26 Mart 2014 Çarşamba

Bahar hazırlıkları başladı,arıların erken gelen bahar şenliği...

Kış aylarında havaların mevsim normalleri üzerinde sıcak olması bizim de faaliyetleri hızlandırmamıza olanak sağladı. Yaşanan kuraklığın olumsuzluklarına karşı çözümler geliştirmeye bir anlamda mücadele etmeye çalışıyoruz. Bu noktada erken bahar hazırlıklarının da önemi artıyor. Geçen sene yağmur suları ile tamamen dolan göletimiz,bu sene neredeyse hiç su tutamadı. İhtiyacımız olan suyu, Süvari Çayı'ndan motor ile arazimize taşımak için yollar arıyoruz.

Arazimizin bir kısmını taş duvar ile kapattık, hem arazideki taşlar önemli ölçüde temizlenmiş oldu, hem de doğal bir çit,rüzgar kıran,yangın bariyeri görevi görebilecek güzel bir duvarımız oldu. Harcanan yoğun emeği saymazsak taş duvar örmenin hiçbir maliyeti yok, ancak oldukça ağır ve yorucu bir iş olduğunu da söylemek lazım.

Yaklaşık 2 senedir uğraştığımız ve aslında öğrenmeye çalıştığımız "kuru (harçsız) taş duvar örme" işini sonunda öğrendik ve arazimizin bir bölümünü duvarla kapatmayı başardık. Mayıs ayına doğru tahtacıörencikte,kuru taş duvar örme ile ilgili pratiğe dayalı bir çalışma yapmayı düşünüyoruz.Kuru duvar ile ilgilenen ve nasıl örüleceğini öğrenmek isteyenler için güzel bir çalışma olabilir.

Taşın başka bir kullanım alanı da daha önceki yazılarda da bahsettiğimiz gibi taşlardan yükseltilmiş sebze,ot yatakları hazırlamak

Resimde görülen taş sebze yataklarında toprak derinliğini en az 40-60 cm arttırmış oluyoruz, üzerine basılmadığı için toprak zarar görmüyor, organik maddelerle toprağı beslemek ve toprak kaybını önlemek de kolaylaşıyor. Bu tip yataklar mevsimlik sebze,çiçek,şifalı ot gibi bitkilerin üretimi için ideal.

Meyve fidanlarımızı diktik, geçen seneden kalanlarla birlikte 10 adet meyve ağacımız oldu,deneme amaçlı olduğu için sayıyı düşük tuttuk,eğer bu seneyi de atlatırlarsa sayıyı arttırmayı, hiçbir kimyasal gübre,ilaç veya müdahale olmaksızın organik meyve yetiştirmeyi de deneyeceğiz. Baharda çiçek açan meyveler arılara besin olacak. Şimdiye kadar ağaç yaprakları ile malçlamak ve karaçalı diplerindeki organik maddece zengin toprağı eklemek dışında hiçbir müdahalemiz olmadı, hatta su şebekemiz olmadığından düzenli sulama bile yapamadık. Ancak geçen seneden kalan ağaçlarımızın bir kısmını yaşatmayı başarabildik.


Alttaki resim: Tohumdan yetiştirdiğimiz yabani badem,çevresi taşla kapatıldı, üzerine karaçalı dibinden alınmış organik madddece zengin toprak ve üstü meşe yaprakları ile malçlandı. Bu sene 2 yaşına girecek.

Ana faaliyetimiz arıcılık olduğu için yöremizdeki bitki çeşitliliği çok önemli, ocak ayında çiğdemler açta,havalar da sıcak gidince arılar,kovanlarına yoğun olarak nektar,polen ve su taşıdılar. Mart sonlarına doğru ise yabani erik,armutlar çiçek açmaya başladı, son yapılan kontrolde görüldü ki arılar iyice üremişler,erkenden güçlenmişler.


2013 baharında, 17 kovan ile başladığımız arıcılık serüveninden 2014 mart ayı itibariyle 3 kovanı kıştan çıkartmayı başardık. Kayıp oranımız çok yüksek ancak ilk sene acemilik ve bilgisizlikten ötürü yaşadığımız kayıpların bu sene tekrarlanmayacağına inanıyoruz. Görüldü ki, bu iş doğru zamanda ve minimum müdahale ile sürdürülebilir bir şekilde yapılabilir. 1 sene boyunca sadece varroa için organik sertifikalı timol (kekik) özü bulunan thymoset dışında hiçbir ilaç,vitamin,katkı maddesi kullanmadık. Bir süre sonra arı kolonilerinin varroaya karşı belli bir direnç oluşturabileceğini düşünüyorum. Çünkü arıları gezdirmeyi düşünmüyoruz, görüldü ki en mutlu arı sabit yerinde duran arıdır, arı kayıplarını azaltmak ve hatta koloni sayısını çoğaltabilmek birinci hedef olmalı. Bir zaman sonra bölgeye adapte olmuş,dayanıklı ve mutlu arı kolonileri olabilir...