Bugün 22 Temmuz. Bahçeye en son ziyaretimizi 19 Temmuz Pazar günü yaptık.
Hikayemize kaldığımız yerden devam edersek; Haziran başında bahçe işlerine devam etme noktasında küçük bir kriz yaşamıştık. Keleş Dayı'nın ve Hatice Yenge'nin hastalıkları, sonrasında Ankara dışına çocuklarının yanına gitmeleri nedeniyle bakım ve sulama işlerimiz çok aksamıştı. Haftada 1 ya da 2 kez gitmek yetmiyordu, sebzelerimizi yeterince sulayamıyorduk. Bahçeye gidebildiğimiz zaman bile "salma sulama" yöntemine hakim olmadığımız için zorluk çekiyorduk. Salma sulamada arkların (su kanallarının) yapılış şekli çok önemli. Yeterince derin olmaları, köşelerin yumuşak kıvrılması vs. lazım. Bitkiler biraz geliştikten sonra arkları sıralardan biraz uzaklaştırarak bitki köklerine toprak doldurmak gerekiyor. Ayrıca her sulamada elinde bel ve kürekle suyu izlemek, gerekli olduğunda toprağı çekip çevirerek suyun akışını yönlendirmek gerekiyor. Biz bunların pratiğine hakim olmadığımız için epey bir zorluk yaşadık. Memet'in, sağından solundan yırtılan arkları onarmak için elinde bel, ter içinde oradan oraya koştururkenki halini unutmayacağım.
Bu noktada önemli bir şey öğrendik; salma sulama yöntemi, uygulamaya çalıştığımız ekolojik tarım teknikleri için de uygun değil. Nedenleri:
1) Çok fazla su kullanmak gerekiyor. Bu suyun büyük kısmı da bitkilerce kullanılamadan toprağın derinliklerine gidiyor.
2) Su aşağı süzülürken topraktaki besin maddelerini, mineralleri de alıp derinlere götürüyor, ayrıca bir ölçüde yüzey erozyonuna sebep oluyor.
3) Arkların içinde ve çevresindeki istem dışı 'sulama' nedeniyle yabani otlar güç kazanıyor.
4) Bu yabani otlarla mücadele için çapalama (makineyle ya da el ile) kaçınılmaz oluyor ve bu da toprağın verimli üst tabakasını bozuyor.
5) Arklar çok yer kapladığı için arazinin verimli kullanımını engelliyor. Sıra aralarında yardımcı bitki (canlı gübre, örtü bitksi vs.) kullanmak da mümkün olmuyor.
6) Arkların açılması, bakımı, suyun yönlendirilmesi ve yabani otlarla mücadele yoğun emek gerektiriyor.
Salma sulamanın zorluklarından yılmışken, tahmin edebileceğiniz üzere, aklımızdan "keşke damlama sulamamız olsaydı" düşüncesi geçiyordu. Gerçi bunu en başta da düşünmüştük ama paramız yoktu. Memet'in teşviki ile, denemek üzere ucuz bir sistem kurmaya karar verdik; Rüzgarlı'dan koca bir musluklu bidon, 70 metre damla sulama borusu ve meme uçları temin edip bir koşu bahçeye vardık. 13 Haziran'da, yaklaşık 30 TL'lik maliyetle aşağıda gördüğünüz sistemi kurduk:
Bu arada bazı bitkilerin diplerine, suyu daha uzun süre koruyabilmeleri için, papatya ve diğer yabani otlardan malç yaptık:
13 Haziran'da bahçemizdeki bitkilerden resimler:
Çörekotu:
Bu da bir yabani bitki. Çörekotuna çok benziyor (olasılıkla yabani bir çörekotu), ama rengi farklı ve çok daha görkemli! Ne yazık ki yabani ot kıyımı sırasında bu bitkiyi yanlışlıkla biçmiş bulundum:
Keten (az bilinen diğer adıyla, lepiska):
Bunlar da o günkü ekipten kareler:
Damlama sulama ve malç çözümleri bizi kısmen rahatlattı. En azından devam etmek için motivasyon sağladı. Bidonu öğlenden dolduruyor, akşamüstü domates ve salatalıklarımız damla damla sulanırken biz de hortumla geri kalan yerleri suluyorduk. Bir süre böyle devam ettik. Fakat Temmuz başında Keleş Dayı bahçeye döndüğünde sulama borularımızı kaldırdı, arkları bize tamir ettirdi ve kendisinin daha iyi bildiği salma sulama sistemine geri döndü!
Bu süreçte bahçemizin alt kısmında kalan birçok fide yetersiz sulamadan dolayı kurudu. Biz de görece kolay sulayabileceğimiz sıralara odaklandık. Şu an itibariyle bahçemizde iyi durumda olan ürünler şunlar: Domates (çoğu henüz yeni çiçeklendi), kişniş (çok miktarda; tohumları olgunlaşmak üzere), ayçiçeği (kocaman açtılar, Keleş Dayı olgunlaşınca kuşlardan bize bir şey kalmayacağını söylüyor), mısır (baş tutmak üzereler), balkabağı (çiçekte), maş fasülyesi (haftaya hasada hazır olur), çörekotu (yarısını hasat ettik bile), mürdümük (çoktan olgunlaşmıştı, yeni topladık), az miktarda keten (tohumların bir kısmını topladık), aynısafa (sürekli yeniden çiçek açıyor, bir kısmını toplayıp merhem yaptık). İşte 19 Temmuz resimleri:
Ayçiçeği-Günebakan-Gündöndü (nedense akşamüstüleri güneşin tersi yöne dönüyor; acaba güne değil aya mı bakıyor?):
Ayçiçeklerinin arasındaki maş fasülyeleri, diğer yanda kişniş, arada da meraklı bir çocuk:
Fideden yetiştirdiğimiz ve malçla desteklediğimiz Kalkan domatesleri. Turşuluk kıvamdalar. Diğer (tohumdan yetiştirdiğimiz domatesler) daha yeni çiçek açıyor:
Çörekotu ve keten. Kapsüller olgunlaşmış:
Alt kısımdaki domateslerimizin arasındaki maydanoz ve sağ üst kısımdaki domateslerin arasından topladığımız aynısafalar:
Bahçedeki iki kök lavantadan biri:
Mısır ve balkabak (fasülye de ekleyebilseydik "üç kızkardeşi" bir araya getirmiş olacaktık):
Bahçemizin geri kalanıyla "tam ekolojik" olduğu için övünebiliriz (maksimum biyoçeşitlilik!):
Kardeş Bitkiler bahçesindeki çalışmalarımızın en önemli kazanımlarından biri Anadolu'da unutulmaya yüz tutmuş olan kültür bitkilerinden birini, "mürdümük"ü keşfetmek oldu. Baklagillerden bir bitki olan mürdümük, içerdiği yüksek protein oranı nedeniyle değerli bir yem bitkisi. Bazı yörelerde insanlar da tüketiyor, ancak olgunlaşmış taneleri uzun süreli ve fazla yendiğinde (hem insanlarda hem hayvanlarda) bacakları etkileyen bir hsatalığa sebep oluyor. Biz bu bitkinin ekolohjik tarımda, özellikle uyguladığımız kardeş bitkiler bahçesi yönteminde değerli bir yardımcı bitki olabileceğini gördük.
1) Köklerinde havadaki azotu tutan nodüller bulunduğu için (diğer baklagiller gibi) canlı gübre işlevi görür (Mayıs başında bile biçilip olduğu yere bırakılabilir).
2) Su isteği çok azdır ve kuraklığa dayanlıklıdır.
3) Çok erken ekilir (Mart başı), çabuk gelişir (Mayıs başında çiçekteydi) ve erken hasat edilir (Haziran sonunda olgunlaşmıştı).
4) Toprağı iyi örttüğü için yabani otları büyük ölçüde engeller.
Biz Gertrud Frank'ın Companion Planting kitabındaki tavsiyeye uyarak sıra aralarına yardımcı bitki olarak ıspanak ekmiştik. Oldukça başarısız olduk. Ispanak ılıman ve serin iklimlerde kolay serpilip gelişen bir bitki, ancak Ankara koşullarında, çok iyi bakılmazsa, bir karış olmadan tohum vermeye başlıyor. Bir sonraki sefere mürdümük ve sonrasında bulursak karabuğday denemeyi düşünüyoruz.
Mürdümüğün 16 Mayıs'ta çiçekteki hali:
13 Haziran'da taze kapsüller :
19 Temmuz'da, (gecikmiş) hasattan önceki durumu. Toprağı ne kadar iyi örttüğü ve bulunduğu yerde ne kadar az yabani ot olduğu görülüyor:
Yakın çekim:
Özer kapsüllerden daneleri topluyor:
Bunlar da mürdümüğün daneleri:
----------------------------------------------------------------------------------------------
2 yorum:
Kardeş bitkiler sitesiyle tanıştığıma çok sevindim. Ellerinize sağlık tüm bahçe için, emekleriniz için. Bizlerle paylaştığınız için de teşekkürler. Ben de sitemden duyuracağım. (Mürdümük Datça civarlarında hala çok sevilerek tüketiliyor. Rahmetli Nihat Akkaraca son kitabım Mutfaktaki Yaban için çok güzel bir mürdümük yazısı yazmıştı, sağolsun. Bodrum'da da gambilya derler ve favası çok makbuldür. Ancak Yunanlılar bizden daha iyi biliyorlar kıymetini, bakliyat satılan yerlerde mutlaka karşınıza çıkıyor mürdümük. Onlar da favasını yapıyorlar.
Ceyhan, Tijen'in dedigi gibi murdumuku Datca'ya tasininca kesfettik. Cok severek tuketiyoruz. Corbasinin icine mevsim sebzeleri katilarak pisiriliyor. Eger ilgilenirsen, tarifini ayrica gonderirim.
Burada murdumek ekim isleri aralik sonu gibi yapildi. Biz de ekmeyi cok istedik ama gec kaldik. Herkes elindeki tohumluklari ekip bitirmisti. Onumuzdeki seneye kaldi.
Kolay gelsin.
Yorum Gönder