_uPnt6eAu7iySDeWhJFV0dZbkx28DL5r0bM6cIqxeHZNmtPi9S8DdnA0oINA/s1600/ta%C5%9F+yatak2014-07-06+20.19.41.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjRnSc3nYZ_6G2pFOpuycr5eTvC7ocuKDk_pKWtF3ogGJvtUwHWQ_i3LOpGazqdksl56bD8_5Qq9zC9EED_uPnt6eAu7iySDeWhJFV0dZbkx28DL5r0bM6cIqxeHZNmtPi9S8DdnA0oINA/s1600/ta%C5%9F+yatak2014-07-06+20.19.41.jpg" height="320" width="240" /></a></div>
<br />
Geçtiğimiz ay bu yataklardan 3 tane daha yaptık ve üretimi de kademeli olarak arttırmayı planlıyoruz. Bu yatakların içine sonbaharda burçak,fiğ ekerek hem toprağı çıplak bırakmayarak korumuş oluyor hem de bu bitkilerin özelliği olan azot tutma yoluyla bir miktar beslemiş oluyoruz. Burçakların çiçeklendikten sonra meyve oluşmadan biçilip olduğu yere bırakılması gerekiyor.<br />
<br />
Bu yazın başında komşu olduğumuz Tahtacıörencik'in çalışkan çiftçisi Oğuz arkadaşımız dereden motoru ile su çekti. Serasını ve tarlasını sularken de sağolsun bizi ihmal etmedi. Aldığımız 10 tonluk su tankından damla sulama ile minimum su kullanarak diktiğimiz meyve ağaçlarımızı ve sebzelerimizi sulayabildik.Kendisi de yaz boyu serasında ve açık tarlalarında yetiştirdiği ürünlerini Ayrancı pazarına götürdü. Tam olarak beklentilerini karşılamamış olsa da fena bir sezon geçirmiş değil. Öğrendiğim birşey var ki çiftçilik zor zanaat. Asla öngöremediğiniz birçok faktör-su,iklim,tür seçimi,verim,maliyet vs.- altında ezilmek işten bile değil. <br />
<br />
Meyve ağaçlarından bahsedecek olursak:İyice derin çukurlar açmak ve iyi malçlama ile geçen sene diktiğimiz meyve ağaçları iyi gelişti. Fazla killi toprak kuruyunca aşırı sertleşiyor ve bitki köklerini sıkarak hava almalarını imkansız hale getiriyor. Bu yüzden çukurları iyice kazarak en alta bol organik madde, humus eklemek lazım. Biz arazimizde organik maddesi bol olan toprağı karaçalı ve meşe diplerinden elde ediyoruz. ***Özellikle karaçalı dibinde çok güzel toprak oluşturuyor. Bu bildiğiniz çiçek toprağı diye satılan torflar kadar kaliteli bir toprak.<br />
<br />
Tohumdan yetiştirdiğimiz badem, köyden temin ettiğimiz yerel ceviz,ayaş dutuna benzeyen buraların yerel iri akdutu, kalecikten gelen üzüm fidanları, Aoç fidanlığından aldığımız sertifikalı elma,armut,kiraz,kayısı gibi türler henüz meyve alabilecek düzeye gelmeseler de araziye,iklime adapte oldular diyebiliriz.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPc3nifm2vRe0b_mKYRwG7Ytm1SsfVXcs6INKCsHRIivpUGn2hzsMnVsVJNHbvJJ-udxoly6LIOASR48J5mNJza1xdfE589HIpeaiKdZ8j3VbHaKumAh0vV4hCCaQpkTEUP8MjaV6c7uk/s1600/%C3%BCz%C3%BCm2014-05-24+19.29.19.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhPc3nifm2vRe0b_mKYRwG7Ytm1SsfVXcs6INKCsHRIivpUGn2hzsMnVsVJNHbvJJ-udxoly6LIOASR48J5mNJza1xdfE589HIpeaiKdZ8j3VbHaKumAh0vV4hCCaQpkTEUP8MjaV6c7uk/s1600/%C3%BCz%C3%BCm2014-05-24+19.29.19.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
2 senedir çok yoğun bir uğraş sonucu arazimizin yaklaşık 2 dönümlük kısmını taş duvar ile kapattık. Böylece artık sığır,koyun,keçi sürüleri arazimize girip ağaçlarımızı ve bitkilerimizi yiyemiyor. Bunun yanısıra duvarın rüzgar koruyucu ve gölgeleme etkisinden de faydalanma imkanımız oldu. Arazimiz batıya baktığı için bitkilerimizin yaz güneşi ile başları dertte. Özellikle ağaçları, yaz aylarında güneşin öldürücü etkisinden mutlaka korumak,biraz gölgelendirmek gerekiyor.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2CUcKOwMYaYxO3FAhUTzAv6S0GJaqQQ845S8b9p5AvUNQbfeb-FSz-98vl83Jv4IuoOFS5Ljl7JtenVYEGGywkKBZU0-cFe_zc1OGNyCG4VcOv_b_iTWpv3MIKwVD1AXXYoIQ7Z8apws/s1600/ta%C5%9F+yatak3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh2CUcKOwMYaYxO3FAhUTzAv6S0GJaqQQ845S8b9p5AvUNQbfeb-FSz-98vl83Jv4IuoOFS5Ljl7JtenVYEGGywkKBZU0-cFe_zc1OGNyCG4VcOv_b_iTWpv3MIKwVD1AXXYoIQ7Z8apws/s1600/ta%C5%9F+yatak3.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
Şimdiye kadar doğal gübre bile kullanmamıştık. Buna karşı olduğumuzdan değil, edinme imkanımız olmadığından.Geçenlerde komşu belde Uruş'tan bir dostumuzun ağılını temizlemek suretiyle bir miktar yanmış koyun gübresi getirttik, hem onun ağılını da temizlemiş olduk. Oldukça yorucu bir işti ancak değdi. Hem Oğuz'un serasına hem de bizim ağaç ve sebze yataklarımıza yetecek kadar yanmış koyun gübresi(burada kemre diyorlar) geldi. Kemre kalıpları sobada yakacak olarak da kullanılıyor, odun kıtlığı olan yerler için iyi çok iyi bir alternatif. <br />
Ağıldan kareler: <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrRo1KjzWseNqN0WnVZ2ULMA6nJmDxjb-kSg7Y-7-0DGE1euLOMGuz-6UBI0KpLuyk0wBgcsQhxibttRe9656sOAsXAWXN_UZ7z1NqIFrpCE-4n_w-_UomToLUb4Cud4zoGEnjpI7ukP0/s1600/2014-11-11+11.05.52.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhrRo1KjzWseNqN0WnVZ2ULMA6nJmDxjb-kSg7Y-7-0DGE1euLOMGuz-6UBI0KpLuyk0wBgcsQhxibttRe9656sOAsXAWXN_UZ7z1NqIFrpCE-4n_w-_UomToLUb4Cud4zoGEnjpI7ukP0/s1600/2014-11-11+11.05.52.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSDpks11vBRSyh12bNC-D1ZTIeAj3ASQvgIO0zUSS5g_iekH6_riwY9kz5zb_Y61s9RfHOdfbE58gMCid_LXmqvpjly85U65qYALIHf94UicFLRgW38UMLCWABSEcesuRwB7oXr56dUIQ/s1600/2014-11-11+11.07.05.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSDpks11vBRSyh12bNC-D1ZTIeAj3ASQvgIO0zUSS5g_iekH6_riwY9kz5zb_Y61s9RfHOdfbE58gMCid_LXmqvpjly85U65qYALIHf94UicFLRgW38UMLCWABSEcesuRwB7oXr56dUIQ/s1600/2014-11-11+11.07.05.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Bu sonbaharda yine araziyi ağaçlandırma faaliyetlerine devam ediyoruz. 2 adet karayemiş diktik, karadeniz iklimine uygun olan bu tür iklime adapte olacakmı göreceğiz. Bulunduğumuz bölge karadeniz-içanadolu iklimi geçiş bölgesi olmasına güvenip karadenize ait bitkileri de deniyoruz. Zaten fındık gibi türler burada doğal olarak yetişiyor.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEill-qL6URmSFZUlxTFp1h8d6mki0FbdDOytgjlEvRFiabhLIykEWjzcNW6VyqCSHJNMh40W-d2npcClkx7IISwijs7y7qLrXaoWtUD-VmMujpJJovmJ6GqAsnX-5BeDt4QlJy-OBAZakg/s1600/1483439_10152864021589446_3088669355122742252_n.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEill-qL6URmSFZUlxTFp1h8d6mki0FbdDOytgjlEvRFiabhLIykEWjzcNW6VyqCSHJNMh40W-d2npcClkx7IISwijs7y7qLrXaoWtUD-VmMujpJJovmJ6GqAsnX-5BeDt4QlJy-OBAZakg/s1600/1483439_10152864021589446_3088669355122742252_n.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
Bu arada fidan yapma ve çelikleme faaliyetlerimiz de sürüyor. Yerel ahlat,alıç ve böğürtlen gibi türleri çelikleme yöntemi ile çoğaltmaya çalışıyor. Ağırlıklı olarak yerel ve dayanıklı türler üzerinden gitmekte fayda var.Yine Aoç'nin sertifikalı fidanlarından alınmak kaydıyla meyve ağacı sayısı en az 50'ye çıkarma düşüncesindeyiz. Meyve ağaçlarının dışında arılara nektar sağlayacak ağaçların da gölgelerinden faydanalanma amaçlı dikilmesi de iki yönlü fayda sağlayacaktır. Bunun için hızlı gelişen,dayanıklı ve önemli bir nektar kaynağı olan yalancı akasya en uygun tür diyebilirim.<br />
<br />
Açıkçası her zaman için en doğal ve en ekonomik yolu seçmek bizim için
bir zorunluluktu. Zorunluluk olmayan durumda bile en iyi yol, eldeki malzemeyi,eldeki imkanları kullanmaktır.<br />
Bu felsefenin zaman kaybettirdiği yanılgısına düşülmemelidir.Faaliyetlerin birkaç yıl gibi bir zamana yayılması, olayları,süreçleri ve ilişkileri daha iyi kavramamızı
sağlar. Unknownnoreply@blogger.com3tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-61729192805088475762014-11-14T11:54:00.004+02:002019-09-23T17:19:20.709+03:00Yaşlı meşe ağacı içindeki balarısı kolonisi Arıcılık,doğa ile hala çok güçlü bağları olan bir faaliyettir. Endüstriyel yöntemlerden bahsediyoruz, anaarıların kafesler içinde suni olarak çiftleştirildiğinden,gezginci arıcılığın ırkları melezleştirdiğinden, yanlış ve zamansız besleme yöntemleri ile arıların doğal davranışlarının ve zorluklara karşı direnme güçlerinin azalmasından ... <br />
<br />
Ancak geçen gün tanık olduğum olay,halen arıcılığın doğal yaşam ile bağlarının ne denli güçlü olduğunu gösteriyor bize. Civar köyden bir dostumuzun bildirmesi ile arazimizden biraz uzaklta, yaşlı bir meşe ağacı içinde bir balarısı kolonisinin yaşadığını keşfettik. Tabiki bunu korumaya karar verdik.Sırf içindeki birkaç kilo balı almak için bu ağaca ve bu arı kolonisine kıymak isteyenlere karşı yerini gizli tutmakta fayda var. Bu ağaç kovuğunda yaşayan koloni, balarılarının doğal yaşamlarını gözlemleyebilmemiz için eşsiz bir fırsat sunuyor bizlere.<br />
<br />
Resimde görünen meşe ağacı ,yaşlı ve gövdesi geniş.içinde çürümeden ya da ağaç kurtlarından dolayı büyük bir boş alan oluşmuş. Resimlerde net olarak görünmüyor ancak üzerindeki delikten bakıldığında içeride arının ördüğü petekler görülebiliyor.Ayrıca kapı nöbetçisi olan arıları da görmek mümkün. Deliklerin bazılarını ise arılar propolis ile kapatmış ve ancak bir tek arının geçebileceği büyüklükte delik bırakmışlar.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjV29EXG82SJ0g2tJlN3l4U99kaIGWa_zrtwlaNqACoePXopNofWz8Dhx_XpDI0q-PU8mipaimFCQBHDfzxseLPC-2noyOMIDhU1LQhbWA64TiJ3MASzoM8nZ0gvEE_2YaBSAc9lCM62pI/s1600/2014-11-11+12.28.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjV29EXG82SJ0g2tJlN3l4U99kaIGWa_zrtwlaNqACoePXopNofWz8Dhx_XpDI0q-PU8mipaimFCQBHDfzxseLPC-2noyOMIDhU1LQhbWA64TiJ3MASzoM8nZ0gvEE_2YaBSAc9lCM62pI/s320/2014-11-11+12.28.02.jpg" width="240" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhm6HH5R7-xv9efBJPPyJG_fPyeXvu_aL8c7NjSSRjFR3ohIdqmiLXnBwfzXzn1oF6RV6sS8zSSOrKJQgwgDgtm5QMMhCi67_6H-g83CovyhScRN6WyHph4_2UaMgDXQGrNYRPA2gqycYY/s1600/2014-11-11+12.27.52.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhm6HH5R7-xv9efBJPPyJG_fPyeXvu_aL8c7NjSSRjFR3ohIdqmiLXnBwfzXzn1oF6RV6sS8zSSOrKJQgwgDgtm5QMMhCi67_6H-g83CovyhScRN6WyHph4_2UaMgDXQGrNYRPA2gqycYY/s320/2014-11-11+12.27.52.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhl7WviemNA9jS2_v-pnZe_J4ySkxisE2yAj3QVcJ9RO8NQsxI5jh3iFVwlVbKnu5Hioas3SNlZ9P7bfC9q49asOwJo303Aro1GxJJQhnnqNy1NayM52ExOdkJlDZ5Z9UKs_owsxlNEz1k/s1600/2014-11-11+12.28.47.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhl7WviemNA9jS2_v-pnZe_J4ySkxisE2yAj3QVcJ9RO8NQsxI5jh3iFVwlVbKnu5Hioas3SNlZ9P7bfC9q49asOwJo303Aro1GxJJQhnnqNy1NayM52ExOdkJlDZ5Z9UKs_owsxlNEz1k/s320/2014-11-11+12.28.47.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBBthMhwpfLtjFbK58hTnzg5l6szJb_62JLMCQCWqeS_6PrX7-gKS8DAxbqaX_6gjsneHB4X9dQBgbXW8h7zsoWAQzV5VJ4of8KC0vdQSU4eCqlGPn9OlYnNZRxzF6e4AVmoaKU_kZiOk/s1600/2014-11-11+12.28.35.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="240" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBBthMhwpfLtjFbK58hTnzg5l6szJb_62JLMCQCWqeS_6PrX7-gKS8DAxbqaX_6gjsneHB4X9dQBgbXW8h7zsoWAQzV5VJ4of8KC0vdQSU4eCqlGPn9OlYnNZRxzF6e4AVmoaKU_kZiOk/s320/2014-11-11+12.28.35.jpg" width="320" /></a></div>
<br />
Bu durum bize yaşlı ağaçların ekosistem üzerindeki önemli etkisini gösteriyor. Doğada balarılarının yaşamlarını sürdürebilmeleri için bu tip, yaşlı ve içi çürümüş ağaçlara ihtiyaçları var. Bu tip ağaçları bulmak kolay değil, belli bir yaşa gelmeden odunları için kesiliyorlar. Belki de bu sene bizim arılığımıza gelen oğullardan biri bu yaşlı meşe içinden çıkmış olabilir ya da tam tersi bizim kovanlarımızdan çıkıp yaşlı meşe içine yuvalanmış olabilirler.Ya da başka bir yerden gelmiş yabani balarıları olabilirler.Balarısı kolonileri iklim koşulları müsait ise senede en az bir kez koloniyi ikiye bölerek oğul verirler.Çıkan oğul kendine yeni yuva arar,eğer bizim gibi şanslı arıcıların arılığına gelirlerse hemen yuva sahibi yapılırlar. Bir arıcı ile karşılaşmadı ise, ağaç kovuğu,taş oyukları, apartman ya da çatı aralıkları gibi yerlere de yuva yapabilirler.<br />
<br />
Balarılarının doğada yaygın olarak bulunmasının genel olarak ekosisteme ve insan yaşamına da dolaylı yoldan sayısız faydası var. Arıcılığı doğadan koparıp standardize etmeye, verimi arttırmak için bu süperorganizmaların doğal yaşamını bozmaya kalkıştığımızda bizi büyük bir felaket bekliyor da olabilir. İhtiyacında fazla aşırı ve yanlış besleme,genetiği ile oynama, fazla verim için kimyasal,vitamin,hormon vs. takviyesi gibi aşırı sömürüye dayalı işlemler uzun vadede tüm yaşama olumsuz etkilerde bulunacaktır. <br />
<br />
Doğal ve yabani koloniler sayesinde, arıların doğal yuva seçimlerini neye göre yaptıklarını, bu ağaç kovuklarında nasıl beslendiklerini,kışı nasıl geçirdiklerini gözlemleyerek onlara daha uygun koşullar sağlayarak daha doğal ve sürdürülebilir arıcılık yapabiliriz.. Tabi ki bu her iklime ve coğrafyaya göre değişiklik gösterebilir. <br />
<br />
Sonuç olarak arılığımızın yakınlarında, yaşlı bir meşe içinde yaşayan doğal oğul, sürdürülebilir arıcılık yapmak isteyen bir arıcı için son derece değerlidir. Korumak ve kollamak gerekir. Mesele, sadece bir ağaçtır ama bir ağaç asla sadece bir ağaç demek değildir. Bir ağaç demek yaşam demektir, gelecek demektir. İnsan, yaşamayı sever ve biraz da gelecek yaşamlar için yaşar.<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-36362091273612909662014-08-07T02:00:00.001+03:002014-08-07T02:00:43.218+03:002014 bal hasadı <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEha-L8-Jp8qI60_H9SUU2Pa9uLMt47mnJf5l-ed9OFWEWasNYCGRfNwC5Du4UWsgKzWPz7rfffE73tsPvdiwXvus_nKgMe5xZajT95WsPWReRonENch6cqlPk_3o_GUxvKJhC0CKeNXNP8/s1600/IMG_0200.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEha-L8-Jp8qI60_H9SUU2Pa9uLMt47mnJf5l-ed9OFWEWasNYCGRfNwC5Du4UWsgKzWPz7rfffE73tsPvdiwXvus_nKgMe5xZajT95WsPWReRonENch6cqlPk_3o_GUxvKJhC0CKeNXNP8/s1600/IMG_0200.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
Bu sezon bala giden 8 koloniden 45kg kadar bal alabildik. Bahar yağışları iyi gitti ve kolonilerin oğula çıkma eğilimi fazla oldu. 8 olan koloni sayımız aldığımız oğullar ile 30'a yaklaştı. Ancak bazı oğullar 2-3 çerçeve olduğundan kışı geçirme ihtimali zayıf. En zayıf oğulları şekerli su ve diğer güçlü kolonilerden aldığımız ballı çerçeveler ile destekledik. Güçlü kolonilere herhangi bir besleme yapma ihtiyacı duymadık, bal stokları iyiydi. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWd4Bh-RFvUf9B4aJOC-MrvjFy_pG584OOV4AI7ZhdtKeJeIZyFzaz9-EnmpEJGCTFJ2LyDiqIyYt0f0CFOcMBOFLq0dDcJ8be1_QOwBt6XbVgROfRQwfzg240r0BdeSj9PqJdL8VRMTs/s1600/IMG_0165.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhWd4Bh-RFvUf9B4aJOC-MrvjFy_pG584OOV4AI7ZhdtKeJeIZyFzaz9-EnmpEJGCTFJ2LyDiqIyYt0f0CFOcMBOFLq0dDcJ8be1_QOwBt6XbVgROfRQwfzg240r0BdeSj9PqJdL8VRMTs/s1600/IMG_0165.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
Bala giden güçlü koloniler karakovan örme işleminde oldukça başarılı oldu. Arıya fazlaca petek ördürmek bal verimini biraz düşürüyor ancak petekli bal sevenler için buna değer. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoiqvAOEicUSXXLngLECwuECqfo_-xH0ATgt3cbcSYx6lQpD9UfCEH-cgNagsRVeojyugEFmnStfkacZtOczpbQnMyJAgap1044TAqknsAUpiceqhMcnVrF6lTbMDZwZxR6sQWDqfOdYQ/s1600/IMG_0144.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoiqvAOEicUSXXLngLECwuECqfo_-xH0ATgt3cbcSYx6lQpD9UfCEH-cgNagsRVeojyugEFmnStfkacZtOczpbQnMyJAgap1044TAqknsAUpiceqhMcnVrF6lTbMDZwZxR6sQWDqfOdYQ/s1600/IMG_0144.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
Bahar başlarından yaz ortalarına kadar hızla üreyen ve bol bol petek ören balarıları yaz sonuna doğru iyice yavaşlıyor ve nüfus artışları duruyor, artık bu mevsimden sonra bir miktar geriye gitmeleri bile beklenebilir. Boş petekler alınmalı, uçuş delikleri daraltılmalı ve artık arılar gereksiz yere rahatsız edilmemeli. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkRXIxc_UI6VyFFrT43FFKK0Meuq1Yl8iLZ1ri7D8uBFKbncD2qyfca8_0Mi2-sPwZajW5Aa3L6YZkwS3qUGXji5xGzH27vWv4Y5KaK66LEF2LDR4RMnlheEwtT4wAPFyawvHmJMMaydA/s1600/IMG_0157.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjkRXIxc_UI6VyFFrT43FFKK0Meuq1Yl8iLZ1ri7D8uBFKbncD2qyfca8_0Mi2-sPwZajW5Aa3L6YZkwS3qUGXji5xGzH27vWv4Y5KaK66LEF2LDR4RMnlheEwtT4wAPFyawvHmJMMaydA/s1600/IMG_0157.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-90782285742096106232014-07-17T18:36:00.001+03:002014-08-07T01:35:33.485+03:002014 yaz ortası gelişmeleri...Yaklaşık 20 gün önce oğul yerleştirdiğimiz warre (üst çıtalı karakovan) kovanımızın içinde neler olup bitiyor diye açıp bakmak istedik, normalde warre kovanı açıp kontrol etmenize gerek yok zaten müdahale şansınız yok. 8 çıtadan 6'sını örmüşler, karakovanlarda arıların petek örme işlemi temel veya kabartılmış petek verilmediğinden daha yavaş oluyor ancak güçlü oğullar, kısa zamanda, mevsim de iyi ise oldukça petek örebiliyorlar.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9CjE-WahZGSMAk3QGHRuDUwesMn65ejrRlMxFX_COVRhUAh00dzw8YnJEXZSXRodSiNIAbjS8RlY22Kp_RcR4S1bIyaEoWp2fCrAGfk515RmbnBVMY434yIln-jLJYJ4ijtAHOQyDlGc/s1600/2014-07-07+09.48.20.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi9CjE-WahZGSMAk3QGHRuDUwesMn65ejrRlMxFX_COVRhUAh00dzw8YnJEXZSXRodSiNIAbjS8RlY22Kp_RcR4S1bIyaEoWp2fCrAGfk515RmbnBVMY434yIln-jLJYJ4ijtAHOQyDlGc/s1600/2014-07-07+09.48.20.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
Üstteki resim warre kovanın içinin görünümü, iç hacmin yarısından fazlasını örmüşler. Bu şekilde kışı atlatabilirler mi bilinmez, eğer daha erken oğul koyabilmiş olsaydık tamamını kapatırlardı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhROTJbl-upyBuOifom8jNlA68oVx7smDttsUrMQKZuwKf_L3-mAu-edmuyaNZ3uugYqIwsrj1o451ukuVzwguXpbW6hkIPJVvoKiwcEyPd9HEFu1ZE2g-5lpxAY2WF4oT981pmhuaW3DA/s1600/2014-06-15+16.31.26.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhROTJbl-upyBuOifom8jNlA68oVx7smDttsUrMQKZuwKf_L3-mAu-edmuyaNZ3uugYqIwsrj1o451ukuVzwguXpbW6hkIPJVvoKiwcEyPd9HEFu1ZE2g-5lpxAY2WF4oT981pmhuaW3DA/s1600/2014-06-15+16.31.26.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Langstroth tipi kovanlarda karakovan üretimi de başarılı bir şekilde devam ediyor. Normal çerçevelerin içine yuvarlak ya da kare eklemeler ile balarılarının çerçevede baştan sonra petek örmeleri sağlanıyor.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0HjkrWcpaBGJqkBUPrmfyGLcAGZFT8L6a_xbnAXCjvtTW2iUEgD9qjDYivJCcvZMTnTikNEl4lVYkwR8jeN_St06emi7KKTi3kRfngPjOkN34K3vtL_VQ42lhiluRfGrMtpazz1XVX1A/s1600/IMG_0159.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0HjkrWcpaBGJqkBUPrmfyGLcAGZFT8L6a_xbnAXCjvtTW2iUEgD9qjDYivJCcvZMTnTikNEl4lVYkwR8jeN_St06emi7KKTi3kRfngPjOkN34K3vtL_VQ42lhiluRfGrMtpazz1XVX1A/s1600/IMG_0159.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
Temel petek kullandıklarımız da süzme bal olarak değerlendirilecek ve arıların kabarttıkları petekler bir sonraki sene bal doldurmaları için onlara geri verilecek.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYVVeyKd2K1rlkcmsPuUjoGuRx3DoCGgMpLwkoNpYKa4IfEEDJKf1rDvKOcKJirfH4VaIF7uHYMJjOeL6kMqXwnbNiAj1lHUu-kHmREtILcYcPDwq0N-EOh9cS8P387tS1a5XmRbcCmzU/s1600/IMG_0154.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgYVVeyKd2K1rlkcmsPuUjoGuRx3DoCGgMpLwkoNpYKa4IfEEDJKf1rDvKOcKJirfH4VaIF7uHYMJjOeL6kMqXwnbNiAj1lHUu-kHmREtILcYcPDwq0N-EOh9cS8P387tS1a5XmRbcCmzU/s1600/IMG_0154.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
Mayıs başında taştan yaptığımız yükseltilmiş yataklara ektiğimiz domatesler,haziran ortasında çok şiddetli dolu yağışına maruz kalmalarına rağmen olumsuz etkilenmediler.Hiç bir kimyasal ilaç,gübre vs. kullanmamıza rağmen hiç hastalanmadılar. Meyve verimlerini kıyaslayamıyorum ancak tatmin edici olduğunu söyleyebilirim. Dipleri kurumuş meşe yaprakları ile iyice malçlandı böylece nemi çok uzun süre tutabiliyorlar. Damla sulama ile sulandıkları için de su tüketimi oldukça az.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIwNro92GyBKcSd9sAaJq0mxcDj4LuO_1TrpGlwG4VamS9VzFHgF_GmUBzweb-tnRStcOvEoaIvgc1CJK8pBqyUuTRx2KQpCC1xfTmNfTso_toAOdLffSJeETsrj6FDKI6EfePBVdWgqQ/s1600/IMG_0208.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIwNro92GyBKcSd9sAaJq0mxcDj4LuO_1TrpGlwG4VamS9VzFHgF_GmUBzweb-tnRStcOvEoaIvgc1CJK8pBqyUuTRx2KQpCC1xfTmNfTso_toAOdLffSJeETsrj6FDKI6EfePBVdWgqQ/s1600/IMG_0208.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwW2-XNE1a42M6TDvkQ4QiiFSO8EIki8ojkYfHbqVHKkJzY7rR8Nnc1U-nFY7wQsKUaEjITD0mGVeB0FDte5BCMyMrvqdXx3iVRzAPvAPTi7ePuYDvKndRBhurjGa_sjz470Q0tmJnJuw/s1600/IMG_0204.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiwW2-XNE1a42M6TDvkQ4QiiFSO8EIki8ojkYfHbqVHKkJzY7rR8Nnc1U-nFY7wQsKUaEjITD0mGVeB0FDte5BCMyMrvqdXx3iVRzAPvAPTi7ePuYDvKndRBhurjGa_sjz470Q0tmJnJuw/s1600/IMG_0204.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Yağmur suyu göletinin alt kısmına geçen sene diktiğimiz üzüm ve cevizler de çok az sulanmasına ve toprağı fazla killi olmasına rağmen oldukça sağlıklı ve iyi gelişti.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBGCzm-9JCdHc-Tik6ECXMjM1uocxMQPxBTYOW5vCjgoUh2zOKktgpYFhBjK9X1Q3wFButbznZtwhOpKFLqqh6nbc5Doe4TrYd8ostyHB307WCPefPiWMJUHVOUqxMD6iPkG-XsKkZB8E/s1600/2014-06-26+12.12.01.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiBGCzm-9JCdHc-Tik6ECXMjM1uocxMQPxBTYOW5vCjgoUh2zOKktgpYFhBjK9X1Q3wFButbznZtwhOpKFLqqh6nbc5Doe4TrYd8ostyHB307WCPefPiWMJUHVOUqxMD6iPkG-XsKkZB8E/s1600/2014-06-26+12.12.01.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4qL7-6hZZd21JogvJIwUTh_ey5j8j_8xgHdum0V5FZ88kTiNH8a5lOKgU0cR95eKhZ3wM-W-eB0YfV2iDxEoKLzXcbxeGvTqM6nWUvxFXLJCW15qE1Tv_MCNJvQHQA2HsgCYcInyFVA8/s1600/2014-06-26+12.12.31.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4qL7-6hZZd21JogvJIwUTh_ey5j8j_8xgHdum0V5FZ88kTiNH8a5lOKgU0cR95eKhZ3wM-W-eB0YfV2iDxEoKLzXcbxeGvTqM6nWUvxFXLJCW15qE1Tv_MCNJvQHQA2HsgCYcInyFVA8/s1600/2014-06-26+12.12.31.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
Taştan dairesel ya da spiral yataklar içinde birçok bitki çeşidi yetiştirmek mümkün. Resimdeki taş yatak içinde yer elması,patates ve aynısafa çiçekleri birlikte yetişiyor. türleri seçerken özelliklerini araştırmadık yalnızca bir deneme idi. Yer elmasının diğer bitkilere olumsuz etkisi olduğu söylense de böyle bir etki göremedik. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyAXCkEn8wWqmUnrH389InMy4OC9RJ4SxiewBs3gICluJ0PeHr7niS-scf2mizYC3nWeUv-kJZ6VI98qJkjjpeom4MTlWRyIVFd8DXY2pE6wD9tUno5XpPrPKkJWJebcsELhmyhU4j2JA/s1600/2014-06-15+16.32.34.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgyAXCkEn8wWqmUnrH389InMy4OC9RJ4SxiewBs3gICluJ0PeHr7niS-scf2mizYC3nWeUv-kJZ6VI98qJkjjpeom4MTlWRyIVFd8DXY2pE6wD9tUno5XpPrPKkJWJebcsELhmyhU4j2JA/s1600/2014-06-15+16.32.34.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-38746498987861538072014-06-22T15:15:00.000+03:002014-08-07T01:36:29.779+03:00Warre kovan içine koloni yerleştirmek<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRwBtsLJbHAhQ105byZlKoxukwVNqKOMIOryyNvFYIml0WLVU_68tTe7IpLtYIMfB7smSX-d8U2GM2yVeAREgHTGJUfuaCp6jhuLaqiLGrV_P3pAWhl4uocXpSr7NgBJCAaWSX98bruI8/s1600/2014-06-20+13.13.18.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiRwBtsLJbHAhQ105byZlKoxukwVNqKOMIOryyNvFYIml0WLVU_68tTe7IpLtYIMfB7smSX-d8U2GM2yVeAREgHTGJUfuaCp6jhuLaqiLGrV_P3pAWhl4uocXpSr7NgBJCAaWSX98bruI8/s1600/2014-06-20+13.13.18.jpg" height="320" width="240" /></a></div>
<br />
2013 ocak ayında,kendi imkanlarımızla,alternatif karakovan tiplerinden "warre" kovan yapmıştık. İlgili yazımıza da bu linkten ulaşılabilir. <a href="http://kardesbitkiler.blogspot.com.tr/2013/01/warre-kovan-yapm.html">http://kardesbitkiler.blogspot.com.tr/2013/01/warre-kovan-yapm.html</a><br />
<br />
Ancak geçen sene acemilik ve oğul alma tecrübemiz olmadığından hiç oğul alamamıştık.Oğul zamanını yakalayamamıştık ve aslında standart fenni kovanlarla bile zor çalışabiliyorduk.<br />
<br />
Bu sene deneyimlendik.Mayıs yağmurlarının yoğunluğu,çiçeklenmenin artışı ile oğul açısından çok bereketli bir dönem geçti. 8 olan kovan sayımız neredeyse 20'ye yükseldi. Tabi çıkan oğullardan hepsi birinci ve güçlü oğulllar değiller, warre kovana koymak için birinci ve güçlü oğul koymak gerektiği söyleniyor. Warre kovanlar hakkında daha detaylı bilgi almak için bu link <a href="http://warre.biobees.com/">http://warre.biobees.com/</a><br />
<br />
2 gün önce bir oğul çıktı ve warreye konulacak kadar geniş kadroya sahipti. Çıkan oğulu bir kovaya çırptım ve warrenin çatısını kaldırarak katın içine silkeledim. Yalnız maalesef çatıyı geri kapatırken ana arı ezilerek ölmüş. Yine de bir ümit belki çıkan oğul içinde başka ana da vardır diye düşünmeden edemiyorum. Birkaç saat sonra baktığımda hemen arka duvarın kıyısında öbeklenip petek örmeye başlamışlar. Tabi kovan kendi yapımımız olduğu için bir sürü hata yapmışız, warre'de kat ve taban ayrı duruyor, tahtaların altını tam düz kesemediğimiz için ( el dokepajı ile çok zor oluyor) arada 3-5mm lik boşluklar kalmış. Arılar zaman zaman buradan girip çıkabiliyor. Umarım yakın zamanda propolis ile kapatabilirler. Eğer düzgün kesim yapılmış olsa çok daha iyi olurdu, siz kendiniz yapmaya karar verirseniz bile tahtaları marangoza kestirme imkanınız var ise daha muntazam olur.<br />
<br />
Bizim kovanda kullandığımız tahtanın et kalınlığı 3cm, warreciler, 2,5cm et kalınlığının yeterli olduğunu söylüyor,çatısını ise teleskopik yaptığımız için ısı izolasyonu açısından fenni kovanlardan daha iyi olacağını düşünüyorum.<br />
<br />
Gelecek seneye mutlaka warre sayısını arttırmalıyız, kalıplık kereste (çam) kendiniz alıp kestiğinizde çok ucuza geliyor. Çatısı,tabanı, izolasyon kutusu ve 2 adet kat yaklaşık 50-60TL'ye mal edilebiliyor.Bir marangoza yaptırdığınızda yaklaşık 120-160TL fiyat istiyorlar,tabi çok muntazam yapıyorlar.Camlı versiyonu için bir miktar daha bütçe ayırmak gerekebilir ancak kovanların için görmeye değer.Açıkçası camlı warre yaptırma imkanı olan kaçırmasın. Piyasadaki en ucuz langstroth kovan bildiğim kadarıyla 2 kat olarak yaklaşık 80TL. Bunun malzemesi de kendi yaptığımız kadar kaliteli olmuyor. Budaklı,çatlaklı yerleri çok oluyor.Kapak üstü sac olduğundan ısı izolasyonu kötü, güneşte aşırı ısınıyor,soğuğa karşı ise dayanıklı değil.Et kalınlıkları 2cm civarı olduğu için ne sıcak ne de soğuktan korunmak için yeterli gelmeyebilir. Kışın ekstra bölme tahtası ya da çuval bezi içine sarılmış strafor ile ek önlem almak gerekiyor. <br />
<br />
Sonuç olarak warre'yi deneyip göreceğiz, tabi fenni kovanlarımız da olacak. Önümüzdeki senelerde oğul çıktıkça warre,perone,kenya gibi alternatif karakovanlara aktaracağız. Bulabilirsek eski geleneksel sepet kovan ve içi oyulmuş büyük kütük kovan da almaya çalışacağız. <br /><br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-47993816691841166262014-06-16T13:48:00.003+03:002014-06-16T13:49:05.204+03:00Balözü (nektar) akımı ve oğul zamanı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-L5bBc5Yhi2f84BoK7_5ToxWqLONSaArxni5QLxNWZFKykdU7GaoD6Eukp1s7nJ29z8H77nZ0BjpkPPOddcuOXQwGjQyrFSBqyXCvqEfGZe6ZSUCPxqkrDoJqFeRxN5QnSurDh7bg7MM/s1600/2014-05-29+15.31.51.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-L5bBc5Yhi2f84BoK7_5ToxWqLONSaArxni5QLxNWZFKykdU7GaoD6Eukp1s7nJ29z8H77nZ0BjpkPPOddcuOXQwGjQyrFSBqyXCvqEfGZe6ZSUCPxqkrDoJqFeRxN5QnSurDh7bg7MM/s1600/2014-05-29+15.31.51.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
Balözü(nektar) akımı, bizim bulunduğumuz bölgede mayıs ortalarında başlıyor ve temmuz sonuna kadar devam edebiliyor tabi bu durum yağış ve sıcaklığa göre değişkenlik gösteriyor. Bu sebepten arıcılar, balözü akımı bitene dek kovanlardan tam olarak ne kadar bal alacağını tam olarak bilemiyor. Şu sıralar balözü akımının tam ortasındayız ve mayıs başından beri şiddetli yağışların da etkisiyle çiçeklenme normale göre daha fazla oldu diyebiliriz. Dolayısıyla güçlü balarısı kolonileri oldukça fazla bal toplayabildiler. Birkaç kolonimizin ikinci katı tamamen bal ile dolduruldu ve üçüncü katları vermek durumunda kaldık. Kolonilerde oğul verme eğiliminin de artması ile kovan sayımız 22'ye çıktı. 3 kovanımız geçen seneden kalmak üzere 5 adet de bir arıcı tanıdığımızdan almıştık. 8 olan koloni sayımız, gelen oğullar ile 22'ye çıkmış oldu. Arıların oğul vermesi bala yönlendirilmiş kovanlar için istenen bir durum değildir ve sıklıkla arıcılar tarafından engellenmeye çalışılır. Ancak bizim kovan sayımız az olduğu için bal hasadından çok koloni sayısını çoğaltmak daha önemli. An itibariyle bala yönlendirdiğimiz 7 adet kolonimiz var ve bunlardan bir sıkıntı olmazsa bu kolonilerden toplam 100-150kg bal almayı planlıyoruz. Her kolonide en az karakovan örmek için bıraktığımız birkaç boş çerçeve de mevcut. Yaklaşık 10kg kadar da karakovan balı elde edebiliriz.<br />
Hasat ettiğimiz baldan daha da önemlisi mevcut kolonileri korumak ve yaşatabilmek,nektar akımı bittiğinde yeterli bir kadro ve bal stoğuna sahip olmaları son derece kritik. Doğada balözü bol olduğu için, geç gelen zayıf oğulların bile kendini toparlama ve güçlenme şansı olabileceğini düşünüyoruz.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl8CRAG92vlFuKWBoSUdY9Aq9noN9j4o-gtnKtQcxRl2PZWsNZEPKWDu3Zi41enMuJUvNx15MmkMpvUbX00gUY-6N0ZF2RtBDF6c2pYUL2nyk1GSdiec2Hmn6bR2F3mscEdujShaD7zVo/s1600/2014-05-30+19.23.54.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgl8CRAG92vlFuKWBoSUdY9Aq9noN9j4o-gtnKtQcxRl2PZWsNZEPKWDu3Zi41enMuJUvNx15MmkMpvUbX00gUY-6N0ZF2RtBDF6c2pYUL2nyk1GSdiec2Hmn6bR2F3mscEdujShaD7zVo/s1600/2014-05-30+19.23.54.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-40448717527854665052014-05-26T18:05:00.005+03:002014-05-26T18:26:45.338+03:00Balarıları için nektar ve polen kaynağı olan yabani bitkiler <div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b>*** Aşağıdaki bitkiler, zaman içinde gözlemlediğimiz ve bölgemizde </b><b><b>(Tahtacıörencik/Güdül/Ankara) </b>balarılarının sık ziyaret ettiği bitkilerden derlenmiştir. Tabiki doğadaki nektar,polen ve propolis kaynakları bu kadarla sınırlı değildir, belki daha yüzlerce bitki türü balarılarına besin sağlamaktadır. </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<b> Kullanılan fotoğrafların tamamı arılığımız çevresinde uzun zaman içinde gezinti ve gözlemler esnasında çektiğimiz, arşivimizden derlenmiş fotoğraflardır. </b></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-SpOoz_XxzYw/TcHYSPgnYdI/AAAAAAAAAts/y_HqS5mq5aw/s1600/Trifolium+repens5929.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-SpOoz_XxzYw/TcHYSPgnYdI/AAAAAAAAAts/y_HqS5mq5aw/s1600/Trifolium+repens5929.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Beyaz üçgül (trifolium repens)</b> yonca olarak da bilinir,baklagiller familyasındandır. balarıları için önemli bir nektar kaynağıdır, dayanıklı bir bitkidir, mayıs ayında çiçeklenir, ezilmeye karşı dayanıklıdır, hayvan yemi olarak da kullanılır.balı ve poleni çok lezzetli olur.Bal verimi de yüksektir.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-ykCwn2L8VLw/TcHa1ddBrRI/AAAAAAAAAuE/hrD0fqlhgxc/s1600/Muscari+Bourgaei6073.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-ykCwn2L8VLw/TcHa1ddBrRI/AAAAAAAAAuE/hrD0fqlhgxc/s1600/Muscari+Bourgaei6073.JPG" height="320" width="240" /></a></div>
<b>Arap sümbülü (muscari bourgaei)</b> genellikle şubat-mayıs aylarında çiçeklenir, bitkinin çiçekleri fazla miktarda nektar (balözü) salgıladığından balarıları için önemli bir besin kaynağıdır. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://1.bp.blogspot.com/-o0hdnGrnHFQ/TcHbLLJkNhI/AAAAAAAAAuM/u5RSSXZzihE/s1600/ornithogalum+umbellatum6079.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://1.bp.blogspot.com/-o0hdnGrnHFQ/TcHbLLJkNhI/AAAAAAAAAuM/u5RSSXZzihE/s1600/ornithogalum+umbellatum6079.JPG" height="240" width="320" /></a> </div>
<b> Ornitogalum umbellatum</b> adlı bitki Sakarca olarak da bi<br />
linir. Önemli bir nektar ve polen kaynağıdır, kış ve bahar aylarında ne ihtiyacı vardır, gölgelik yerleri daha çok sever.nisan-mayıs ayında çiçeklenir ve yaz kuraklığını da bir yere kadar tolere edebilir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://3.bp.blogspot.com/-JZzJ9_0--n0/Tfezvx33uBI/AAAAAAAAA18/1fZ4T0r5ubs/s1600/patlanga%25C3%25A7-Colutea+cilicica6420.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://3.bp.blogspot.com/-JZzJ9_0--n0/Tfezvx33uBI/AAAAAAAAA18/1fZ4T0r5ubs/s1600/patlanga%25C3%25A7-Colutea+cilicica6420.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Patlangaç çalısı (Colutea arborescens)</b>,1-2 metre boylanabilen çok yıllık çalı formunda bir bitkidir.Kuraklığa dayanıklıdır, engebeli arazileri sever, önemli bir nektar kaynağıdır, mayıs ayı sonlarında doğru çiçeklenir, balarılarının sevdiği ve sık ziyaret ettiği bir bitkidir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://2.bp.blogspot.com/-aLg4B5nFgAM/UIGF1NwRYlI/AAAAAAAABLQ/xDRPn8tnsAI/s1600/IMG_6404.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://2.bp.blogspot.com/-aLg4B5nFgAM/UIGF1NwRYlI/AAAAAAAABLQ/xDRPn8tnsAI/s1600/IMG_6404.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Gelincik (Papaver rhoeas) </b>önemli bir polen kaynağıdır, orta derece balözü salgılar,geniş bir yayılıma sahiptir. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-5uKK_yNDr_E/UIGF3MxBYZI/AAAAAAAABLg/sD8dYceKoho/s1600/IMG_6413.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-5uKK_yNDr_E/UIGF3MxBYZI/AAAAAAAABLg/sD8dYceKoho/s1600/IMG_6413.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Ballıbaba (Lamium ...) </b>birçok alttürü mevcuttur.Balarıları için önemli bir polen kaynağıdır, mayıs ayı başlarında çiçeklenir. Verimli toprakları sever, soğuğa oldukça dayanıklıdır.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-cwGhf_1eU4c/ULfBBAju3rI/AAAAAAAABX8/nAho_HAdmY0/s1600/IMG_6425.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-cwGhf_1eU4c/ULfBBAju3rI/AAAAAAAABX8/nAho_HAdmY0/s1600/IMG_6425.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Devedikeni (Carlina marianum)</b> haziran-temmuz aylarında çiçeklendiği için balarıları için son derece değerli bir nektar kaynağıdır,bal akımının sonlarında çiçeklendiği için balarılarına önemli ölçüde besin sağlar, balı aromatik ve kalitelidir, bal verimi en yüksek gruba dahildir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyTwTYkvfLGUtbjVm8aeEHSJHpiqz_vsunYUqG8e5XRfUD1tIMjyqYi3cWZz6IqluInxLPwIDAzP0-M52GocqU8qaGp3sdOUTXRWI0cLdAR5anRT1p79ras7yMFYfSEJ9j5vquGj8ELOQ/s1600/2013-05-23+13.01.21.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyTwTYkvfLGUtbjVm8aeEHSJHpiqz_vsunYUqG8e5XRfUD1tIMjyqYi3cWZz6IqluInxLPwIDAzP0-M52GocqU8qaGp3sdOUTXRWI0cLdAR5anRT1p79ras7yMFYfSEJ9j5vquGj8ELOQ/s1600/2013-05-23+13.01.21.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Karaçalı (Paliurus Aculeatus)</b>, çalı formunda çok yıllık bir bitkidir.3-4 metreye kadar uzayabilir.Çok dayanıklı bir bitkidir.Her türlü zor koşulda hayatta kalabilme özelliğine sahiptir,hatta kazma ile kökünü sökmediğiniz sürece asla ölmez. Mayıs ayı sonlarında çiçeklenir, balarıları için çok önemli bir nektar kaynağıdır, bal verimi yüksektir ve balı lezzetli,kaliteli olur. Tahtacıörencik civarında çok yoğun olarak bulunur, hatta dominant türdür.Taşlık ve kötü toprakta rahatlıkla yetişir,neredeyse hiçbir bitki onunla rekabet edemez.Bölgenin arıcılık açısından en önemli bitkisi de denilebilir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUtXWMdaKGuhEwln9Ab7tPxJkUM5DJQi7c7vYMcaly6YANlkH-V2QLToemdaRJiyvweL3zHvKm91OSVU121LqB552D4QsKNzJZaNvVBS-efE0BIwrdOyfxpkLzX8z3WDvEK0Ce0sN-yKs/s1600/2013-06-19+16.24.05.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjUtXWMdaKGuhEwln9Ab7tPxJkUM5DJQi7c7vYMcaly6YANlkH-V2QLToemdaRJiyvweL3zHvKm91OSVU121LqB552D4QsKNzJZaNvVBS-efE0BIwrdOyfxpkLzX8z3WDvEK0Ce0sN-yKs/s1600/2013-06-19+16.24.05.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
*** Yukarıdaki resimde karaçalı üzerine oğul vermiş bir koloni görülüyor.<br />
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTOLBbjCYYVvU4Y1mhwv5IiNO7omaZfH4rh1vlrlp3vwwI_oS_351RURiA9mQAwIgvDl-zqx0WG7cAA8LV8sZhdK3Pn_zLPT19-wFKetclVWcu_iseqe8fgH-iEJFp4uv3pUEHiMarorE/s1600/2014-01-31+14.05.34.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgTOLBbjCYYVvU4Y1mhwv5IiNO7omaZfH4rh1vlrlp3vwwI_oS_351RURiA9mQAwIgvDl-zqx0WG7cAA8LV8sZhdK3Pn_zLPT19-wFKetclVWcu_iseqe8fgH-iEJFp4uv3pUEHiMarorE/s1600/2014-01-31+14.05.34.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Ankara Çiğdemi (Crocus ancyrensis)</b> çiçeklenme dönemi itibariyle en önemli bitkilerdendir. Ocak sonundan mart ayına kadar çiçeklenebilir. Bu aylarda,İçanadolu koşullarında, balarıları için doğada başka hiçbir nektar kaynağı yoktur.,<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVt6cIA3y2bfW4SR8zI7WCTzCuI1YPWB5KHtbJEkUxeTTMiTuKgls6Fo5AnqE6Cyl6miHaEOPqJKV78vpJ9GAA_ZiyEjw7RmiV9JqLAvl82aMCFVpUtPsIUKAsXpKXWhmmf2WQzYkpQ04/s1600/2013-05-19+13.55.12.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiVt6cIA3y2bfW4SR8zI7WCTzCuI1YPWB5KHtbJEkUxeTTMiTuKgls6Fo5AnqE6Cyl6miHaEOPqJKV78vpJ9GAA_ZiyEjw7RmiV9JqLAvl82aMCFVpUtPsIUKAsXpKXWhmmf2WQzYkpQ04/s1600/2013-05-19+13.55.12.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Kekik (beyaz çiçekli-dağ kekiği-yabani kekik) (thymus ...)</b> mayıs-haziran aylarında çiçeklenir, balı çok kaliteli ve aromatiktir. Taşlık alanlarda yetişebilir, dayanıklı bir bitkidir. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhd4sW6PtMoApqKsHdrQBH8NsRfW3JwcQ2bqP-PG_q-G59Rjz3LLDLzxHnvA22ClC4Pfev2BnP-tm16s8jMa45tdw23QLWwjqPtWrwFTwqyv9FMLXwIfjp8g3RBn2xoGYYrkb_8D7aOgsQ/s1600/2013-06-13+20.02.59.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhd4sW6PtMoApqKsHdrQBH8NsRfW3JwcQ2bqP-PG_q-G59Rjz3LLDLzxHnvA22ClC4Pfev2BnP-tm16s8jMa45tdw23QLWwjqPtWrwFTwqyv9FMLXwIfjp8g3RBn2xoGYYrkb_8D7aOgsQ/s1600/2013-06-13+20.02.59.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Engerek otu (Echium Vulgare)</b> kuraklığa dayanıklı çok yıllık bir bitkidir, haziran ortalarında çiçeklenmeye başlar, önemli bir nektar kaynağıdır,bal verimi yüksektir.Balı kaliteli ve çok güzel aromaya sahiptir. Bu bitkiden elde edilen bal geç kristalize olur.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCQ0dYDQfrtpcuB3olhufTxOUOXn3CwjvZoP-2ZS79j3m8Y3GyAOk3-DFJHcBCnCSvZrcd6wHpepu2kToaIaRFpifmZcjIzvvjAlVgR8JjS1Kv3sL7eqDaVXfFi_lRvOovw7BfILc9V58/s1600/bogurtlen2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgCQ0dYDQfrtpcuB3olhufTxOUOXn3CwjvZoP-2ZS79j3m8Y3GyAOk3-DFJHcBCnCSvZrcd6wHpepu2kToaIaRFpifmZcjIzvvjAlVgR8JjS1Kv3sL7eqDaVXfFi_lRvOovw7BfILc9V58/s1600/bogurtlen2.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Böğürtlen (Rubus fruticosus L) </b>dere kenarlarında ve su kaynaklarına yakın yerlerde görülür,çiçeklenme yaz boyu devam eder ve oldukça uzun sürer. Bal verimi orta derecedir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_z5z34BLmXif2DV-K-DPAPMX2ycKdm7gEpsOspC81k5yntVNvL4Uwye5M8oUID81VvXTWt8qm2Oiy7VGoQSP8TEmz1tOYu5O7NANElj57A06rCNRyL0UhH-J7Rr7U0y5WE8PVWAkQUpU/s1600/ahlat_elmadag4761.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg_z5z34BLmXif2DV-K-DPAPMX2ycKdm7gEpsOspC81k5yntVNvL4Uwye5M8oUID81VvXTWt8qm2Oiy7VGoQSP8TEmz1tOYu5O7NANElj57A06rCNRyL0UhH-J7Rr7U0y5WE8PVWAkQUpU/s1600/ahlat_elmadag4761.jpg" height="320" width="240" /></a></div>
<b>Ahlat</b> <b><i>(Pyrus elaeagrifolia</i>)</b>, yabani armut ağacıdır,kuraklığa dayanıklıdır. Nisan ayında çiçeklenir, balözü ve polen kaynağı olarak önemli bir yere sahiptir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQ5PcBi_XcUvz9_8gUYiodNcUz_55HoKuv1pFv_svHmB1GOJqITbWgS0k_gvR4yUo_iW4lttuoPRkirhYbK3aVO7U62c14wEf-UpQl47u3NS_vwoR7hsrYTUiw_v8PcNomcTPlW-ShfIY/s1600/IMG_5914.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjQ5PcBi_XcUvz9_8gUYiodNcUz_55HoKuv1pFv_svHmB1GOJqITbWgS0k_gvR4yUo_iW4lttuoPRkirhYbK3aVO7U62c14wEf-UpQl47u3NS_vwoR7hsrYTUiw_v8PcNomcTPlW-ShfIY/s1600/IMG_5914.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<b>Alıç ve Yemişken</b> <b>(Crataegus)</b> ağaçları yabani meyve ağaçlarıdır, nisan ayında çiçeklenmeye başlar. Balözü ve polen kaynağı olarak önemli bir yere sahiptir. <br />
<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-8851645901710180972014-05-05T20:43:00.002+03:002014-05-05T20:44:33.025+03:003 mayıs tarihli gezimizden ...Bol yağışlı günlerin arasında,3 mayıs cumartesi günü hava açık ve sıcaktı.Daha önceden planlamaya çalıştığımız ancak en son güne kadar kaç kişi katılacağı belli olmayan gezimiz için ortak araç kiralayamadık ancak bir grup insan özel araçlarla toplanıp Tahtacıörencik'teki arazimizin yolunu tuttuk. Gün boyu evin önünü düzenledik, birkaç tamirat işi yaptık, çayımızı içtik,yemeğimizi yedik,sohbet ettik, kısa bir köy ziyareti yaptık, kovanları açıp arıları kontrol ettik ve biraz taş duvar ördük. Bir baktık gün bitmiş... Akşam olunca rakı ve mangal keyfi...<br />
<br />
Baharın tüm güzellikleri, temiz hava ve tanışmaktan çok memnun olduğumuz yeni arkadaşlarımızla bir güne pekçok şey sığdırmayı başardık.<br />
<br />
Bundan sonra mümkün olduğunca haftasonları Tahtacıörencik'teki arazimizde buluşmak,tanışmak,sohbet etmek,toprakla-taşla,kuşla-böcekle uğraşmak,bilgi paylaşmak, ve harika doğanın tadını çıkarmak için ziyaretler gerçekleştirmek istiyoruz. <br />
<br />
Bizimle iletişime geçmek, etkinliklerimizden, gezilerimizden haberdar olmak için <br />
<div class="vR" style="visibility: visible;">
<span class="vN Y7BVp a3q"></span><br />
<div class="vT">
<span class="vN Y7BVp a3q"><a href="mailto:kardes-bitkiler@googlegroups.com">kardes-bitkiler@googlegroups.com</a> e-posta listesine üye olabilirsiniz. görüşmek dileğiyle. Herhangi bir duyuru yapmamış olsak bile yolunuz Güdül,Beypazarı tarafına düşer ise biraz yolunuzu uzatıp bizi ziyaret etmek isterseniz kapımız her zaman açık olacaktır.</span></div>
<span class="vN Y7BVp a3q">
</span></div>
<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDstUFNgdxHUwwR-PkEUBbvjxYkJ4cvP0-ZcH0vnrWLyn5jhi89rQiktPZRdPS6-3r-ERvPcO2M9BcvjYUdOMgMknK3qwwz5ZsBcMB9qrswYnDWDaKNkkrW2YUP-gg5bcf9bKKV74PCUo/s1600/DSC_0228.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDstUFNgdxHUwwR-PkEUBbvjxYkJ4cvP0-ZcH0vnrWLyn5jhi89rQiktPZRdPS6-3r-ERvPcO2M9BcvjYUdOMgMknK3qwwz5ZsBcMB9qrswYnDWDaKNkkrW2YUP-gg5bcf9bKKV74PCUo/s1600/DSC_0228.JPG" height="180" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwXDQovCwK5iw8XvZeMCk8_Zl08iOwSA66iASw25OlMRPhApF3Nl1wkZRLlM1VGgBi1LHsasUD3OcFL5XoXQlLe_vj-RamuwPMgiectUKPIZvYijaEwyZtNOPnfAviF3tXYvnsiqvUvI0/s1600/DSC_0227.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgwXDQovCwK5iw8XvZeMCk8_Zl08iOwSA66iASw25OlMRPhApF3Nl1wkZRLlM1VGgBi1LHsasUD3OcFL5XoXQlLe_vj-RamuwPMgiectUKPIZvYijaEwyZtNOPnfAviF3tXYvnsiqvUvI0/s1600/DSC_0227.JPG" height="180" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjn-fmYcSE69YTh1Hz256G1jWq0CAS9MaDv0CybJjsNn2vwM6dk6Bdvduvx2oeA7pgI9KySgFCOGzu146qEdcGCEEppSMmRjC4VyrSF5QDBZYTAlEqpLTbq8uIt3Jn2l7AKZ9gVx85U2vA/s1600/DSC_0213.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjn-fmYcSE69YTh1Hz256G1jWq0CAS9MaDv0CybJjsNn2vwM6dk6Bdvduvx2oeA7pgI9KySgFCOGzu146qEdcGCEEppSMmRjC4VyrSF5QDBZYTAlEqpLTbq8uIt3Jn2l7AKZ9gVx85U2vA/s1600/DSC_0213.JPG" height="180" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkVf9qBEAZCkM10CNdf_LaQRxqBHKMP48jsFgx7lu5Czj95mXnTK8FskuI4n-HlcsS0Og0hsCItGh-0no17v-enpXoSZX2cSORbp3q4aQT-CrPV05G1-oOxkF34luHksfRMj4GIt3QYPY/s1600/DSC_0250.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhkVf9qBEAZCkM10CNdf_LaQRxqBHKMP48jsFgx7lu5Czj95mXnTK8FskuI4n-HlcsS0Og0hsCItGh-0no17v-enpXoSZX2cSORbp3q4aQT-CrPV05G1-oOxkF34luHksfRMj4GIt3QYPY/s1600/DSC_0250.JPG" height="180" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnSNiqO9FePTaQ1d3-zjJLUnPLtqoe12vHK8qZD9BQLpjmV_A6xA134YKdDXXKDjV4a9pO999udrLVUbqrlNpPCEJKKjkKDIKP7RWBZbQua6W960zPTpK-UjWyJ_x8Xdo6rys9N9vRu5A/s1600/DSC_0270.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnSNiqO9FePTaQ1d3-zjJLUnPLtqoe12vHK8qZD9BQLpjmV_A6xA134YKdDXXKDjV4a9pO999udrLVUbqrlNpPCEJKKjkKDIKP7RWBZbQua6W960zPTpK-UjWyJ_x8Xdo6rys9N9vRu5A/s320/DSC_0270.JPG" height="180" width="320" /></a></div>
Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-14730020077327993632014-03-26T14:14:00.001+02:002014-03-26T14:25:48.999+02:00Bahar hazırlıkları başladı,arıların erken gelen bahar şenliği...Kış aylarında havaların mevsim normalleri üzerinde sıcak olması bizim de faaliyetleri hızlandırmamıza olanak sağladı. Yaşanan kuraklığın olumsuzluklarına karşı çözümler geliştirmeye bir anlamda mücadele etmeye çalışıyoruz. Bu noktada erken bahar hazırlıklarının da önemi artıyor. Geçen sene yağmur suları ile tamamen dolan göletimiz,bu sene neredeyse hiç su tutamadı. İhtiyacımız olan suyu, Süvari Çayı'ndan motor ile arazimize taşımak için yollar arıyoruz.<br />
<br />
Arazimizin bir kısmını taş duvar ile kapattık, hem arazideki taşlar önemli ölçüde temizlenmiş oldu, hem de doğal bir çit,rüzgar kıran,yangın bariyeri görevi görebilecek güzel bir duvarımız oldu. Harcanan yoğun emeği saymazsak taş duvar örmenin hiçbir maliyeti yok, ancak oldukça ağır ve yorucu bir iş olduğunu da söylemek lazım.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhviZDZZ6wpB3HG5YXSNqK3SQ6QM_bTPxrllOizBPELsHeCWolX4wgsfjt_9PchIIdAEDZqfO29q2T-v1gn-8mJzn7kNyxROICQXew83ilxnNTh0uyZ0hZ3AwZEHDcWw3p9aOtKljP6LMs/s1600/2014-02-01+15.58.55.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhviZDZZ6wpB3HG5YXSNqK3SQ6QM_bTPxrllOizBPELsHeCWolX4wgsfjt_9PchIIdAEDZqfO29q2T-v1gn-8mJzn7kNyxROICQXew83ilxnNTh0uyZ0hZ3AwZEHDcWw3p9aOtKljP6LMs/s1600/2014-02-01+15.58.55.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidFgMZ6pciD8YBkUQ-cTDyRAkmIMtI8RNgEwJa5s0DC1lAGRBbajOk6Kr8rnN93YmK0kyLKJ0ZQkT742PT3UWv_wQ812lKpSGGrpGthpBmJnodaIeeQP7I50475nU5Izuh1RTEhw2K7GM/s1600/2014-03-25+17.01.02.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidFgMZ6pciD8YBkUQ-cTDyRAkmIMtI8RNgEwJa5s0DC1lAGRBbajOk6Kr8rnN93YmK0kyLKJ0ZQkT742PT3UWv_wQ812lKpSGGrpGthpBmJnodaIeeQP7I50475nU5Izuh1RTEhw2K7GM/s1600/2014-03-25+17.01.02.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQvg6OAqP8C9z7zavfC7hzwUiMTzLp6C59V0OLcR_S81l-dlRjkR8SQG4p9Bq4gEIT-sr9vz6pV4ynZnU8ZpyhP6uD0FUiHve28vWgw4fCBNmBU5ZbjgxkUP_ZpUsITd4oPeJl2BpT5y8/s1600/2014-02-01+15.59.35.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgQvg6OAqP8C9z7zavfC7hzwUiMTzLp6C59V0OLcR_S81l-dlRjkR8SQG4p9Bq4gEIT-sr9vz6pV4ynZnU8ZpyhP6uD0FUiHve28vWgw4fCBNmBU5ZbjgxkUP_ZpUsITd4oPeJl2BpT5y8/s1600/2014-02-01+15.59.35.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
Yaklaşık 2 senedir uğraştığımız ve aslında öğrenmeye çalıştığımız "kuru (harçsız) taş duvar örme" işini sonunda öğrendik ve arazimizin bir bölümünü duvarla kapatmayı başardık. Mayıs ayına doğru tahtacıörencikte,kuru taş duvar örme ile ilgili pratiğe dayalı bir çalışma yapmayı düşünüyoruz.Kuru duvar ile ilgilenen ve nasıl örüleceğini öğrenmek isteyenler için güzel bir çalışma olabilir.<br />
<br />
Taşın başka bir kullanım alanı da daha önceki yazılarda da bahsettiğimiz gibi taşlardan yükseltilmiş sebze,ot yatakları hazırlamak<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSCm4S9lN6_t6m7N65iJivULeirzmM7BkmRIvPwq4b_DM8oo4Q-PJW4FuiMshyphenhyphenl_AvfRYWNUeIe4cBEuaUqZHidbwZOl1A10vy6qTZnRPrk_0d5LqLdAxm3vNbuY-y61Pm7oAMhLzB2OA/s1600/2014-03-24+07.22.04.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjSCm4S9lN6_t6m7N65iJivULeirzmM7BkmRIvPwq4b_DM8oo4Q-PJW4FuiMshyphenhyphenl_AvfRYWNUeIe4cBEuaUqZHidbwZOl1A10vy6qTZnRPrk_0d5LqLdAxm3vNbuY-y61Pm7oAMhLzB2OA/s1600/2014-03-24+07.22.04.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
Resimde görülen taş sebze yataklarında toprak derinliğini en az 40-60 cm arttırmış oluyoruz, üzerine basılmadığı için toprak zarar görmüyor, organik maddelerle toprağı beslemek ve toprak kaybını önlemek de kolaylaşıyor. Bu tip yataklar mevsimlik sebze,çiçek,şifalı ot gibi bitkilerin üretimi için ideal.<br />
<br />
Meyve fidanlarımızı diktik, geçen seneden kalanlarla birlikte 10 adet meyve ağacımız oldu,deneme amaçlı olduğu için sayıyı düşük tuttuk,eğer bu seneyi de atlatırlarsa sayıyı arttırmayı, hiçbir kimyasal gübre,ilaç veya müdahale olmaksızın organik meyve yetiştirmeyi de deneyeceğiz. Baharda çiçek açan meyveler arılara besin olacak. Şimdiye kadar ağaç yaprakları ile malçlamak ve karaçalı diplerindeki organik maddece zengin toprağı eklemek dışında hiçbir müdahalemiz olmadı, hatta su şebekemiz olmadığından düzenli sulama bile yapamadık. Ancak geçen seneden kalan ağaçlarımızın bir kısmını yaşatmayı başarabildik.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLzCp3C_A1zzdtXPnyzhevkaiNunnqpZ6-VyWPX5ThfVZvf0uasVplb__LtlqoRVVHIwXLQUU0qXL6x-jvFk4I3NrVZMNiJ9b2W9K-2DQVUzjHvEuUPN50w81w1CjCZpnTU2Sg_Cteepk/s1600/2014-03-24+07.22.53.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjLzCp3C_A1zzdtXPnyzhevkaiNunnqpZ6-VyWPX5ThfVZvf0uasVplb__LtlqoRVVHIwXLQUU0qXL6x-jvFk4I3NrVZMNiJ9b2W9K-2DQVUzjHvEuUPN50w81w1CjCZpnTU2Sg_Cteepk/s1600/2014-03-24+07.22.53.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
Alttaki resim: Tohumdan yetiştirdiğimiz yabani badem,çevresi taşla kapatıldı, üzerine karaçalı dibinden alınmış organik madddece zengin toprak ve üstü meşe yaprakları ile malçlandı. Bu sene 2 yaşına girecek.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg12f1hquETU171hCZNhPBI9uVXxgbu_Skpivt4npnTsX7FFm4pEhP11pQ3FNH5nrmeSDDUcBw6-_DyS9u8RUbkkkAulYhLlYciVyHAEAfCgCTNgq1P9RVuxUiGsoX_A_xsZQ9E6UFbYIc/s1600/2014-03-24+07.22.23.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg12f1hquETU171hCZNhPBI9uVXxgbu_Skpivt4npnTsX7FFm4pEhP11pQ3FNH5nrmeSDDUcBw6-_DyS9u8RUbkkkAulYhLlYciVyHAEAfCgCTNgq1P9RVuxUiGsoX_A_xsZQ9E6UFbYIc/s1600/2014-03-24+07.22.23.jpg" height="320" width="240" /></a></div>
<br />
Ana faaliyetimiz arıcılık olduğu için yöremizdeki bitki çeşitliliği
çok önemli, ocak ayında çiğdemler açta,havalar da sıcak gidince
arılar,kovanlarına yoğun olarak nektar,polen ve su taşıdılar. Mart sonlarına doğru ise yabani erik,armutlar çiçek açmaya başladı, son yapılan kontrolde görüldü ki arılar iyice üremişler,erkenden güçlenmişler. <br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
</div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwkIR4SHJ3mbea-_q7uy3W53n7GVXpIempNv5l-AzPllYvbvGWne5oSL8enls7kMc0aJRDEM5WuLSo5BpK8rRVaAr02yultdEanKKE4OVyLf4FtXotWSHgS2HYz5SJxGMnj74FBSXzKCE/s1600/2014-03-21+12.05.20.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjwkIR4SHJ3mbea-_q7uy3W53n7GVXpIempNv5l-AzPllYvbvGWne5oSL8enls7kMc0aJRDEM5WuLSo5BpK8rRVaAr02yultdEanKKE4OVyLf4FtXotWSHgS2HYz5SJxGMnj74FBSXzKCE/s1600/2014-03-21+12.05.20.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
2013 baharında, 17 kovan ile başladığımız arıcılık serüveninden 2014 mart ayı itibariyle 3 kovanı kıştan çıkartmayı başardık. Kayıp oranımız çok yüksek ancak ilk sene acemilik ve bilgisizlikten ötürü yaşadığımız kayıpların bu sene tekrarlanmayacağına inanıyoruz. Görüldü ki, bu iş doğru zamanda ve minimum müdahale ile sürdürülebilir bir şekilde yapılabilir. 1 sene boyunca sadece varroa için organik sertifikalı timol (kekik) özü bulunan thymoset dışında hiçbir ilaç,vitamin,katkı maddesi kullanmadık. Bir süre sonra arı kolonilerinin varroaya karşı belli bir direnç oluşturabileceğini düşünüyorum. Çünkü arıları gezdirmeyi düşünmüyoruz, görüldü ki en mutlu arı sabit yerinde duran arıdır, arı kayıplarını azaltmak ve hatta koloni sayısını çoğaltabilmek birinci hedef olmalı. Bir zaman sonra bölgeye adapte olmuş,dayanıklı ve mutlu arı kolonileri olabilir...<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-7638761745951158102014-01-19T23:23:00.001+02:002014-01-19T23:28:50.147+02:00Şiddetli kuraklık içinde kış gözlemleri ve arıların kışlatılmasıTahtacıörencik yöresinden bahsedecek olursak Ekim ayından bu yana gözlemlediğimiz kadarıyla kurak ve dengesiz bir kış sezonu yaşadığımızı söyleyebiliriz. Devlet Meteoroloji İstasyonu verilerine bakacak olursak http://www.mgm.gov.tr/veridegerlendirme/kuraklik-analizi.aspx#sfU gözlemlerimizde yanılmadığımızı görüyoruz. Verilere göre bulunduğumuz bölge için (Tahtacıörencik köyü,Bolu ile Ankara sınırına çok yakın) son 3 aylık dönemde şiddetli kuraklık, son 24 aylık verilere göre ise orta derece kuraklık yaşandığı bildirilmiş. Kuralık köyden şehire tüm insanların hayatını olumsuz etkilemeye devam ediyor. Su kaynakları azalıyor,dereler kuruyor,bitkiler yeterince gelişemiyor,hayvanlar yiyecek bulmakta sıkıntı yaşıyor...<br />
<br />
En son aralık ayının başında birkaç gün kar yağdı ancak bundan sonra hiç yağış olmadı, geçen sene bu zamanlarda yağmur suyu göletimiz tamamen dolmuştu ancak bu sene içinde tek bir damla su yok, sıcaklık mevsim normalleri üzerinde seyretmesine rağmen, anlık aşırı kuru soğuklar yaşanabiliyor.<br />
<br />
Maalesef kapitalist sistem yeryüzündeki tüm yaşamsal kaynakları acımasızca sömürüyor. Bu kadar ciddi kuraklık yaşandığı bir dönemde yetkili ağızlardan herhangi bir önlem alınacağı mesajını alamıyoruz. Tek yapılan gerçekleri inkar etmek ve büyük kitleleri herhangi bir sorun olmadığına inandırmak. Ancak tüm dünya kamuoyunun önemli bir kısmı birlikte güçlü bir şekilde harekete geçer ise kısa vadede yeryüzü kaynaklarının aşırı sömürülmesine engel olabiliriz.<br />
<br />
Mevcut durumu kabul edip,tespitte bulunmak ve duruma uygun çözümler aramak lazım. Geçen sene fazlaca plansız ve acele giriştiğimiz yağmur suyu toplama göletinin isabetli bir karar olduğunu anladık,temmuz başına kadar sadece kış yağışlarından topladığımız açık bir mini gölet oluşturmuştuk.Kuraklığın yaşandığı dönemlerde daha fazla yağmur suyu göleti ile su tüketimi azaltılabilir, belki de bir süre sonra doğa herkesi bunu yapmaya mecbur bırakacak, permakültürde bahsedilen su hasadı tekniklerinin ne kadar önemli olduğunu birkez daha gördük. Tabi imkanı olanlar detaylı bir planlama ile daha iyi sonuçlar elde edebilirler.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrnKU5niYkKEIqcQ-CKvdoIRwv_pMy65H2myKPld-0ht7FkggFDDlN9uY42uKIl6CCiZrCVTqG1Jp4QxBGmyN3r3sTV6_zQRY_PPjQU1KdBMUx0kgZYDSLYVrSfo0wdmRxmjVRRgkzo2I/s1600/2014-01-16+12.45.52.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjrnKU5niYkKEIqcQ-CKvdoIRwv_pMy65H2myKPld-0ht7FkggFDDlN9uY42uKIl6CCiZrCVTqG1Jp4QxBGmyN3r3sTV6_zQRY_PPjQU1KdBMUx0kgZYDSLYVrSfo0wdmRxmjVRRgkzo2I/s1600/2014-01-16+12.45.52.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Biraz da arılardan bahsedecek olursak geç sonbaharda havaların yine kurak gitmesi sebebiyle hava genelde yağışsız ve güneşli idi. Bir şekilde havanın bu durumu sarı arı (eşek arısı da deniyor) nüfusunun aşırı artmasına ve balarılarının kovanlarını yağmalamalarına sebep oldu, iç anadolu için birçok arıcı ile konuştum hepsi de sarı arıların zararından muzdarip idi. <br />
<br />
Sarı arılar özellikle yaz sonunda doğada besinleri azaldığı için bal arılarının kovanlarına saldırırlar, ancak yaz sonu hava kapalı,yağışlı olduğu günler uçamadıkları için zararları daha az olurdu, bu sene sonbaharda hava normale göre sıcak ve açık olduğundan balarılarına daha çok saldırdılar. Kovanın içine giren sarı arılar, bal ve arı larvalarını yağmalarlar,doğada nektar olmadığından zaten zor günler geçiren bal arıları için bu felaket olur.Bu saldırılar kasıma kadar devam etti.<br />
<br />
Sonuç olarak baharda 17 kovan ile başlamıştık, şimdi ancak 3 tane kovan hayatta kalmayı başarabildi. Bu kalan 3 kovan bir şekilde sarı arılarla baş edebilmeyi başardı. Balarıları için başka bir felaket ise varroa zararlısıdır, bundan önceki yazılarımızda bahsetmiştik.<br />
<br />
Ocak ortasında sıcak ve güneşli bir günü yakalayan arılar derhal fırsatı değerlendirdi ve kovandan dışarı akın etti. Bol bol su ve polen taşıdılar. Muhtemelen bu polenlerin kaynağı da resimde görülen çiğdemler...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoEA_NbQGr5l-osqEhVZDIkGcI0Lfyd3ByCj_XVgCnbLBy4FJnimFgssjrTOO-iHMIr5tNa3EbRYiTrVJYTW3UKmNE5qSy6Z9wtiNqR5DbXjfN2FKXuOTV6hSutbHBh227SiTxIeYLaA8/s1600/2014-01-17+12.29.38.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjoEA_NbQGr5l-osqEhVZDIkGcI0Lfyd3ByCj_XVgCnbLBy4FJnimFgssjrTOO-iHMIr5tNa3EbRYiTrVJYTW3UKmNE5qSy6Z9wtiNqR5DbXjfN2FKXuOTV6hSutbHBh227SiTxIeYLaA8/s1600/2014-01-17+12.29.38.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
Eğer başarabilirsek,bu kalan 3 kovanımıza kışı atlatıp işaretleyerek çoğaltmak istiyoruz. Çünkü bulunduğumuz bölgenin koşullarına dayanabilen nesiller yetiştirmek istiyoruz.Bu bizim için çok önemli.<br />
<br />
Warre ve perone gibi alternatik karakovanlara koyacağımız oğulları ve alacağımız sonuçları da heyecanla bekliyoruz.<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com4tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-47939789805257110062013-10-08T14:10:00.001+03:002013-10-08T14:24:03.102+03:00Sonbahar bakımı ve varroa mücadelesiSonbahar geldiğinde, yaptığımız kontrollerde "varroa" zararlısının arılara büyük zarar verdiğini gördük.Birçok kolonimizi bu yüzden kaybettik.Acemi olmasak daha önceden durumu farkedip etkin bir mücadeleye daha erken başlayabilirdik. Varroayı arıların üzerinde görebildiğimizde istilanın büyük boyutta olduğunu bilmiyorduk. Biraz acı bir tecrübe oldu.Varroanın verdiği zararın soğuktan kaynaklandığını zannederek epey zaman kaybettik.<br />
<br />
Varroa'dan biraz bahsetmek gerekirse,Avusturalya dışında dünyanın her yerinde görülen, balarılarının başına ciddi şekilde bela olan,hızla üreyen ve sonunda kolonilerin sönmesine sebep olan bir tür parazit. Arı üzerine çok dikkatli bakıldığından görülebiliyor,petek gözlerine girerek larva aşamasında arıların besinlerini tüketiyor ve gelişimini engelliyor.<br />
<br />
Varroa mücadelesinde çok çeşitli yöntemler mevcut biyolojik yöntemlerin yanısıra,organik ve organik olmayan yöntemler de mevcut. Biz Organik sertifikalı ilaçlardan timol (kekik yağı) etken maddeli "Thymoset" adlı ürünü tercih ettik. Diğer organik asitlerin formik,laktik ve oksalik asit de tercih edilebilirdi ancak kullanımı en kolay olanı thymoset tablet idi. Bir de formik asitin jel formülü var,kullanımları birbirine çok yakın. Her ikisi de çerçevelerin üstüne konarak 15-20 gün boyunca buharlaşma yoluyla varroayı öldürmesi bekleniyor. Varroaya karşı kullanılan organik asitler, varroa üzerinde ölümcül etki yapıyor. Varroa yavru gözüne girip arılar da gözü kapattığı zaman uyguladığınız yöntem varroaya zarar vermiyor, bu yüzden bu tabletlerin 15-20 gün kovanda kalması önemli. <br />
<br />
Ruhsatında bal hasadı zamanı bile kullanılabileceği ve balda kalıntı bırakmadığı yazıyor ancak yine de bal hasadından önce kullanmamak daha iyi olabilir. <br />
<br />
Varroa mücadelesinde organik olmayan ilaçlar da kullanılıyor ancak bunların balda kalıntı süreleri var.Bu tip ilaçların kullanımı balda kalıntı bıraktığı için insan sağlığına zararlı olabilir. Mümkün olduğunca organik yöntemleri kullanmakta fayda var. Maliyet açısından da çok ciddi bir fark yok örneğin thymoset tabletin kovan başına maliyeti 2.5TL civarında. Tabi 200'ün üzerinde kovanı olanlar için bu maliyet görece biraz fazla olabilir ancak daha doğal ve sağlıklı bal üretmek için değer.<br />
<br />
Ekim ayına girdiğimizde havalar aniden soğudu, bu yüzden kovanların ısı izolasyonunun da önemi arttı. İçimize pek sinmemesine rağmen kovan kapaklarının altlarına strafor yerleştirdik. Arılar, straforun kokusundan rahatsız olmasın diye bir çuval bezine sararak yerleştirdik. Zaten arılar eğer çuval bezine sarmadan koyarsanız straforu ısırıp kopararak parça parça kovandan dışarı atıyor. <br />
<br />
Sonbahar bakımında ve aslında her zaman,en önemli mesele ise arıları sıkıştırmak, maalesef sıkıştırmanın önemini çok geç anladık.Bir çerçevede arı çok yoğun olarak bulunmalı, boş çerçeveler ve az ballı olanlar alınıp arıların sıkışık,boşluksuz,az sayıda çerçevede çalışmaları ve böylece ısıyı muhafaza edip daha az enerji harcamaları sağlanmalı.Çerçevelerin bittiği yerler de bölme tahtası veya strafor ile boşluk kalmayacak şekilde iyice kapatılmalı.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjK1RUMU4pjKMarU2oDdxaXC6YAB8GpyLx9WeYTkhK2zPHzM7ErpkVgz3hsfNfc1KhNABEw-ub7WsI4OmAMWfR4kLWWczUk9PFsbWk8EX-s8DJWHA_xrhKTBTKxUhRPLVN1MENOj0VASho/s1600/DSC_0196.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjK1RUMU4pjKMarU2oDdxaXC6YAB8GpyLx9WeYTkhK2zPHzM7ErpkVgz3hsfNfc1KhNABEw-ub7WsI4OmAMWfR4kLWWczUk9PFsbWk8EX-s8DJWHA_xrhKTBTKxUhRPLVN1MENOj0VASho/s1600/DSC_0196.JPG" height="214" width="320" /></a></div>
Bir örnek olması açısından yukarıdaki resimde,çerçevedeki arı sayısının iki katından fazla olmalı,yani neredeyse çerçeve arıdan hiç görünmemeli. Tabi bunu başarabilmek kolay değil. Bal,polen ve yavru-yumurta dolu çıtaları alamayabiliyorsunuz,ne kadar çerçeve bıraktığınızda ne kadar sıkışacağını tahmin edebilmek acemi bir arıcı için kolay değil.<br />
<br />
Sıkıştırdıktan sonra aldığınız çerçevelerdeki balı alıp süzerek şeker pancarından öğütüp elde ettiğiniz pudra şekerini bal ile karıştırıp yoğun bir kıvama getirip poşetleyerek çerçevelerin üzerine koyuyorsunuz.Buna arıcılar "kek" adını vermiş.Havalar soğuduğunda sıvı şeker-su karışımı ile arılara besleme yapamıyorsunuz çünkü arılar soğukta sıvı karışımı çekemiyor.<br />
<br />
Kısacası sonbahar bakımı arıları uygun sayıda çerçevelerde sıkışık tutup kışı üşümeden geçirebilmelerini sağlamak,aldığınız fazla çerçevelerdeki kek haline getirip arıya geri vermek, varroa mücadelesini yapmak ve hava müsait olduğunda yavru,yumurta ve ana kontrolü yapmak olarak özetlenebilir.Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-84925752581433030432013-10-08T13:08:00.001+03:002013-10-08T13:09:07.147+03:00Tahtacıörencik köylüleri,HES (Hidroelektrik santral) projesi istemiyor!<b> Süveri (Süvarı) Çayı'nın önemi:</b><br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHssw6QqelwAPR8B5V9JPk8EPKNzbg7tJyhg_HvAPMeVLhXPYDYClYSUmfQ25jfnBVYimln5GtvrdlN-GZgfIaJetihwVLX7KlJOlyAuAYLVxJWPKgsIw_FEQI0grRzIIIwfxyx6Czwso/s1600/ahmet+nas+bostan6489.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjHssw6QqelwAPR8B5V9JPk8EPKNzbg7tJyhg_HvAPMeVLhXPYDYClYSUmfQ25jfnBVYimln5GtvrdlN-GZgfIaJetihwVLX7KlJOlyAuAYLVxJWPKgsIw_FEQI0grRzIIIwfxyx6Czwso/s1600/ahmet+nas+bostan6489.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
Süveri (Süvari) Çayı, Ankara'nın kuzeybatısında,Güdül-Beypazarı ilçeleri sınırında kalan Tahtacıörencik Köyü,Uruş Beldesi,Dereli ve Doğançalı Köyü arazilerinden geçen Ankara'nın en temiz derelerinden biridir. Köylüler uzun yıllardır dere kenarındaki tarlalarda çeltik (pirinç), fasülye,domates gibi ürünler yetiştirmiş,büyük ve küçükbaş hayvanlarını otlatmıştır. 80'li yıllardan sonra köylerden kentlere yaşanan büyük göçler sonrasında köy nüfusunun azalması sonucu tarım ve hayvancılık faaliyetleri azalmış ancak son birkaç yılda, emekli olan veya kentlerde aradığını bulamayan insanların geri dönüşü ile eskisi kadar olmasa bile tekrar tarımsal faaliyetler hız kazanmıştır.Bir anlamda kentlerde başlayan ekoloji-çevre hareketi bu bölgeyi de etkilemiştir. Tarım ve hayvancılık faaliyetleri, doğal yapıyı bozmadan,kirletmeden,dışsal kaynaklara gereksinim duymadan yapılabilmektedir.Civar köylerde arıcılık faaliyetleri de yapılmakta,Ankara'da yazların kurak geçmesi sebebiyle çay, yaz mevsiminde de bitki çeşitliliği barındırması açısından arılar için çok önemli bir besin kaynağı görevi görmektedir.<br />
<br />
Süveri çayı çevresi tarımsal üretimin yanısıra biyolojik çeşitlilik açısından da çok önemli bir yere sahiptir. Çok çeşitli bitki ve hayvan çeşitlerine ev sahipliği yapan alanda son yıllarda Ankaralıların ziyaretlerinde doğa yürüyüşleri,piknikler,doğal tarım etkinlikleri,kuş gözlemleri,kamping gibi faaliyetler de yapılmaktadır.<br />
<br />
Tahtacıörencik köylülerinin dayanışmak içinde kurmuş olduğu Tahtacıörencik Doğal Yaşam Kolektifi (TADYA) <a href="http://tahtaciorencik.wordpress.com/">http://tahtaciorencik.wordpress.com/</a> ilk kez bu yıl kaymakamlığın desteği ile organik tarıma geçmiş,10 dönümden daha büyük bir alanda domates, biber, patlıcan gibi mevsimlik sebzeler üretmiş ve bu ürünleri Ayrancı organik pazarında Ankaralılara ulaştırmıştır. Bunun yanında Ankaralıların doğal ürünlere aracısız bir şekilde ulaşabilmek için kurmuş olduğu <a href="http://ankaradbb.wordpress.com/">DBB</a> grubu sayesinde küçük üreticilerin doğrudan tüketicilere ulaşması sağlanmış,doğrudan iletişim kurulabilmesi sağlanmış,dayanışmda da artmıştır.Bu bağlamda özellikle bahar ve yaz aylarında birçok Ankaralı bu güzel doğal alanları,köyleri ziyaret etmiştir.<br />
<br />
<b>Hes projesi ile bölgenin doğal ve kültürel yapısı yok edilmek isteniyor...</b><br />
Süveri çayı,yapılmak istenen Hidroelektrik projesi ile kirletilip,borulara hapsedilerek çevresindeki doğal yapının tahrip edilmesi, yukarıda anlatılan tüm bu güzel gelişmelerin önünü tıkar nitelikte.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEioOkYPlZTOxR4idrVeyRSxlPd2Vg6EFwcH7KYqZ8xJcLhJppasBgu8bdTlLTtdlgaNpnNm2sYPSx-KJcelMh5jd7Y2pPOHs-ONb63fjm_tdeZRt6J0H40tg10czzD86rv1jBXsEV4hiyg/s1600/IMG_6488.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEioOkYPlZTOxR4idrVeyRSxlPd2Vg6EFwcH7KYqZ8xJcLhJppasBgu8bdTlLTtdlgaNpnNm2sYPSx-KJcelMh5jd7Y2pPOHs-ONb63fjm_tdeZRt6J0H40tg10czzD86rv1jBXsEV4hiyg/s1600/IMG_6488.JPG" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
<br />
Yaklaşık iki sene önce bölge halkına danışılmadan alınan bir karar ile Süveri Çayı üzerine 2.4 megavatlık bir Hidroelektrik santral kurulması planlanmıştı. Olayın köylüler tarafından duyulması ardından köylüler büyük bir tepki göstermiş ve yürütmenin durdurulması için dava açılmış ve köylüler davayı kazanmış ve mahkeme, yürütmeyi durdurma kararı vermiştir. Kararın sebebi santral projesinin ÇED'den (çevre etki değerlendirme) muaf tutulmasıdır. Bu karara rağmen Hes inşaatı ve işletmesi ihalesini alan şirket vazgeçmiyor ve çeşitli yollara başvurarak sırf kendi maddi çıkarları için doğal yapıyı ve yaşamsal kaynakları talan edecek bu projeyi hayata geçirmekte israr ediyor. Köylülerin büyük çabası ve direnişi sonucu Hes yapımını üstlenen şirkete geçit verilmemiş, hukuksuz inşaata başlaması engellenmiştir.<br />
<br />
<b>Yapılmak istenen HES projesi neden istenmiyor? </b><br />
* Devlet ile özel şirket arasından imzalanan anlaşmaya göre: Suyun kullanım hakkı 45 yıllığına özel bir şirkete verilmiş olacak,yöre halkının çayın suyundan faydalanması şirketin insiyatifine bırakılacaktır.<br />
* Geçimini tarım ve hayvancılıktan kazanan bölge insanı için çay, büyük önem taşıyor. Eğer proje gerçekleşirse çayın suyu borulara hapsedilecek, çevresi çit ile kapanacak ve halkın dereye erişimi engellenecektir.<br />
* İnşaat sebebiyle dere kenarındaki tarlalar tamamen yok olacak, birkaç senedir artan tarımsal faaliyetlerle geçimini sağlayan aileler büyük zarar görecektir. Suyun kullanım hakkının şirkete geçmesi dolayısıyla artık tarlaları çayın suyu ile sulamak mümkün olmayacaktır.<br />
* Bölgede yaşayan bitki ve hayvan türleri çok büyük zarar görecektir.Çayda yaşayan balıklar,nesli tehlike altındaki tatlısu kaplumbağaları,yengeçleri yok olacaktır. Yaban hayatı, projenin yarattığı kirlilik ve yıkımdan nasibini alacaktır.<br />
<br />
<b>Süveri Çayı sadece yöre insan değil tüm Ankaralılar için önemlidir.</b><br />
Tarımsal ürünlerin kalitesi ve doğallığının yanı sıra, Ankara gibi büyük bir şehirin gıda ihtiyacının daha yakın mesafelerden karşılanması uzun vadede Türkiye'nin petrolde dışa bağımlılığı göz önüne alındığında oldukça önemlidir.Ülkemizde tarımsal üretim gitgide doğallıktan uzak,dışsal kaynaklara bağımlı ve sürdürülebilir olmayan yöntemlerle yapılırken Tahtacıörencik Doğal Yaşam Kolektifinin sürdürmekte olduğu faaliyet oldukça önemlidir. İleride raylı sistemin, güneş ve rüzgar enerjisinin de daha etkin kullanımı ile büyük şehirlerin gıda ihtiyacı hem de daha ucuz hem de daha kaliteli ürünler ile karşılanabilir.<br />
<br />
Su kaynaklarının bu kadar önemli olduğu bir çağda, kuraklıkların yaşandığı dönemlerde temiz bir çayın kenarında yapılan tarım alanı yok edilmemeli aksine korunmalıdır. <br />
<br />
<br />
<br />Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-2863565953534922688.post-15773992840920073142013-08-22T12:19:00.001+03:002013-08-22T12:19:31.370+03:00Bal Hasadı sonrası, sonbahara hazırlık...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbPR4gH8-4wpc4gJnVDKQ_IgNcHuhImPvbr1YuV55ZQ8NgGOhmhcgUzG2ej8T7gAwBQ_mwv3SCdfgctZZv8h2qNxk9TI6jsZp8utwF5hQU5s7BhG7wWT9PKIwjuUBPtgq33xJnSl4bwuA/s1600/2013-08-15+19.09.07.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjbPR4gH8-4wpc4gJnVDKQ_IgNcHuhImPvbr1YuV55ZQ8NgGOhmhcgUzG2ej8T7gAwBQ_mwv3SCdfgctZZv8h2qNxk9TI6jsZp8utwF5hQU5s7BhG7wWT9PKIwjuUBPtgq33xJnSl4bwuA/s1600/2013-08-15+19.09.07.jpg" height="240" width="320" /></a></div>
<br />
Bal hasadı sonrası arılara daha iyi bakabilme ve mevcut sorunları tespit etme şansımız oldu. Bir kovanımız da yağmalandı ve ilk kolonimizi kaybetmiş olduk. Muhtemelen anası ölmüştü, ana ölünce artık koloniyi bir arada tutan feromon kokusu salgılanmadığı için diğer arıların yağmalaması da kolaylaşıyor.<br />
<br />
Kovanların yarısına yakını diğerlerine göre yarı yarıya az nüfusa sahipti, bu kolonilere güçlü kovanlardan destek için arısı ile birlikte çerçeve tranfer ettik, anası ölmüş bir kaç koloniyi de anası olan diğer koloniler ile yavaş yavaş birleştiriyoruz ki kışa güçlü girsinler.<br />
<br />
Bal hasadı yaptıktan sonra bal stoğu az olan kolonilere şeker ve su karışımı şerbet ile destek yaptık, şeker tek başına arılar için iyi bir besin kaynağı değildir ve kışı geçirmelerine yetmez bu yüzden mümkün olduğunca hasat zamanı kovanlarda yeterli bal bırakmaya dikkat etmek gerekir. Şeker anaarıyı yumurtlamaya teşvik eder, uzaklara gidecek tarlacı arılara bir nevi yolluk olur ve kışa girerken nüfuslarını korumalarını sağlar. Az da olsa arılar hala kovanlara nektar taşıyor. <br />
<br />
Bazı arıcılar, arıların bağışıklık sistemini güçlendirmek için vitamin ve teramycin gibi destek maddeleri kullanıyorlar fakat biz böyle bir uygulama yapmıyoruz. Şeker desteğini ise ancak koloni çok güçsüz ise, ana arı az yumurtluyor ve bal stokları az ise veriyoruz. Zaten güçlü koloniler fazla müdahaleye ihtiyaç duymuyorlar. Amaç kışı geçirdikten sonra en güçlü kolonileri bölmek ve bu şekilde arıları çoğaltmak. Eğer başarabilirsek uzun vadede yörenin koşullarına en iyi uyum sağlamış arılara sahip olabiliriz.<br />
<br />
Sonbahar yaklaşırken en önemli sorulardan biri de varroa mücadelesi yapılıp yapılmayacağı, eğer yapılacak ise hangi mücadele yönteminin kullanılacağıdır.<br />
<br />
Daha önce portakal kabuğunu kurutup körükte yakarak, dumanı kovanların içine vermek suretiyle varroa mücadelesi yaptığımızdan bahsetmiştik ancak araziyi seyrek ziyaret ettiğimizden dolayı pek etkili olduğunu zannetmiyorum.<br />
<br />
Sonbaharda, deneme amaçlı olarak 3-5 kovanda hiç varroa mücadelesi yapmayıp kalan tüm kovanlarda ise formik asit veya timol gibi etken maddeler içeren organik asitler kullanmayı düşünüyoruz. Kış bitiminde, erken ilkbaharda mücadele yapılan ve yapılmayan kovanlar arasındaki farkı görme şansımız olacak. Her ne kadar piyasada satılan organik asitlerin balda kalıntı bırakmadığı ve insan sağlığına zararı olmadığı belgelenmiş olsa da, bir şekilde varroa ile kendi yöntemleri ile başa çıkabilen arı kolonileri yaratmak daha sürdürülebilir bir yöntem olabilir. Bununla ilgili gerek yurtdışında gerekse Türkiye'de yapılan çalışmalar var. Bu çalışmaları da dikkatle takip etmek gerekir.<br />
<br />
Varroaya dirençli hatlar oluşturmak kolay bir iş değil, maalesef varroa mücadelesi yapılmayan bir koloninin 1-2 sene sonra çökmesi çok büyük ihtimal. Eğer varroaya dirençli hatlar geliştirilebilirse bu arıcılık için büyük bir gelişme olur.<br />
<br />
Mayıs ayından şimdiye kadar, bal hasadı sonrası az miktarda şeker-su karışımı vermek dışında hiçbir yapay müdahalede bulunmadık. Arıların kontrol edilmesi, nüfuslarına ve ihtiyaçlarına göre çerçevelerin düzenlenmesi, eklenip çıkarılması, havaların durumuna göre kovanların ısı izolasyonunun değiştirilmesi, kovan uçuş deliklerinin yağmaya karşı daraltılması gibi günlük işler dışında herşeyi koloni kendisi hallediyor zaten. İleride varroaya dirençli kolonilerin elde edilmesi ile müdahelesiz arıcılık mümkün hale gelecektir. <br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Unknownnoreply@blogger.com2