29 Ocak 2016 Cuma

Arıcılıkta 3ncü senemizi tamamladık...

Bir sezonu daha bitirdik ve arıcılıkta 3ncü senemizi tamamladık. Başarılı bir sezon geçirdik diyebiliriz. Bu yaz sonunda yaklaşık 200kg bal hasat ettik ve bir miktar koloni kaybı yaşasak ve hiç çoğaltma yapamamış olsak da mevcut koloni sayımızı koruyabildik ve Ocak ayına 28 adet koloni ile girmiş olduk.



Bu sezonun bahse değer en önemli konusu ise bal veriminin yüksekliği. 15 adet bala giden koloniden 200kg bal hasat etmiş olmamız bizim için önemli bir başarı oldu. Sezonun en olumsuz yanı ise normale göre daha fazla koloni kaybı yaşadık. Genel olarak varroa zararlısı bizi en çok zorlayan olay oldu. Türkiye'deki tüm arıcıların en büyük problemi de bu zaten. Anaarı değiştirmiyor olmamız ve kolonileri doğal oğula bırakıyor olmamız da kayıplarımızın biraz artmasına sebep olmuş olabilir. Birkaç kovanda oğul kontrolü yaptık ve başarılı sonuç aldık belki seneye tamamen bala yönlendirdiğimiz kolonilerde oğul kontrolü yapabilir, bala gidemeyecek kadar zayıf olanları ise besleyip çoğaltma gibi bir strateji uygulayabiliriz. 

Bunun dışında tam 3 senedir hayatta kalmayı başarabilen kolonilerimiz oldu. Anaarı değişimini gerektiğinde kendileri yaptığından adaptasyon sorunu da yaşamadılar. Güzel not tuttuk,genel flora ve çiçeklenme zamanları hakkında küçük bir arşivimiz oldu. Kolonilerimizi numaralandırdık ve geçmişlerine dair bilgileri periyodik olarak kaydettik. Gerçekten çalışkan ve güçlü kolonileri takip edip buna göre çoğaltma ( yani bir nevi yapay seçilim) yaptığımızda daha iyi sonuç alabildiğimizi gördük. 

Artık kovan satın almadan mevcut arılarımızı yaşatıp çoğaltabilecek duruma geldik. Böylece sabit arıcılık yaptığımız için arılarımızın da zaman içinde bulunduğumuz bölgeye daha da iyi adapte olma ihtimali yükseliyor. Genel olarak arıların ruh halinden bahsetmemiz gerekirse, ilkbahar başları dışında sakin ve huzurlu oluyorlar. Aşırı sinirli kolonileri belirleyip çoğaltmamaya çalışıyoruz çünkü sinirli arılarla çalışmak gerçekten zor ancak sinirli arıların da avantajı var. Kovanlarını eşek arıları ve diğer kolonilerin yağmacı balarılarından koruma konusunda çok başarılılar. Birçok durumun kendine göre avantajları ve dezavantajları oluyor. Yaz sonu bölgemiz çok aşırı kurak olduğundan arıların yağmacılık eğilimi de büyük problem çıkarabiliyor.

Önceki yazılarımızdan da anlaşılabileceği gibi 3 sene önceki hedeflerimizden bir kısmına ulaştık bir kısmına da ulaşamadık. Mesela arıları çoğaltma ve bölgeye adapte etme konusunda başarılı olduk diyebilirim, iklime ve bölgeye iyice alıştılar, huzursuzluk ve stres yok. Karakovan kütük ve warre konusunda ise yeterli çalışmaları denemeleri yapamadık bunun sebebi biraz çerçeveli fenni kovanların rahat,kolay kullanılabilir ve kolay ulaşılabilir olması. Kütük kovan yapımını tam olarak beceremedik ve warre kovana oğul aktarmakta zorlandık, daha doğrusu ihmal ettik. İşe olumlu yönünde bakarsak da çerçeveli standart kovanlarda da karakovan balı elde etme konusunda başarılı olduk. Tamamen arıya ördürerek yaptığımız karakovan petek ballarını her kovandan 1-2kg civarında elde edebiliyoruz. Doğru zamanda petek ördürdüğümüzde karakovan balında verim artışı oluyor.

Önümüzdeki sezon yine fenni kovanlarda üretime devam edeceğiz. Bu sefer koloni çoğaltmayı çok ciddiye alarak kovan sayımızı 50-70 arasına çıkarmamız lazım. Balın kalitesi konusunda çok olumlu geri bildirimler alıyoruz , onca mesafeyi gidip gelmeye değiyor. 120 km uzaklıkta doğallığından birşey kaybetmemiş,temiz ve sağlıklı bir ekosisteme erişebiliyor olduğumuz için şanslı bile sayılabiliriz. Elimizdeki değerlerin kıymetini bilip korumak gelecek nesillere sapasağlam aktarmak en önemli işimizdir. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere