13 Aralık 2011 Salı

2011 sonbahar arazi planı



Yukarıdaki resimde permakültür tasarım ilkelerine göre belirlemiş olduğumuz Zone (mıntıka) 0 ve 1 görüntüsü yer alıyor.

2010 sonbaharında yaklaşık 10 adet meyve fidanı ve yaklaşık 50-60 kadar farklı yerel ve yabancı türden ağaçlar dikmiştik. Arazimize köy şebekesinden su çektiremediğimiz için yazın sulama yapmak çok problem oldu. Yaz boyunca 2-3 haftada bir kez köyden traktör arkasına bağlanan römork ile 2 tonluk depomuzu doldurarak damla sulama sistemi ile sulama yapabildik. Çok sıcak ve kurak geçen yaz aylarında bu ağaçlar için pek yeterli olmadı tabi. Bunun dışında 10lt'lik pet şişelerle her gidişte sulayabildiğimiz kadar ağacı suladık. Ağaçlarımızın yarısından fazlası bu kadar sıcağa ve susuzluğa rağmen hayatta kalmayı başardı. Tabi büyüyüp gelişemediler ama bu toprağa dikildikleri ilk sene için çok da kötü değil. Özellikle fidanlıktan aldığımız birkaç armut, vişne, akasya, dişbudak, akçaağaç ve iğde çok dayanıklı çıktı. Bunun dışında Süveri Çayı kıyısından aldığımız erik ve ayvalar da iyi durumda. Muhtar Necati Bey'den aldığımız ladinler ve yerel dut ağacı da hayatta kalanlar arasında.

Bu sonbahar dikimlere başlamadık,farklı çalışmalarla yoğun olduğumuzdan dikime pek zaman ayıramadık ama önümüzde daha zaman var. Geçen seneden susuzluğa karşı dayanıklı türler bizim için iyi bir referans olabilir.

Su problemine alternatif çözümler üretmeye çalışıyoruz. Permakültür'de bahsedilen yağmur hendekleri ile yağışlı mevsimlerde toprağı iyice suya doyurmak için ağaçların önüne ve arkasına eğime göre uygun hendekler kazmaya başladık ancak kazıyı insan gücüyle, kazma kürek ile yaptığımızdan oldukça ağır ilerliyor. Yine de bahara kadar küçük meyveliği yağmur hendekleriyle doldurma şansımız var.

Ağaç dikecek yerleri belirlerken dikkat edilmesi gereken birçok etken var. İklime ve diğer mevcut koşullara uygun olması, yayılıcı olup olmadığı, yerel bitki örtüsüne bir zararı olup olmadığı, ışık, su ve toprak ihtiyacı, kullanım amacı ya da fonksiyonu gibi...
Aşağıdaki maddeler ihtiyaçlarımız doğrultusunda dikim çalışmalarımızda nasıl bir yol izlememiz gerektiği konusunda bize ipucları veriyor:

* Bizim için önemli konulardan biri rüzgar siperi. Arazide bulunan karaçalı ve meşeler zaten bu görevi biraz olsun yerine getiriyor. Ancak hem seyrek olduklarından hem de kışın yapraklarını döktüklerinden biraz olsun ibre yapraklılardan destek almayı gerektirebilir. Bostan, kulübe ve oturma alanımızın bulunduğu bölgeye ( yani Zone 0'a) rüzgar siperleri olarak iklime uygun ibre yapraklı ağaç ve çalılardan çam, ladin, göknar, sedir, servi veya kışın yaprağını dökmeyen ateş dikeni gibi parklarda kullanılan türler olabilir.
* Bir diğer önemli konu ise yangın riski. Yazın çok sıcak geçmesi ve maalesef civardaki çiftçilerin tarlalarda otları yakmak için yaktıkları ateş sebebiyle bu yaz ufak çaplı birkaç yangın çıktı. Yangını başlatanların yerel halk tarafından ciddi şekilde uyarılması sonucu bir daha yangın çıkmayacağını umuyoruz ancak biz yine de önlemimizi almak durumundayız. Özellikle çiftçi kulübemizin ahşap olması bizi biraz korkuttu. Ancak yangın riskine karşı arazideki taşları kullanarak yükseltilmiş sebze yatakları yaparak hem küçük çaplı sebze, çeşitli yeşillik, ürettiğimiz kremler için çiçekler yetiştirebilir hem de olası bir yangının kulübeye sıçramasına engel olabiliriz. Bir üçüncüsü yararı ise arazideki yoğun taşlık alanları da yavaş yavaş azaltmak olabilir.
* Kulübenin yukarısındaki küçük meyvelik alana bir sıra yağmur hendeği açtık. Bu alandaki yağmur hendeklerinin sayısını arttırarak hendeklerin çevresine kökleri azot bağlayan baklagillerden ekerek toprağı zenginleştirebilir ve bu alanı küçük bir gıda ormanına çevirebiliriz. Yetiştirdiğimiz baklagiller çiçek açmadan kesip oldukları yerlere bırakırsak hem toprak örtüsü ( malç ) yaparak toprakta nemi tutar hem de uzun vadede çürüyen bitkilerle toprağa yeşil gübre takviyesi yapmış oluruz.
* Bostan çevresine kuzey batı yönünde (bostanın güneşini kesmemesi için kuzey-batı...) geniş yapraklı ağaçlar dikersek sonbaharda yaprakları döküldüğünde bostana malç olabilir. Bir diğer yararı ise ağaç kökleri sert ve killi toprağı yumuşatabilir.
* Çevrede otlayan küçük ve büyükbaş hayvanlar ekip diktiğimiz bitkiler için büyük tehdit oluşturuyor. Bu yüzden bostan, meyvelik ve yaşam alanı olarak belirlediğimiz alanı çitle çevirmemiz gerekiyor. Eğer çitlerin dibine kuşburnu, alıç, böğürtlen gibi ağaç ve çalılar dikersek 2-3 sene içerisinde hem bu bitkilerin dikenli yapıları sayesinde çiti güçlendirmiş olur hem de meyvelerinden faydalanabiliriz.

Bütün bu özelliklerinin yanısıra ne kadar fazla tür ağaç ve çalı dikersek biyolojik çeşitliliği o denli arttırmış olur, herhangi bir kimyasal madde ile toprağı kirletmeden toprağın yapısını iyileştirme şansına sahip olabiliriz. Görsel güzelliğinin yanısıra meyvelerinden faydanalabilir kurumuş dallarını yakacak odun olarak kullanabiliriz.