14 Mayıs 2013 Salı

sürdürülebilir arıcılık denememiz: bölüm 2

Yazımızın ilk bölümünde ekolojik bal üretimi konusunda en büyük engellerden birinin kullanılan temel petekler olduğundan bahsetmiştik. Temel petek kullanmamak için sırası gelen yerlere boş çerçeve vermiştik, bu yöntemden pek verim alamadık (ustalar haklı çıktı), yok denecek kadar az mum ördü, bu aslında beklediğimiz birşeydi. Arılara tekrar temel petek verdik ve gördük ki temel peteği kabartmaları şu aşamada boş çerçeveye boylu boyunca kendi peteklerini örmelerinden daha kısa sürüyor. Tabi ki bu ticari arıcılık yapanların daha çok tercih edebilecekleri bir yöntem. Peki, temel peteğe karıştırılan parafinden kurtulmak ve arının doğal balmumu ile yapılan temel petekler kullanmak mümkün değil mi? Mümkün! Eğer kendi temel petek yapma makinenizi edinirseniz ve sadece arının doğal balmumundan temel petek yaparsanız, ya da sadece sizin verdiğiniz balmumu ile size temel petek yapan güvenilir bir yer ile anlaşırsanız tüm parafinli temel peteklerinizi imha ederek, sadece arının doğal balmumunu toplayarak bundan yaptığınız temel petekler ile fenni kovanda arıcılık yaparsanız karakovana eşdeğer petekli bal elde etme şansına sahip olabiliyorsunuz.

Başka bir yöntem ise kuluçkalıkta temel petek kullanarak ballıkta içinde yuvarlak tahta olan çerçevelerle karakovan balı elde etmek.


Resimde görülen örnekte ballık katına koyacağımız içinde yuvarlaklar olan bir çerçeve ile fenni kovanda karakovan balı elde edilebilir.
Eğer ballıkta temel petek kullanacaksak mutlaka bunu sağım makinesinde süzmek ve süzme bal olarak tüktemek gerekir, bunu tekrar hatırlatmakta fayda var.

Bizim arıların durumuna gelirsek, geldikleri günden itibaren sakin ve çalışkan olduklarını söylemek gerekir. Bir aksilik olmazsa önümüzdeki günlerde bir kısmına kat ekleyeceğiz. Sayıları çoğalıyor, bol bol polen ve nektar taşıyorlar. Yağmur suyu göletimizden su içiyorlar. Güçlü tarlacılar meralara dağılıyor, epey uğraşınca nereye gittiklerini keşfettik. İşlenmeyen tarlalara belimize kadar gelen çiçekli alanlara doğru akıyorlar.


Yaptığımı kontrollerde bal stokları ve yavru durumlarının iyi olduğunu tespit ettik.

2 ay bile geçmemiş arıcılık maceramızda dikkatimi çeken en önemli şeylerden biri ise arılar rahatsız edilmeyi hiç sevmiyor olması. Şimdilik öğrenme aşamasında olduğumuzdan 3-4 günde bir kovanları açıp kontrol ediyoruz ve bundan hiç hoşlanmıyorlar. Bu da bizi doğru arıcılığın, hem bizim hem de onların sağlığı için karakovan olduğuna işaret ediyor. Tabiki fenni kovanların arıcılığı öğrenmek, sorunları tespit etmek ve sorunları akılcı yollarla çözmek için çok ideal olması ayrı bir konu.
Bir arıcının hem fenni kovanları hem de karakovanları olmalı. Gerektiğinde kolonileri bölme, anaarısı ölmüş kolonilere anaarı ekleme, kovanlar arası yavru transferi yapmak belki yanlış belki doğru uygulamalar ancak çok işlevsel olduğu bir gerçek. Ayrıca sadece karakovan demek doğal-ekolojik bal elde etmek değil. Önemli olan arıcının niyetidir, kaldıki tüm zararlı kimyasallar ve yanlış besleme yöntemleri karakovanlarda da yapılabiliyor. Arıcı kimyasal ilaçları kullanmayı kafasına koydu ise bunu karakovanda da yapıyor, değişen birşey yok.

Arılar geldiğinden beri flora takibi yapmaya çalışıyoruz. Önce alıçlar, üçgüller çiçek açtı, arılar daha çok bu bitkilerde yoğunlaştı. Şimdilerde ise patlangaçlar, yalancı akasyalar, ballıbabalar. Flora ne kadar zengin ise o kadar iyi, farklı zamanlarda çiçeklenen bitkiler arılara sürekli besin kaynağı sağlıyor. Bir bitki çiçeklenme dönemini bitirdiğinde bir diğer başlıyor böylece elde edilen ballar çok farklı bitkilerin özleri ile zenginleşiyor benzersiz bir tada ve besin değerine sahip oluyor.


Tahtacıörencik civarı sanayileşmenin olmadığı yerleşim alanlarının çok seyrek olduğu, kirliliğin yok denecek kadar az olduğu bir bölgede olduğundan şanslı sayılırız, burada arılar için şehire yakın yerlerdeki olumsuz koşullar yok, tek problem küresel iklim değişikliğinden kaynakları mevsim anormallikleri. Tüm canlıları olduğu gibi arıları da etkiliyor, eğer aşırı sıcaklar zamansız gelir ise, bitkiler kuruyor ve arılar da besinsiz kalıyor.

Dikkat çekici başka bir konu ise arıların belirli uçuş yollarının olması ve bu yolların, duvar, bina gibi unsurlarla kesilmemesi, önü açık olmalı, karayollarındaki şeritler gibi arıların da bir yolu var. Bu şekilde daha huzurlu olduklarını gözlemledik. Çoğunlukla aynı yolları kullandıklarını görüyoruz, belki bu onlara kolaylık sağlıyor.

Kovanların altıklarını taş, atık tahta ve demirlerden yaptığımız için biraz eğri duruyorlar ancak uçuş yolları , önleri açık, arkaları ise kuzey rüzgarından korunmaları için taş duvar ile kapatıldı.


Arılığın üst kısmında ise daha önceden yapmış olduğumuz warre kovan da tek başına, boynu bükük çıkacak ilk oğulu bekliyor.



Warre ve diğer sürdülebilir kovanlar (modern karakovanlar:perone,kenya tipi vs.) için tavsiye edilen ilk yani birinci oğulun konulması bunun sebebi ilk oğulun güçlü ve hırslı olması. Tüm yuvasını baştan sona kendi öreceği için güç ve hırsa gerçekten ihtiyaçları var. Kısa sürede yavru koyacak , bal ve polen depolayacak büyük peteklere ihtiyaçları olacak. Henüz bir oğul alamadık, acemi olduğumuzdan kaçırmak da istemiyoruz ancak arazi büyük ve oğulun nereye çıkacağını hiç kestiremiyoruz. Çıkan oğulun warre kovanda yaşamak isteyip istemeyeceği ise ayrı bir merak konusu. Tabi warre ve diğer karakovanlara konacak ilk oğuldan bal hasat etmemek lazım, ilk sene güçlenip kendilerini toparlayacaklar. Bu da karakovan kullanmanın güçlüklerinden biri ilk sene bal almamak gerekiyor.

Bir sonraki yazımızda mayıs ortası yağmurlarından sonraki gelişmeleri paylaşacağız. Görüşmek üzere.



6 yorum:

Adsız dedi ki...

Çerçevelerin içine koyduğunuz kasnakların iç-üst tarafına erimiş bal mumu sürmeyi unutmayın...

Körükte ne yaktığınızı bilmiyorum ama mutlaka kurumuş portakal kabuğu veya kurumuş kekik de olsun veya sadece bunları yakın..

Berceste dedi ki...

Calismalarinizi buyuk ilgi ile izliyorum, rastgele diyorum.

Onceki hafta aldigimiz Dogal Aricilik egitimine katilan Aricilar Birligi baskani da Hacettepe Universitesinden bir profesor de temel peteklerde parafinin kullanilmadigini, sterilizasyonun iyi yapildigini ve kimyasal atik kalmadigini soylediler. Hatta bununla ilgili testleri yaptiklarini da soyledi hocamiz. Dolayisi ile ogrenme surecinde olan birisi olarak detayli bilgiyi nereden alabilecegimi merak ettim. Diger yandan bu konuyla celisen bir baska soylem de, organik aricilikta kullanilan peteklerin ithal gelmesi. Eger elimizdekiler sorunlu degilse, neden organik aricilikta kullanamiyoruz degil mi? Kafam karisti :)

Arilarin izledikleri yol meselesine gelince, okudugum kaynaklardan bu ceviri ozetini (http://berceste.blogspot.com/2013/05/bal-arlarnn-hayat-dongusu.html) cikartirken ogrendim ki, evet dediginiz dogru ve kendi aralarinda da ozel bir dansla yeni gelen arilara da yolu tarif ettigini ogrenmis oldum. Cok ilginc ve insanlarin yasaminda da ornek alinmasi gereken canlilar arilar. Buna da kanaat getirdim :) Sevgiyle...

cemal dedi ki...

merhaba, kasnakların iç üst tarafına balmumu sürüyoruz, hatırlatma için teşekkürler

cemal dedi ki...

merhaba berceste, önceki yazımızda da bahsettiğimiz gibi balmumu geri dönüşüm sistemi ile temel petek üretilen yerlere tekrar satıldığı için yıllarca önce piyasaya giren parafinlerin fala temel peteklerde mevcut olduğunu söylemek yanlış olmaz. Ama bunu doğal balmumundan ayrıştırılacak bir teknoloji var mı onu tam olarak bilmiyorum. Selamlar

Adsız dedi ki...

Şimdilerde artı tamamen plastik petek çıktı...

Hatta daha ileri gidilerek KABARTILMIŞ PLASTİK PETEK çıktı...

Adnan dedi ki...


yaz-diyeti

sifali bitkiler