27 Aralık 2010 Pazartesi

18 Aralık Cumartesi arazi ziyaretimiz



18 Aralık cumartesi günü yine arazimizi ziyarete gittik. Yarıda kalan taş ev ( köy kahvesi) inşaatını bir dostumuza gösterdik ve ortaya çıkan işi açıkçası pek beğenmedi. Bizim de pek içimize sinmemişti, bu da bize bir tecrübe oldu, aramızda bu konuyu değerlendirdik. Öncelikle gittiğimizde başımızı sokacak küçük bir kulübe yapmaya karar verdik. Bahar gelince yarım kalan taş evi ahşap sütunlarla destekleyip köy kahvemizi bitirmeyi planlıyoruz.

Bizim için diğer önemli konu ise fidan dikimi idi, aslında bu konuda ciddi gelişmeler kaydettik ve bu hengamede belirlediğimiz yerlere en az 50 adet fidan diktik. Bunların arasında muhtarımız Necati Amca’dan aldıklarımızın dışında Behiçbey devlet fidanlığından satın aldığımız akçaağaç, iğde, gladiçya, ıhlamur, dişbudak, ağaçhatmi ve yalancı akasya fidanlarını da diktik. Fidanlarımızın tutması halinde bitki çeşitliliğini de arttırmış olacağız.

Aşağıdaki resimde de karaçalılarla korumaya aldığımız fidanlar doğal olarak görünmüyor :) Demekki yeterince iyi korumaya almışız.

Yeni diktiğimiz 5-10 fidanı daha bu yolla korumaya almamız gerekir. Bir sonraki ziyaretimizde bunlar için de dikenden kaleler inşa edeceğiz.















Aşağıdaki resimde yaklaşık bir ay önce diktiğimiz yeni dünya fidanı görülüyor, karaçalı ile korumaya alamamıza rağmen halen keçiler yememiş.















Bostanlarımızda da durum iyi görünüyor, aşağıdaki resimlerde Yeşilöz’de Keleş Dayı’nın bahçesinden bu yaz hasat ettiğimiz peygamber arpasının son durumu görülüyor.















Biraz seyrek ektiğimiz de ortada, zaten elimizdeki tohumlar da çok fazla değildi. Büyük bostandaki arpaları büyümeye bırakıp, küçük bostandaki burçakları biçtikten sonra mevsimlik sebzeleri baharda ekmeye başlayabiliriz.

Daha yapacak çok işimiz var, yavaş ama emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. Diktiğimiz fidanların büyümesi ve bostanlarımızın istediğimiz hale gelmesi doğal olarak zaman alacaktır.
(Cemal'den)